31. Bölüm : Saniye problemi

1.1K 59 14
                                    

şehitlerimizin ailelerine baş sağlığı diliyoruz, söylenecek söz yok. vatan sağolsun..

* * *

Dudaklarım dudaklarıyla bir bütünken sanki o an düşünme yetimi kaybetmiş gibiydim. Ne yaptığım konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Saçlarımın uçlarına kadar bilinmezdeydim.

Bir anda içimden gelen dürtüyle gözlerimi açtım ve bulunduğumuz duruma baktım. Tanrım !

Dudaklarımı aceleyle üzerinden çekip gözlerimi kırpıştırdım. Bora'ya baktığımda onun da hali benden farklı değildi, neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Konuşmaya çalıştım, fakat kelimelerin ağzımdan düzgün çıkacağını garantiliyemiyordum.

Dudaklarımı birbirine bastırıp derin bir nefes aldım. Tamam, sakin ol.

" Ben, şey.. Öyle yapmak istememiştim. Öz- " Bora kekeleyip duruyordu. Derin bir nefes alıp ellerini dağınık saçlarına daldırdı. Yüzü tekrar bana döndüğünde yüzündeki ifade daha keskindi.

" Bu yaptığımız yanlıştı, duygularımız karmaşık Zeynep, bence bunu hiç yaşamamış gibi davranalım. " " derken gözleri benden bir cevap bekler gibiydi. Gözlerindeki elanın rengi yeşile dönmekteydi. Gözlerini odağımdan çıkarıp kendime geldim.

" Haklısın, kafamız yerinde bile değil. " derken ben de ellerimi buklelerimin içine daldırıp derin bir nefes alıp. Bora bana baktı, baktı ve baktı.

Ardından sanki az önce oldukça komik bir olay olmuş gibi dudakları belli belirsiz bir gülümsemeye, ardından da kahkahaya dönüştü. Öyle içten ve katıla katıla gülüyordu ki ağzım şaşkınlıkla açılmış, kirpiklerimi kırpıştırarak ona bakarken dayanamayıp ben de nedensiz bir şekilde gülmeye başladım.

Yaklaşık 2 dakika sonra kendime geldiğimde sokağın ortasında oturmuş ellerim karnımdaydı. Gözlerimden akan yaşları silip ellerimle yüzümü ovuşturdum. Gülmekten kasılmış ve ağrıyorlardı. Bora'ya kafamı çevirdiğimde sessiz sakin bir şekilde yere uzanmış yatıyordu.

Kendimi zorla ayağa kaldırıp üstümü silkeleme gereği duymadan Bora'ya yaklaştım. Gözleri kapalıydı. Çok sakin ve huzurlu gözüküyordu, dudaklarında bir tebessüm vardı. Ve gerçeği söylemek gerekirse şu an oldukça çekici gözüküyordu. Aklıma gelen bu düşünceyle sırıtırken olduğum yerde dizlerimi kırarak eğildim.

" Bora'cım seni yatağından da kaldırıyorum ama n'aparsın işte, ben gidiyorum. "

Gözlerini açmadan sırıtmaya başladı.

" Şu an o kadar yorgunum ki beni buradan kaldırman için bir vinç getirmen lazım. " dediğinde kıkırdadım.

" Peki o zaman sana iyi geceler, ya da günaydın. Gün doğmak üzere. " derken dizlerime ellerimi koyup çömeldiğim yerden kalktığımda, dizlerimin ne kadar ağrıdığını ve yorulduğunu yeni farketmiştim.

" Kötü geceler, ya da günaymadın, umarım öğlene kadar buradan kalkabilirim. Eğer kalkamazsam internetten falan bir çekici bul, tamam mı ? "

Gözlerimi devirdim. Cebimden anahtarlarımı çıkartıp kapıya yöneldim. Ses çıkarmamaya özen göstererek kapıyı açtım ve içeri girdim. Kapıyı kapatırken Bora'nın " İyi günler marul kafa. " dediğini duyduğuma yemin edebilirdim.

Etraf karanlıktı fakat üst kattaki holün ışığı açık olmalıydı. Ayakkabılarımı çıkartıp yerleştirdikten sonra mutfağa geçtim, ışığı açmadan buzdolabına yönelip dolabın kapağını açtım ve dolaptaki su şişesini çıkardım ve dolaptan bardak alıp doldurdum.

Kıvırcık ve Turuncu (ZEYKER)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin