-"Kim olduğumun senin için bu kadar önemi ne?"
O kadar sabırlı biriydim ki ama bu sefer sabrım sınırını aşmak üzereydi. Her sorduğuma soruyla cevap vermek ile beraber sürekli bana ters cevaplar veriyordu. Altta kalmak şu saatten sonra bana göre değildi. Öne doğru eğilip, hafif başımı yana yatırıp;
-"Farkındaysan eğer sürekli karşıma çıkıyorsun ve benim sevdiğim şeyleri sürekli seçip, sende ortak oluyorsun. Tüm bunlardan dolayı 'seni' değil de, olup biteni merak etmem normal değil mi?" tüm Asi'liğim ile gözlerinin içine baktım.
Gözlerinde belli belirsiz bir yumuşama oldu. Bir çok insan ile konuştuğumda genel olarak karşımdakini çözebiliyordum ama bu adam farklıydı... Bakışları bazen buz kesiliyordu bazen yumuşuyordu ki yumuşadığı zaman aklından geçen duyguları anlamak çok zordu. Kendini sanki her an muhafaza ediyor gibiydi. Benim onunla konuştuğum gibi öne eğildi, başını hafif yana yatırdı fakat bana olabildiğince yaklaştı. Aramızda neredeyse mesafe kalmamıştı. Nefesini ve tüm kokusunu hissedebiliyordum. Kokusu sanki kokusu muhteşemdi. Yer yüzünde sadece ona aitti ki ben daha önce asla böyle bir koku hissetmedim ama algılarımı açık tutup mantığımı devreye sokmalıydım ki cevap verdi;
-"Bu kadar aceleci olma. Zamanla tanıyacaksın beni ve bileceksin her şeyi. Anın değerini bilelim. Bu güzel havanın, masamıza gelecek olan şarabın ve..."
O sırada Tamaha siparişlerimizi getirdi ve adını kendisinden hala duymadığım ama bildiğim kişi yani 'Ares' geri çekildi. Kendimi bir an da o kadar boş hissettim ki çekildiği an. Nefesini konuşurken adeta yüzümde hissettim. 'Ve' dediğinde gözlerime bakışı... Ama mantıklı düşünmeliydim. Kesinlikle tanımıyordum onu ve korumalarını da düşünürsem pekte tekin biri sayılmazdı.
-"Asi Hanım şarabı kadehinize doldurmamı ister misiniz? Yoksa şişeyi masaya mı bırakayım." diye soran Tamaha'ya cevap anında geldi.
-"Ben hallederim, masaya bırakın siz" dedi gözlerini bana dikerek Ares. Bu adam ne zaman böyle emir vermeleri kesecekti. Benim adıma karar vermeyi de bırakması gerekiyordu.
Tamaha gözlerime baktı. Ona onaylayan bir bakış attım ve şarabı masaya bıraktığı anda Ares gözlerini benden ayırmayarak Tamaha'ya;
-"Söylediklerim için onay almanıza gerek yok. İstiyorum ve siz de yapın" dedi.
Tamaha'nın gözlerine baktım. Onu uzun zamandır tanıyordum. Durumu anlamadığı apaçık ortadaydı ki ilk defa bu masada bir erkek ile oturuyordum. Tamaha'nın daha fazla arada kalmasını istemeyerek;
-"Şarap ve peynir için teşekkür ederim Tamaha. Beyefendinin adına senden özür dilerim. Bir isteğimiz olursa sana belirtirim. Tekrardan teşekkür ederim." dedim ve rica ederek çekildi Tamaha.
Gerçekten bir müddet susmaya ve susmasına ihtiyacım vardı. Başımı çevirdiğim sırada hala bana bakıyordu. Sabrım sınırını aştı.
-"İnsanlar ile böyle konuşamazsın. Kim olduğun veya ne olduğun şu saatten sonra umurumda değil. Başımda yeterince dikta ve kaba insan var. Bir yenisini daha ekleyemem ve masama nasıl gelip izinsiz oturduysan, şimdi o şekilde kalk."
Gözlerimin içine bir süre baktı ve bir söylemeden şarap şişesini aldı. Kadehime doldurmaya başladığı sırada;
-"Kaba insan profilinden bahsediyorsun. İnsanlar ile konuşma şeklimi eleştiriyorsun ama söylediklerini bana sen yapıyorsun. Bu ne kadar doğru?" şarabı yavaş ve zarifçe yerine bıraktı.
-"Sana senin gibi yani anladığın dilden konuşuyorum ve daha fazla dayanamayacağım." Sandalyemi geriye ittim ve tam ayağa kalkarken bileğimden yakaladı beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASi PSiKOLOĞUM!!!
Roman d'amourHayatımda gördüğüm en gizemli tehlikeli bir o kadar da çekici bir adamdı bu. Gözlerinden görebiliyordum sırlarının olduğunu. Sanki avına yaklaşan bir kaplan gibi yürüyordu sessiz sakin dikkatli ve bir o kadar da seksi. Ben ise onun karşısında avını...