1.Bölüm(İşte başlıyoruz)

31 3 0
                                    

"İntikam soğuk yenen bir yemektir"

Otobüste içim dışıma çıkarken ellerim ile okul çantamı sıkıyordum.Otobüs şoförü kendini rallici sanıyordu sanırsam. İnemem gereken durağa geldiğimde kendimi zar zor dışarı attım.Üstümü başımı düzeltirken bir yandanda havaya kalkan kahkülerimi düzelttim.Çok bakımlı bir kız olmasam bile saçlarımı seviyordum.İlerde okulun gözükmesi ile adımlarımı sıklaştırdım.Okulum genel olarak pek favorim olmasa bile Win-ki ve Soung ile eğleniyordum.Birlikte son iki yılda sıkı dostluklar kurmuştuk.Kaldırımda ilerlerken en sevdiğim grup olan Blackpink'in şarkısını mırıldanıyordum.Günümün normal başlaması beni neşelendirmişti.Keyifli şarkım gürültülü bir fren sesi ile bölünmüştü.Şu şom ağzıma kürek ile vurmak istiyordum.Bir kere bile olsa normal insanlar gibi yaşamak istiyordum.Ani bir viraj ile sokağın başında görünen araba yoldan çıkmıştı adeta.Karşıdan gelen siyah spor araba çok dengesizce üstüme doğru geliyordu.Ben daha geri çekilemeden yanımdan rüzgar gibi geçti.Geçerken de yan aynalarından biride koluma çarparak beni savurdu.Acı içinde yere kapaklanırken gözümden bir kaç yaş aktı.Ani fren sesi ile geri dönen arabanın sesini duydum.Acıyan koluma rağmen zar zor ayağa kalktım.İleride parçalanmış vaziyetteki telefonumu görünce öfkem kat kat arttı.Ayağa kalkıp ellerim yumruk vaziyette arabanın geri gelmesini bekledim.
Geri geri gelirken içimden küfürler savuruyordum.Düşerken canım çok acımış ve saçlarım  cadı gibi olmuştu.Geri gelmesi durduktan sonra açılan kapıdan babam çıksaydı merhamet etmiyecektim.Açılan kapıdan hem inişini izliyordum hemde kolumu ovuşturuyordum.Siyah gözlükleri ile bana doğru ilerken birşeyler geveliyordu.Gözlüklerini çıkarıp bana dik dik bakarak
"Sen! bana bak küçük iyimsin?"dedi.
Ben küçük mü bana bak mı sinirden dudağımı parçalarken çemkirmeye başladım.
"Küçük mü? Herkesi kendin gibi dikkatsiz ve aptal mı sanıyorsun?"dedim.
Yüzündeki egolu tavır biraz bile değişmemişken devam ettim.Bu dengesizi bir kaşık suda boğmak istiyordum.
"Madem araba sürmeyi bilmiyorsun ne diye binersin ki!"dedim.
Sonra yerde parçalanan telefonu alıp yüzüne doğru uzattım.
"Ne yaptığını gördün mü sersem!"dedim.
"Bu benim hatam değildi tamam mı? Sen yola çok yakın yürüyordun.Hem bana sersem diyemezsin ben kimim biliyormusun sen?"dedi.
Daha lafını bitirmeden
"Kim olduğun zerre kadar umrumda değil.Tek bildiğim tam bir aptal olduğun"dedim.
Aşağılayıcı bir gülümseme ile
"Benim en azından cinsiyetim belli! Hem söyle bana sen kızmısın yoksa erkek mi?"dedi.
Öfkem doruklardaydı.Ve öfkem kontrolden çıkınca genelde tanınmaz bir hale gelirdim.Evet Soo-yun yap hadi yap!Yumruğumu iyice sıkıp karnına doğru sıkı bir yumruk geçirdim.Ne olduğunu anlamadan yere yığıldı.İşte şimdi hesaplaşmıştık.Sersem! nasıl olurda benim ile böyle konuşur.Belki şimdi kız mı erkek mi olduğumu anlamıştır.
İntikamımı almanın rahatlıği ile yerdeki çantamı kapıp hızla okula doğru ilerledim.Birkaç defa dönüp baktığımda hâlâ karnını tutup yerde kıvranıyordu.Yüksek bir kahkaha atıp okul bahçesine girdim.Merdivenlerden sınıfa doğru çıkarken olay tekrar gözümde canlanmıştı.Zengin bir züppeydi işte havalı saçları ve kaslı kolları onun yumruk yemesine engel olamamıştı.Sınıfa girdiğimde Win-ki ve Soung arka sırada çoktan yerlerini almışlardı.
Elimi kaldırıp selam verdim.En arka sıraya Win-ki'nin yanına oturdum.Soung da önümüzdeki sıradan bana dönüp ne oldu der gibi bakıyordu.Muhtemelen suratımda çok saçma bir ifade vardı.Derin bir nefes alıp elimdeki parçalanmış telefonu sıraya koydum.İkiside şaşkın saşkın bakarken
"Sabah sabah aptalın tekine denk geldim.Arabası ile resmen eziyordu beni yandan çarpınca savrulup yere düştüm.Hâli ile telefonda uçtu gitti"dedim.
Win-ki ağzının kenarından küfür ederken Soung ise hemen
"Sen iyimsin peki?"dedi.
"Ben iyiyim.Ama telefonum için aynı şeyi söyleyemem.Okul taksitleri zaten fazla masraflı ailem için bunu ödeyemezler.Ama çalıştığım yerde mesaiye kalırsam yeni bir tane alabilirim"dedim.
Win-ki hemen atlayarak
"Biz de elimizden geldiğince yardım ederiz.Gerekirse sokaklarda dilenirim"dedi.
Sınıfta kahkahalarımız yankılanırken Soung devreye girdi.
"Win-ki haklı biz sana yardım ederiz"dedi.
Yüzümde gülümsemem yayılırken
"Biliyorum şapşallar biliyorum"dedim.
Sonra sıraya ders araç gereçlerini koyamaya başladım.Sırf bir aptalın dengesizliği yüzünden daha fazla çalışmalıydım. Buna mecbur değilim ama aileme karşı sorumluluklarım vardı.Hem düşünüp hem eşyalarımı sıraya yerleştiriyordum.Kalemim aniden elimden düştü.Düşen kalemimi almak için eğilirken külotlu çorabımda oluşan yırtığı gördüm.Düşdüğümde olmuş olmalıydı.Ne yapabilirim diye düşünürken aklıma oje ile kapatma fikri gelmişti.Bir dizide görmüştüm.Hoş sınıfta tek çorap giyende bendim ya o da ayrı. Ama bende oje yoktu.Yan sırada oturan Suyong'a fısıldayarak ondan ojesini istedim.Bana sanki canını istemişim gibi şaşkın bir bakış attı.Ojeyi alıp tuvalete doğru ilerledim.Hemen bir tane kabin seçip içine girdim.Çok derin bir yırtık olmaması iyiydi.Hızlıca yırtığı kaparken ders zili kulaklarımı doldurdu.Daha da hızlanıp iyice kapattıktan sonra hızla tuvaletten çıkıp sınıfa ilerledim.Kapıdaki camdan içeri baktığımda hoca derse girmişti.
"Kahretsin"dedim.
Vakit kaybetmeden içeri girip yerime geçmeliydim.Kocaman yutkunup boğazımı temizledim.
Kapıyı iki kez tıklatıp kapıdan içeri girdim.Hoca ve tüm sınıf bana bakarken bakışlarımı kaçırdım.
"Kusura bakmayın efendim.Bir daha olmaz"dedim.
Hoca bana aptalca sırıtırken birşey anlamamıştım.
"Önemli değil Soo-yun yerine geç bizde yeni arkadaşınız Sung ile tanışıyorduk"dedi.
Yeni arkadaş mı? Dönem ortasında mı? Kafam sınıfa dönerken tüm sınıfı taramaya başladım.Tüm kafalar aynı yöne dönerken gözlerim en arkadaki sıramın hemen önünde Soung'un yanında oturan kişiye döndü.
Ağzım şaşkınlık ile aralanırken tek söylebildiğim şey hiç hemde koca bir hiçdi.Sabah bana çarpan sersemdi.Demek ismi Sung.Yüzündeki egolu tavır gitmiş yerine şaşkın bir tavır gelmişti.Tüm sınıf ona bakarken o bana bakıyordu.Ben ise ayak uçlarıma bakıyordum.Sertçe yutkunurken bunun bir rüya olmasını diledim.Biraz daha ayakta beklersem herkes yanlış anlıyacaktı.Kafamı bir an  ile kaldırmadan sırama geçip oturdum.Herkes derse dönerken Win-ki bana hafif bir dirsek atarak
"Soo-yun iyimisin? Neden çocuğu görünce o kadar şaşırdınki?"dedi.
"Neden mi? Çünkü telefonumu kıran oydu.Bana çarpanda tabi"dedim.
Win-ki elini önümüzde tüm egosu ile oturan Sung'a doğru uzatırken elini tutup geri çektim.
"Şimdi olmaz.Tenefüste hallederiz"dedim.
Şuna bak birde Soung'un yanına oturmuş.Hoca birşeyler anlatırken ben pür dikkat defterime odaklanmıştım. Kalemin ucu ile defteri çok sert karalıyordum.
Bu öfkemi geçirmese bile beni rahatlatıyordu.Tam önüme oturmuş bide.Şu kalemi boynuna saplamak güzel olabilirdi.Nasıl olur aynı sınıfa düşmüştük.Hem dönem ortasında geldiğine göre ya yeni taşınmıştır.Ya da eski okulundan atılmıştır.İkinci seçenek daha olağan görünüyordu benim için.
Böyle şımarıklar hep kendi istekleri olsun isterler.Az sonra zil sesi gelirken Win-ki kafasını bir sağa bir sola kütürdetti.O çok hâklıydı.Bu ukala iyi bir dayağı hak etmişti.Ben sıradan kalkarken Win-ki çoktan elini sertçe sıraya vurup ikisinin de ilgisini çekmişti.
Sanki hiçbirşey anlamamış gibi bakarken Soung'da yanından kalkıp kollarını sıvamaya başlamıştı.Kaşları çatılırken
"Küçük bunlar senin arkadaşların mı?"dedi.
Ardından da tıpkı kendisi gibi itici ve gıcık bir kahkaha geldi.Win-ki üstüne çullanmak için bir adım atarken elim ile durdurup geri çektim.
"Hayır Win-ki bırak konuşsun şimdi ağzı burnu ile yer değiştiriken beni ve arkadaşlarımızı tanıyacak"dedim.
Üçümüz gülerken sınıfın geri kalanı bizi izliyordu.Soung kafa sallayarak sınıftakilere işaret yaptıktan sonra herkes sınıfı boşalttı.
Elim ile bu kibir abidesini gösterirken
"Buyurun beyler sizindir"dedim.
Yüzü birden bembeyaz kesilirken Win-ki yakasına yapıştı.Ani bir hareket ile yüzüne yumruğu indirirken eli ile Win-ki'nin yumruğunu kavradı.Bunu üçümüzde beklemiyorduk. Daha Win-ki karşılık vermeden kapının açılması ile hepimi o yöne döndük.İşe şimdi bitttiğimizin resmidir.Kapıdaki müdürdü.Win-ki ve Sung'u bu hâlde görünce adam attan düşmüşe döndü.
"Neler oluyor burda!Win-ki,Soo-yun,Soung hemen odama!!!"dedi.
Adam bağırırken benim dizlerimin bağı çözüldü resmen.
Bu cümle artık kalıplaşmıştı.
"Win-ki,Soo-yun,Soung hemen odama" bu cümle den artık kendisi bile bıkmıştı.

Hepimiz ben Win-ki,Soung ve tabiki şu aptal Sung yana yana dizilmiş azarımızı bekliyorduk.
İşte başlıyoruz.
"Evet bu kaçıncı söylemek isteyen var mı?"dedi.
Win-ki dalga geçer gibi
"58. Efendim"dedi.
Biz aramızda kıkırdarken müdürün rengi iyice kırmızıya doğru gidiyordu.
"Tamam sus! Terbiyesiz herifler. Hadi siz tamam da Soo-yun sana ne demeli! Sürekli bunlar ile birlikte hergün bir vukât işliyorsunuz.Bu sefer de sıra Wang beyin oğlunda mı?"dedi.
Üçümüz birbirimize pörtlemiş gözler ile bakarken bu gösteriş budalasıda gerinmek ile meşguldü.Wang bey mi? şu okulun sahibi olan mı? Şimdi dönem ortasında neden öğrenci kabul etmiş olduklarını anlamıştım.Bu sefer galiba sert kayaya çarpmıştık.Müdürün sesi ile irkildim.
"Ben sizi ne yapayım? Siz söyleyin hadi bu sefer hangi cezayı istersiniz"dedi.
Ben daha hoca sözünü bitirmeden
"Tüm suç benim efendim.Win-ki ve Soung'un suçu yok.Bu yüzden cezamı da o versin"dedim.
İkisinin de yüzündeki ifadeyi biliyordum.Bana çok kızmışlardı. Ama bu sefer farklıydı.Bu ciddiydi.Sonuçta bu benim meselemdi.Onların zarar görmesini istemiyordum.
Win-ki ve Soung daha ağızlarını açmadan
"Özür"dedi.
Tüm kendini beğenmişliği ile
"Benden tüm sınıfın önünde özür dile"dedi.
Ağzımı bile açamadım.Sadece kafa salladım.Buna boyun eğicektim.Ama şimdilik. Burası benim çöplüğümdü.Ve burda bizim borumuz öterdi.Bu hareketi ile büyük bir savaşın başlamasına izin verdi.Win-ki'nin küfürleri kulağımı ısırıyordu. Hatta Soung bile ağzından kaçırmıştı.İlk defa Soung'u küfrederken duyuyordum.Şimdiye kadar defalarca bu odaya gelip tonlarca azar işitmiştim.Ama bu bambaşkaydı.Bu sefer biz haklıydık.Ama yine onurumu ayakalar altına alarak özür dileyen ben olucaktım.İntikam soğuk yenen bir yemekti.Ben hep haylaz bir çocuktum.Ama yok yere kimsenin canını yakmamıştım. Cephelerde askerler yerlerini almıştı.Ordu komutanının emrini bekliyorlardı.Karşı taraf ilk komutu verip taruza geçmişti. Şimdi sıra bendeydi.Bu kanlı bir savaş olucaktı.Bunu dördümüzde iliklerimize kadar hissediyorduk.
Bekle Goryeo Lisesi.Bu okul şimdiye kadar tanık olmadığı kadar acımasız bir çekişmeye şahit olucaktı.

Bölüm sonu.Umarım beğenirsiniz. İki tarafta kılıçlarını çekmişti.Kazanan kim olucak?
Soo-yun Sung'dan tüm sınıf önünde özür dileyecek mi?
Vote ve yorum yapmayı unutmayın..
😍😍😍😍😘

Aşk Kapıyı ÇalarsaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin