Piknik ve Yüksek Sürpriz-Bölüm 9

785 54 3
                                    

Araba durunca istemsizce etrafa bakındık.Oldukça geniş bir yerdi.Ebrar'ı dürttüm:

"Bak Ebrar sonunda otlanmana yetecek kadar yeşillik!" Ben sırıtırken suratını astı.İşte bu,dünyadaki en güzel his!Annem kaşlarını kaldırıp uyarıcı bakışlar attıktan sonra önümüzden ilerlemeye başladı.Yüzünü dönmeden önce onu kısa süreliğine inceleme fırsatım olmuştu.Yüzü duygulardan bir cümbüş gibiydi:öfke,ihanet,merak,heyecan,üzüntü...Ebrar da fark etmiş olacak ki birkaç adım daha öne çıkıp annemin hizasına geldi.Kolunu omzuna dolayıp kendine çekti,kulağına fısıldadı.Ne fısıldadığını duymamıştım ama tahmin etmek çok da zor değildi: "Güçlü olmalısın." 

O sırada babam,koluna giren cadı bozmasıyla çıkageldi.Bunların Finoları nerede diye merak ederken arkadan biri kafasına-yaraşır şekilde-kırmızı kurdele takan diğeri ise beyaz gömleğinin üstüne lacivert papyon takan 2 adet süs köpeği göründü.Ah pardon,onlar Anya ve Konstantinmiş!

'Düştük ama bitmedik' temalı küçük Emrah bakışımla bakarken Tanya öne çıkıp anneme elini uzattı.Upss,yanlış kişi.Gidip Ebrar'a uzatsan daha mantıklı olurdu,o derece.Yanardağa kazmayla girilmez ki canım!Ebrar arkasını dönüp bana baktı,aynı şeylerı hissetmiş olacak ki kadının bir süredir boşta bekleyen eline kendi elini uzattı.Büyük fedakarlık!Tanya bozulduğunu belli etmemek adına yapay bir gülüş gönderirken annem sessiz kaldı.Yüzünü göremesem de biliyordum,zafer smile yapıyordu.1-0 başladığını düşünen annem,kadının babamı ele geçirip oyunu 5-0 başlattığını bilmiyordu.Babam boğazını temizleyip hiçbir şey söylemeksizin,bize yolu göstermek istercesine elini uzattı.Onu takip ederken ben de annem ve Ebrar'ın hizasına yetiştim.Ebrar elini sabırsız hareketlerle üstüme sildi:

"Ne yapıyorsun ya?!"

"O psikomanyak anormal cadaloz elime değdi!Ne yapıyor gibi duruyorum?!Yarın hamama gideceğim."

Annem geldiğimizden beri ilk defa güldü ve bize dönerek göz kırptı:

"Hani onlarla iyi anlaşın,sakın bir terslik çıkarmayın diyordum ya?Altını üstüne getirin!"

Onu öptüm:

"Kimin annesi bee!"

...

Karın boşluğumu delen bir işaret parmağıyla sıçradım.Bıkkın bir şekilde dönerken iç çektim:

"Anlıyorum canım kardeşim,kendi doğal ortamını görünce biraz heyecan yaptın ama bu kadar da olmaz ki!Biraz daha bastırırsan mide kanseri olacağım!"

Homurdandı:

"Bir kerede efendim abilerin en yakışıklısı desen ölürsün değil mi?Odun.Bartu sana niye baksın be meymenetsiz!Neyse...saat 9 yönüne bak."

Dediği yere bakınca ağzım açık kaldı.Sanırım burası rastgele bir seçim değildi.Hafifçe öksürdüm ve dikkatlerin 'ben konuşuyorum burada' seviyesinde bana çekilmesi için bekledim.Tanya'ya döndüm.

"Tanya!Sen mi seçtin burayı?Çok güzel bir yere benziyor!"

Tanya'nın gözleri parladı:

"Ben seçmedim.Burayı bize öneren Konstantin ve Anya'ydı."

Hah,takke düştü kel göründü!Ekipteki gözler beni izlerken gülümsedim.

...

Anya bütün yılanlığıyla babamın yanına gitti.Aksanlı bir şekilde konuştu:

"Mesut,biz senin çocuklarla gezsek,problem var mı?"

Mesut derken?!Askerlik arkadaşın mı hayırdır?Tezkereyi beraber mi aldınız?Tam da,'evet,artık bizlik bir iş kalmadı,kendi kuyularını kendileri kazdılar.Kısmet...' diye düşünürken babam kendisinden hiç beklenmeyecek bir rahatlıkla:

Görevimiz:VinogradovaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin