5)Kalbinin Ritmi

37 8 0
                                    

10 Temmuzdan nefret ederim. Evden çıkmam yemek yemem bütün gün yatak içinde bir o yana bir bu yana döner dururum. Yaşam belirtisi göstermem. Ve bu gün 10 temmuz. Annemi kaybettiğim gün. Kavuşamadan kaybettiğim hemde. Ayrıca benim doğum günüm. Babamdan öğrendiği kadarıyla doğum sırasında benim anlamadığım tıp dilinde bazı ters giden şeyler olmuş. Kanamadan annemi kurtaramamışlar. Anlayacağınız benimde doğum günümdür bu gün. Hayatım boyunca doğum günü kutlamadım desem inanır mısınız bilmem ama kutlamadım. İstermiydim sanırım evet. 

Çevremdeki herkes doğumumu ve sonucunda yaşanan kötü kaybı bildiği için buna cesaret edememişlerdi. Bi bakıma haklılarda. 

Doğum günlerini kutlayan arkadaşlarımı hep özenmişimdir. Büyük pastalar hediyeler. Ve sıcak aile tabloları. Bunları düşünmekten gerçekten yoruldum. Hiçbir sosyal medya doğum tarihimde 10 Temmuz yazmaz. o günü o derece sildim hayatımdan. 

"Pıt pıt pıttt." diye bir futbol topu penceremden içeriye girdi. Gülerek "içimden sokakta oynayan afacanlar" dedim yatağımdan kalktım topu tam alacakken buraya çocukların top atamayacağı geldi aklıma. Hemen camdan dışarıya baktım. Bahçede kimse yoktu. Endişeli bir şekilde topu elime aldım. 

"Eminim doğum gününü hiç kutlamamışsındır. Hatta bazı sebeplerden ötürü kendini suçlu bile hissediyor olabilirsin. Ama bu kadar güzel bir Deniz Kızının hayata gelmesini atlayamazdım. İyiki doğdun Deniz Kızı"

Bana sadece İzmirdekiler Deniz Kızı derdi. Ve hiçbiriyle buraya geldiğimden beri görüşmedim konuşmadım. Biri benimle dalga mı geçiyo acaba?

Hızlı adımlarla pencereye koştum aşağıda kimse yoktu. Biraz ürkmemiş değildim doğrusu. Topa yapışık olan kağıdı çıkarttım. Güzel anılarımı biriktirdiğim bir kutum vardır. Onuda İstanbul'a getirmiştim. İçerisinde arkadaş dediğim insanlarla geçirdiğimiz güzel anıların kareleri vardı. Birkaç not, kazandığım madalya, öğretmenlerimden başarı notları vesaire. Şimdi bu kutuya ilk defa doğum günümle ilgili bir anı bırakacaktım. Biraz ürkünç olsa da mutlu olmuştum. 

--

Son dakika plan değişmiş ve evin arka cephesinden bir eve taşınmıştım. Her sabah Okyanus'u görebilecektim artık. Uzaktan da olsa uyandığında o yüzündeki uykulu halini ve yataktan kalkıp esneyişini. Ona küçük bir sürpriz yapmak istedim. evin anahtarı bende de olduğu için sabah   da eve girdim. Evdeki görevlileri tanıyordum. Onlarda beni haliyle sorun olmayacaktı.  Şebnem hanım iş ile alakalı bir sebepten dolayı şehir dışındaydı. Ve bir kaç çalışan da izinliydi. Ama ev boş değildi. Bahçeden sorumlu Mehmet amca Ve görevli Levent vardı. 

Mutfağa girdiğimde Okyanus'un neler yemekten hoşlandığını düşündüm. Pek bir şey yemezdi. Ama çok iyi bildiğim bir şey vardı. Çilekli sütü çok sevdiği!

El yapımı çilekli süt yapmak için dolaba yöneldim. Bir kaç çilek alıp iyice duruladıktan sonra mutfak robotunda iyice ezdim. Beyaz çikolataya da bayılırdı. İçerisine beyaz çikolatada kattım en son sütü ekledim. Bir bardağa döktükten sonra mutfakta saksı içinde olan nanelerden bir dal koparıp çilekli sütün üzerine koydum. Biraz çekmeceleri karıştırdıktan sonra şekilli bir pipet buldum ve onuda bardağa yerleştirdim. Sabah hiç bir şey yemeyeceğinden emindim. Biraz üşengeç biri olduğunu biliyordum çünkü. Ona bir şeyler hazırlama fikri hoş gelmişti. Omlet hem doyurucu hemde besleyici olabilir diye düşündüm.

Gerekli olan malzemeleri tezgaha koydum. 

-1 Patates

-1 Yumurta

-2 Sivri biber

- 1 Domates

-Rendelenmiş kaşar

OKYANUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin