8.Bölüm

192 23 6
                                    

Ten ağlamasını durduramıyordu.
Elini yumruk yaptı ve hızla duvara vurdu.Neydi bu yaşadıkları?
Neden böyleydi?

Şuan da tek istediği şey Hansol'ın gelerek onu kurtarmasıydı.Telefonda Taeyong'unda sesi gelmişti fakat o gelir miydi bilmiyordu.Nasıl olsa Taeyong'u aldatmıştı(?).Ya da onu aldatmak zorunda kalmıştı...

Ten bu düşüncelerden sıyrıldı ve yavaşça ayağa kalktı.Canı acıyordu ve yürümekte zorlanıyordu.Elini duvara koydu ve destek alarak yürümeye çalıştı,fakat denediği an yere düştü.
Şansını yine denemek istiyordu.
Yine aynı şekilde ayağa kalkıp duvardan destek alarak yavaş yavaş adım atmaya başladı.Bir,iki,üç,dört.
Sadece dört adım atabilmişti.
Canı hiç olmadığı kadar acıyordu.
Fakat Ten vazgeçmedi ve yavaş adımlarla yürümeye devam etti.

Bodrumda bulunan küçük pencerenin yanına geldiğinde durdu ve parmak uçlarına basarak pencereden dışarı baktı.
Evet,Hansol'a söylediği gibi bir ormandaydı.Ayrıca burası çok ıssızdı.
Etrafta kimseler gözükmüyordu.
Sadece ıssızlık,ıssızlık ve ıssızlık.

Ten küçük pencereden etrafı tanımaya çalıştı.Eğer nerede olduğuyla ilgili başka bir bilgi elde edebilirse belki(?) Hansol'a haber verebilirdi.Ama haber verme ihtimali çok düşüktü çünkü Bae-young sapığı Ten'in cebindeki telefonu görmüş ve almıştı.

Ten biraz daha parmak uçlarına basarak yükseldi.Baktığında yoldan bir araba geçtiğini gördü.Arabayı görür görmez bağırmaya başladı:

-YARDIM EDİN,LÜTFEN YARDIM EDİN

Ten bu şekilde biraz daha bağırdıktan sonra pes etti.Arkasını dönerek sırtını duvara yasladı ve yavaşça yere çöktü. Karnının guruldadığını hissediyordu. Kollarını karnına bastırarak açlığını yok etmeye çalıştı.Fakat işe
yaramıyordu işte,olmuyordu.
Hem açlık duygusu hem de uykusuzluk onu mahvetmişti.
Ya burada oyuncak gibi kullanılırdı  ya da Hansol'ın gelmesini bekleyerek mücadele verirdi

1 hafta sonra...

Ten her gün o küçük pencerenin önüne geçer ve dışarıyı gözetlerdi.
Ama artık bunu yapmaktan bıkıp usanmıştı.Umutları tükenmişti,bu yüzden artık dışarıyı gözetmeyi bir zaman kaybı olarak görüyordu.Çünkü Hansol'dan hiç bir iz yoktu.Bir haftadır bir araba bile görmemişti.

Bae-young ise sık sık bodruma geliyor ve Ten'i kontrol ediyordu.Ya da Ten sayesinde ihtiyacını karşılıyor ve s*kt*r olup gidiyordu.Ten artık bitip tükenmişti.Artık kimin ona ne yaptığı onun için önemli değildi

Taeyong'dan devam...

Taeyong arabayı çalıştırdığında derin bir nefes aldı ve yavaşça Han Nehri'nden uzaklaştı.

Artık otobana çıktıklarında Taeyong Hansol'a döndü:

-Nereye gidiyoruz?
-Ten bir bodrumdayım dedi,ayrıca bir ormanda olduğunu söyledi

Sonra Hansol düşünürmüş gibi yaptı:

-Eğer bir bodrum varsa buranın bir ev olması gerekmez mi?

Hansol cevap beklermiş gibi Taeyong'a baktı.Taeyong dudaklarını birbirine bastırdı ve direksiyondaki ellerini oynattı:

-Büyük ihtimal

Hansol Taeyong'un bu kararsızlığı karşısında derin bir nefes aldı:

-Ten'in bir ev bodrumunda olduğunu düşünelim

Taeyong ardından konuştu:

-Ormanda olan bir ev

Hansol elini şıklattı:

-İlk ipucuyu tamam kabul edelim

Taeyong devam etti:

-İyi de bir sürü orman ve bir sürü ev var,sence hangisi olabilir?
-Bodrumu olan evlere bakmalıyız
-İnsanların evlerine tek tek bakmamız gerekiyor
-Mecburuz Taeyong.Söz konusu olan benim en yakın arkadaşım ve seninde kocan oluyor

Taeyong kafasını yere eğdi.Hansol sonuna kadar haklıydı.

Taeyong gaz pedalındaki ayağıyla biraz daha gaza bastı.Aynı anda da konuşuyordu:

-İlk durak neresi?

Umarım beğenirsiniz❤❤❤

TAETEN:LOSTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin