Bölüm 12

1.2K 52 4
                                    

Şu ışınlanma işi çok tuhaf gerçekten. Gözlerini açıp kapatıyosun ve bir bakmışsın bambaşka bir yerdesin. Gözlerimi açıyorum. Gri kumlar ve dağlar yerine dikdörtgen şeklinde büyük bir odada buluyorum kendimi. Mina sağ elini kaldırıyor

-Umut Işığı

Elinde 1 metre boyunda bir değnek beliriyor. Değnek baştan aşağıya beyaz bir metalden yapılmış. Ucunda ise tahminimce 30santim beyaz ve dış yüzeği keskin bir hilal var. Anlayamadığım bir kaç söz söyledikten sonra değneyin altını odanın ortasındaki deliğe saplıyor.

Erka:

-Pekala seni odana götüreyimde dinlen yarın eğitime hemen başlıyoruz.

-Şey... Neredeyiz

Erka:

-İtalya Vogogna

-Oha İtalya'da mıyız cidden?

Erka:

-Evet

-Yarın etrafı gezebilirmiyiz?

Erka:

-Olmaz bizi hemen bulurlar bu ev dışına çıkamayız. Daha demin izlediğin şey bizi gizlemek için oluşturulan bir bariyerdi.

Gerçekten çok sinir bozucu. İtalya'ya gelmişim ve gezemiyorum bile.

Erka:

-Bozulma işimiz bitince istediğin yere gidebiliriz.

Erka merdivenlerden çıkmaya başlıyor. Biraz tereddüt edip onu takip ediyorum. Neden tereddüt ediyorum ki? Sonuçta beni o kurtardı. Öyle mi acaba? O iblisle gitsem neler olurdu acaba?

Erka:

-Heeey! Dünya'dan Metin'e odana geldik.

İrkilip kendime geliyorum.

Erka:

-Biliyorum zor olmalı bir günde bu kadar şey yaşamak gerçekten zor olmalı.

-Nasıl bilebilirsin ki?

Erka sırıtarak:

-Evet bilmiyorum ama iyi yanından bak hayatın hep yanlız geçti değil mi? Şimdi biz varız süper özel güçlerin var. Hani şu çizgi filmlerde izlediklerinizden ve süper havalı kanatların olacak daha güzel ne olabilir ki?

Elimde olmadan sırıtmaya başlıyorum.

-Galiba haklısın olan olmuş olaylara iyi yönünden bakmak lazım

Erka:

-Ait olduğun yerdesin Metin bunu unutma.

Suratım asıldı

-Nereye ait olduğumu bilmiyorum Erka. Ben bir ucubeyim şuanda. Hem iblis hem melek hem melez hemde insanlardan farklıyım.

Erka gülümsiyerek:

-Evet ucubesin ama süper havalı bir ucubeye çeviricem seni bana takıl. Hadi şimdi biraz uyu yarın senin uykusuz halkalı gözlerini görmek istemiyorum.

Arkasını dönüp gitmeye başlıyor ve yanımdaki odaya giriyor. Bu iblis gerçektende insanı güldürmesini biliyor. Gülerek kapıyı açıyorum. Işık düğmesine basıp ışığı açıyorum.

Odam kare şeklinde ve sade döşenmiş. Bir pencere bir yatak bir raf bir tanede dolap dışında bir şey yok. Adımımı atıyorum ve buradada beni gıcırdayan tahtalar karşılıyor. Gidip pencereden dışarıya bakıyorum. Burası gerçekten güzel küçük bir yer. Ev galiba kasabanın en tepesinde. Manzara ise mükkemmel. Bütün Vogogna ayağının altında gibi. Saat geç olmuş galiba tek tük yanan ışıklar hariç kasaba karanlık. Kasabanın dışında kocaman dağlar var. Bende dağları izlemeye başlıyorum. Gerçekten ait olduğum yer burasımı acaba? Bir süre dağları izledikten sonra üst kattan ses duyuyorum. Gidip bakmaya karar veriyorum. Merdivenleri sessizce ve yavaşça çıkıyorum. Merdivenlerin sonundan ay ışığı geliyor. Galiba burası çatı katı. En üste ulaştığımda Mina'nın oturmuş kasabayı izlediğini görüyorum. Ay ışığı sarı saçlarını beyaza çevirmiş. Gerçekten çok güzel ve narin duruyor. Sabaha kadar onu öyle izleyebilirim.

Ölüm İşaretiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin