1)Taşınma

95 14 4
                                    

"Valizini hazırladınmı?"

"Evet." diyebildim sadece. İçimde söylemek istediğim onca şey varken. Kapıdan bakan babam yanıma geldi. oturduğum penceremden oda benimle dışarıya bakıp "Zorundayım" dedi. 

"Beni yalnız bırakır mısın?" dememle oyalanmamamı söyleyip çıkması bir oldu. Toplanmş odamda gezindim. Koskoca 18 yılımı devirdiğim evimden odamadan ve şehrimden oluyordum. Elim boş raflara gitti. Uzun zaman sonra ilk defa boş olan rafları garipsedim istemsizce. Penceremde asılı olan ; uzun iplere bağlı deniz kabuklarıma kaydı gözlerim bu sefer. Bazı sabahlar rüzgarın tatlı vuruşları sayesinde kulaklarımı dolduran huzur verici ses odamda yankılandı. Yatağıma geçtim bu sefer. Tüm ağlamalarım gülmelerim bunun üzerinde oldu. İlk kez sevdiğim çocuktan mesaj aldığımda ki o heyecanım yastıkla ağzımı kapayıp attığım çığlık. Peki kuzenini sevgilisi sanıp günlerce ağlamam? Hepsi bu odada bu yatakta. 

"Gitmemiz gerekiyor." 

O duymak istemediğim kelime. Gitmek. Çoğu insan için sadece bir fiil. Benim için yeni bir başlangıç arkada bırakılan tüm dostluklar ve anılar. Daha bir çok şey ifade eden bu kelimeyi gerçekleştirmek üzere kapımın tokmağına gitti elim. Son kez odama baktım. Yenilmemek için seri bir şekilde arkamı döndüm -daha fazla bu odada bulunursam ayrılmak zor olacak diye düşünüp- odadan çıktım.

--

"Yapma ama prensesim, senin daha iyi eğitim almanı istiyorum. Farkındayım herşey ani oldu ama böyle olmak zorunda. Beni de düşünmeni istiyorum. Sadece sen değil bende o evde 18 sene yaşadım benimde dostlarım burada." dediği hiçbirşey kendini affettiremiyordu bana. Daha fazla bu tür cümleleri duymak istemediğim için gözlerimi kapadım ve geriye yaslandım. Başımı omzuna yatırıp öptü. "Seni seviyorum güzel kızım."

--

Köşke az kalmıştı babam yaptığı konuşmayı tekrarlayıp duruyordu sürekli. "Dedenle küs olduğumu biliyorsun prense-" 

"tamam baba kavga ederseniz üzülmek yok."  

"Afferin benim kızıma. diğer madde. Biliyorsun bizim yaşantımızla burası-"

"Farkı sürekli soru sorup insanları bunaltmayacağım."

babamla bu konuşmayı yaparken geldiğimiz aracın kapısı açıldı. "Evet efendim geldik."

Dedemlerin durumu gayet iyiydi. Büyük bir evde yaşıyorlardı. Hatta havuzu bile vardı, ama asla büyüdüğüm şehrin İzmir'in denizine değişmem. Bu evde temizlikten yemekten bahçeden sorumlu insanlar vardı. Tabi bildiğim kadarıyla. Babamla aralarında bir tartışma olduğundan dedemleri pek görmezdim. doğum günlerimde yüklü miktar para yollamak ve hediyeler almak dışında karnemi sormak için babannem arardı ara sıra. bu kadar birbirinden uzak insanlarken ne oldu da birden burada yaşama kararı aldı babam anlayamıyorum.

İleriden babannem ve dedimin geldiğini gördüm. Arkalarından da evde çalıştıklrını düşündüğüm insanlar. "Merhaba Okyanus" diyip kocaman sarıldı babannem. Şoktan dolayı sarılamamıştım kollarımın aşağıda olduğunu görünce hemen sarılmasına karşılık verdim "Ho-hoşbuldum." 

"Ne kadar büyümüşsün koca kız olmuşsun" diyip saçlarımla oynadı. beni baştan aşağı süzdü. Bu eve göre değilim. Bunu oda gözleriyle ima etti. 

--

Tanışma faslından sonra bana ayrlan odaya geçtim yerleşmeye başladım. Burası çok büyük olduğu için kendimi bir karınca gibi hissetmiştim. Benim için fazla büyük olan dolaba bütün eşyalarımı koymama rağmen dolabın 3 te 2 si boştu. ayakkabılarımı da alt kısma koyduktan sonra yeni yatağıma yattım. "Bu odada yok olmadan renklendirmem lazım burayı"  diye düşünüp yataktan kalktım. Odam evin arka cephesine bakıyordu. Burada değişik ağaçlar vardı hatta birkaç sebze ekiliydi. Kafamı biraz daha aşağıya eğdiğimde ton ton bir amcayı çitleri boyarken buldum. "Ne temiz yürekli kızım ya" diyip kıkırdadım. İçeriye babannemin girmesiyle uzun zaman sonra yüzümde beliren gülümseme kayboldu. "Güzel kızım müsait mi?"

OKYANUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin