Önceki Bölümden :
Eve geldiğimizde anahtarları çıkardım ve kilide soktum. İçerden konuşma sesleri geliyordu, büyük ihtimal gelmişlerdi. Anahtarı son bir kez daha çevirdim ve kapıyı açtım. Konuşmalar kesildi ve herkes fısıldaşmaya başladı.
İçeri sırıtarak girdim ve coşkulu bir sesle konuşmaya başladım. İçeride Alina, Berk ve Kerem vardı .
" Biz geldiiik ! "
Fakat benim kadar coşkulu olmayan, hatta boynundaki damarlar belirginleşmiş bir adam vardı karşımda. Onu görünce benim de ifadem soldu ama onun tek gördüğü Bora 'nın elinde olan elimdi.
Yeni Bölüm :
Kimse yeni yara açamaz artık, çok canım yandı acımaz artık
Bugün düşerse yarın kalkar, bu kız kendine acımaz artık.
- Model
Hani bazı anlar olur, o deli gibi bağırmak, sövmek, haykırmak istediğiniz insana bir anda hiçbir şey yapamaz olursunuz, savunmasız kalırsınız. Boğazınızın üstlerine doğru bir ağırlık gelir, yutkunmak sizin için dünyanın en zor şeyine döner. Sanki birisi bir cam parçası saplamış da, çıkarmayı unutmuş gibidir. Tek bir farkla. Bu öyle fiziksel acılara benzemez. Bu öyle bir acıdır ki insanlar ne tanımını bulabilmiş, ne de bu acıya uygun bir sıfat uydurabilmişlerdir. Sadece yaşayan anlar dediğim anlardan biridir bu da. O acı nasıl geçer, nasıl eski halinize dönersiniz belki hatırlanmaz ama üzerinizde bıraktığı hissi asla unutamazsınız.
Kerem, karşısında duran sevdiğine çevirdi gözlerini. Bir şeyler söylemeye çalıştı, zorladı epeyce kendini. Fakat ne bir ses çıkarabildi, ne bir harf, ne de bir hece. Hatta konuşmayı bırakın, hareket dahi edemedi birkaç saniye. Belki bıraksalardı öyle de kalırdı. Alina ağzını açana kadar kilitlenmiş gibi durdu kaldı öylece.
"İsterseniz yemeğe geçelim soğumadan, ne dersiniz ? "
Zeynep başıyla onaylayıp yanındaki çocuktan ayrıldı ve anahtarları portmantoya bırakıp masaya yöneldi. Kerem Berk'in omzunu sıvazlamasıyla kendisine geldi ve yavaş adımlarla masaya yöneltti ayaklarını. Masaya oturduklarında etrafı buz gibi bir hava kapladı. Alina da durumun farkındaymış gibi Berk'e kaş göz işaretleri yaptı. Berk hala anlamamışçasına aval aval Alina'ya baktı.
" Berk sen gerçekten hayatımda tanıdığım en aptal kişisin, gerçekten. " dedi fısıldayarak. Berk en sonunda anlamışçasına kaşlarını kaldırıp okey verdi ve konuşmaya başladı.
" Ee Zeynep, tanıştırmayacak mısın bizi arkadaşınla ? " dedi arkadaş kelimesini gizliden gizliye vurgulayarak. Kerem yemekle boğuşuyordu. Zeynep yediği makarnadan başını kaldırdı ve sertçe yutkundu. Ne söyleyecekti ? " Bankta dertleşirken tanıştığım adam işte karşınızda ! Dikkat edin belki de organ mafyasıdır. " mı ?Ah, hadi ama.
" Şey ya, bu Bora. Bora, Alina, Berk ve Kerem. " dedi Zeynep eliyle işaret ederek. İşaret parmağı Kerem'e gelince bakışları buz misali olan bakışlarıyla karşılaştı. O bakışlar, sanki parmağını bile soğuttu ki elini geri çekti ve parmağını ovdu.
" Aa peki nerede tanıştınız, yani gökten falan düşmedi değil mi ? " dedi Alina merakını bastırmaya çalışarak. Bu konuyu konuşmuş olmalarına rağmen Zeynep etrafında birçok kişi olduğundan elbet bir cevap verecekti. Aslında gökten düştü gibi bir şeydi fakat bunu söyleyecek halim yoktu. Zeynep gözlerini kısıp Alina'ya baktı ama kaybedecek vakti yoktu çünkü cevap vermediği her saniye olay biraz daha garip gözükmeye başlıyordu ve Berk'in gözleri de sanki barda kucak dansı yaparken tanışmışız havasındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıvırcık ve Turuncu (ZEYKER)
Chick-Lit" Hala benim kıvırcığımsın değil mi ? " derken sesi titrek çıkmıştı genç adamın, gözündeki yaşlar hazırda bekliyordu. Genç kız cevap veremedi. Onun yerine eskiden tek güvendiği sığınağı olan zümrüt yeşili gözlerinden çekti gözlerini. Bir daha ne zam...