4.Bölüm

6.3K 92 64
                                    

Şaşkınlık ve merak içinde kapıyı daha fazla iterek içeri girdim. İki adamın da gözü aynı anda kapıya çevrildi ve beni gördüler. İlhami Hocam beni gördüğü için pek şaşırmışa benziyordu. Fakat karşımda duran adamın yüzü öylesine ifadesiz ki bir şey anlamanın mümkünatı yoktu.  Tek görebildiğim bakışlarıyla beni baştan aşağıya incelemesiydi. Bana baktıktan sonra beni hiç tanımıyor gibi omuzlarımın üstünden "size içeriye kimseyi almayın demedim mi?" ateşi bile dondurmaya yetecek ses tonuyla. 

-"Hanımefendiye söyledik. Fakat dinletemedik." 

Korumalara gözleriyle onay verip, çıkabilirsiniz işareti yaptıktan sonra İlhami Hocama döndü. Beni tamamen görmezden gelmesine sinirlenmiştim. Korumalar odadan çıkarken Ares'e doğru  "Siz kim oluyorsunuz da bu şekilde konuşabiliyorsunuz. Ben buranın asistanı olduğum gibi bura da 

size ait değil." Buz gibi olan bakışlarını bana çevirdi ve dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı. Tam o sırada İlhamı Hocam görüşmeyi bitirdik zaten deyip bana bakmakta olan Ares'e elini uzattı. Ares bakışlarını benden ayırarak hocama döndü ve elini sıktı. Hiçbir şey demeden yanımdan geçtiği sırada bir anlık duraksadı ve sadece benim duyabileceğim ses tonuyla gözlerimin içine bakarak "Kurtarıcın" dedi. 

Bunu öyle bir tonla söylemişti ki tüylerim diken diken olmuştu. Bir anlık öylesine farklı duygulara kapılmıştım ki bu da neyin nesi böyle anlamamıştım. Kafamın içinde o milyon tane soru belirdi. Bu adam kimdi böyle? Dün beni otelde bırakıp aniden kaybolmuş bugün ise aniden karşıma çıkıyordu? Neden korumalarla geziyordu? Ne kadar çabuk buraya gelmişti? Hepsinden önemli burada ne işi vardı? Ben bunları düşünürken o kendinden emin, dik duruşu ve kasılan vücuduyla odadan çıktı.

-"Hocam burada neler olduğunu açıklayabilir misiniz?" Fazlasıyla şaşırıyordum artık. 

İlhami Hocam danışanları hakkında siyah dosya kullanırdı ve dosyaları koyduğu dolap farklıydı. Masasına doğru ilerlerken, masanın üzerinde bu sefer kırmızı bir dosya vardı. Dosyayı alıp kasaya doğru ilerlerken "Seni gördüğüme çok sevindim ama beklemiyordum. Her şey yolunda değil mi?"

Beklediğim cevap bu değildi. Şuanda en son bekleyebileceğim cevap bile bu değildi. Hocama doğru yaklaşarak 'bir baba gibi gördüğüm için sen diyordum' "Bende seni gördüğüm için çok mutluyum ve sevinç doluyum. Her şey karışıktı ama bu gördüklerimden sonra iyice rayından çıktı. İlk defa sorduğum bir soruyu yanıtsız bırakıyorsun." Nedendir bilinmez ama cümleler ağzımdan kırgın bir şekilde döküldü. İlk defa ona kırıldım. Başka biri olsaydı Ares yerinde bu kadar kırılır mıydım bilmiyorum, merak ettiğim olay belki de içinde Ares'in yer almasından kaynaklanıyordu.  Hocam bana yaklaştı ve iki elini omzuma koyup hafifçe sıkarak,

-"Bazen bir şeyleri bilmemek bilmekten daha iyidir, Asi."

Bu söylediği karşısında o kadar çok şaşırmıştım ki. "Ama biz her zaman birbirimize karşı açık olacaktık, söz vermiştik."

-"Hala birbirimize karşı açığız. Benim için endişe duyduğunun farkındayım. Fakat endişe duymanı gerektirecek herhangi bir olay yok."

Konuşmanın en azından konuşmanın Ares ile ilgili sonlandığını belli eden bir bakış attı bana. Ama ben sonlandırmayacaktım. İstediğimi henüz alamadan, konuşmayı sonlandırmak istemiyordum. Bu adam beni kurtarmış, bir otele bırakmış ve ardından kaybolmuştu. Yol boyunca ise bana aldıkları tesadüf sayılamayacak kadar değişikti. Şimdi ise burada karşıma çıkıyordu. Kafam allak bullaktı. 

-"Bu adam kim?" sorum üç kelime ve sadece bir cümleydi. Elimden geldiği kadar ifadesizce sormuştum cevabını ne kadar merakla beklediğimi belli etmemeye çalışarak.

ASi PSiKOLOĞUM!!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin