Uçaktan indiğim an özlemiş olduğum memleketimin kokusunu içime çektim.(her ne kadar havaalanı pek temiz kokmasa da... ) Bavulumu yanımda sürükleyerek yürümeye başladım. Dışarı çıktığımda bir taksi durdurdum ve taksiye bindim. Yolu tarif ettim ve bu sırada annemi arayıp geldiğimi ve iyi olduğumu bildirdim. SM Town binasının önü, başvuruları kabul edilmiş onlarca kişiyle doluydu. Tabi biraz gözüm korkmuştu. Endişeler beynimi kemiriyordu. Ya eğitim sürecinde başarısız olursam?? Aishh düşünmek bile istemiyorum!! Başım önümde eğik yürürken küçük bir bedene çarptığımı fark edemedim. Kafamı kaldırdığımda karşımdaki bambi bakışlı çocuk hafiften kızardı ve ensesini kaşıdı.
"Özür dilerim."
"Ah sorun değil, ben de özür dilerim."
"Burada yeni misin?"
"Evet, şey hatta yaklaşık 1 saat önce Kore'ye geldim."
"Oh, anladım. Nereden geldin?"
"Amerika"
"Voah havalıymış."
Dedi ve hafifçe gülümsedi.
"Bu arada ben Luhan."
"Ben de Kyungsoo. Ama istersen yalnızca Soo da diyebilirsin."
"Anlaştık, Soo"
"Ismin pek Korece gibi gelmedi, Çinli misin?"
"Ah, evet. Ben abimle beraber yaklaşık 2 hafta önce geldim buraya."
Tam o sırada yanımıza benden baya uzun bir çocuk geldi ve kolunu Luhan'ın omzuna attı.
"Hey Lulu, bu da kim?"
Luhan bana kısa bir bakış attıktan sonra,
"Bu Kyungsoo, az önce edindiğim yeni arkadaşım ve Kyungsoo, bu da abim Kris. Wufan desen de olur."
Sonrasında Kris Luhan'a ölümcül bir bakış fırlattı.
"Yah Luhan! Hiç laf dinlemiyorsun! Sana kaç kere daha adımın Kris olduğunu söyleyeceğim?!"
Bu sözlerin üzerinden Luhan kıkırdayarak bana, "Onu dinleme" diye fısıldadı.
Kris sonrasında kolunu cimcikleyince Luhan abartılı bir şekilde ciyakladı.
"Yah! Seni duydum küçük hergele! Sözlerine dikkat et küçük bambi."
Kris'in sözlerinin ardından Luhan'ı yalnızca benim bambiye benzetmemiş olmama sevinmiştim. Luhan anlaşılan abisinden pek korkmuyordu çünkü hala kıkırdamaya devam ediyordu. Ve Kris'in yanağına küçük bir öpücük kondurdu.
"Krisy gegee yalnızca şaka yapıyoduuuggmm~"
Aegyo'su işe yaramışa benziyordu çünkü Kris'in sert bakışları hafiften yumuşuyordu.
"Beni yine kandırdın ama kendine dikkat et bambi."
Bu sırada bir anons duyuldu. Adam mikrafonda dikkatleri toplayabilmek için yavaşça boğazını temizledi. Luhan ve Kris atışmayı bırakıp adama baktılar. Sonra adam konuşmaya başladı.
"SM town'a hoşgeldiniz değerli müzisyenler ve dansçılar. Ben Lee Soo Man. Genel başkanım. Buraya çağrıldınız çünkü yeteneklisiniz fakat başvurular yalnızca ön elemeydi. Ne yazık ki yakın zamanda aranızdan birçok kişiye veda edeceğiz. Sıkı çalışın, yeteneğinizi kanıtlayın ve elenenlerden biri de siz olmayın. Burada eğitim gördüğünüz süre içerisinde sizi yurtlara ayıracağız ve günü geldiğinde yurttaki arkadaşlarınızla beraber bir grup olup, başarınıza göre çıkış yapma hakkına sahip olabileceksiniz. Evet şimdi sorusu olan yoksa yurtlarınıza yerleşebilirsiniz. Kişi listesi giriş kapıda asılı. Teşekkürler."
Dedi ve kürsüden indi. Luhan ise heyecanla abisinin yakalarından çekiştirdi.
"Hadi hyung gel bakalım çook merak ediyorum kimlerle kalacağııımm!!"
Küçük bir çocuğa benziyordu ve onu mutlu etmek kolaydı. Kris bana 'beni kurtar' bakışları atarken onun bu haline dayanamadan Luhan'ın elini tuttum ve onu listenin oraya sürüklemeye başladım.
"Kyungiee umarım aynı evde oluruuz! Ben seni çook sevdiim omoo şu koca gözlere baakk!"
Luhan'ın bu çocuksu haline gözlerimi devirdim fakat gülümsüyordum da. Sonunda bir arkadaş bulabilmiştim sanırım.
"Umarım Lulu, umarım."
Ben de onunla aynı evde olmak isterdim çünkü yıllar sonra geri döndüğüm memleketimde çok yalnız hissediyordum. Listelerinin yanına vardığımızda ismimi bulmaya çalıştım. Hızla tararken sıra L bloğuna gelmişti. Parmağımla isimleri taramaya başladım.
Kim Joon Myeon
Huang Zitao
Park Chan Yeol
Xiu Lu Han
Luhan'ın adını görünce ona dönüp,
"Hey Lulu, bak seni buldum." Dedim.
Luhan ise ışık hızıyla parmağımın olduğu yöne doğru baktı.
"Omooo!! Çok heyecanlıyım! Hadi listenin devamına bakalım!"
Sonra bakmaya devam ettim.
Byun Baek Hyun
Kim Min Seok
Wu Yi Fan
"Baksana Lu, Kris de sizin bloktaymış."
"Aw, bu iyi oldu. Ama sen? Senin adın yok mu Soo?"
"Bilmiyorum ama bakmaya devam ediyorum."
Kim Jong Dae
Oh Se Hun
Zhang Yi Xing
Do Kyungsoo
"Kyungieeee~ Omo omooo aynı yurttayız!! Çok mutluyum Kyungieeee!!!!"
Luhan mutluluk virüsü gibiydi ve mutluluğunu bana da bulaştırmayı başarmıştı. Ben de gülümsedim.
"Oh evet Lulu ben de çok mutlu oldum!"
~
Evet artık yurtlararına yerleşebilirlerdi fakat listenin sonunda bir isim daha kalmıştı.
Kim Jong In...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Impossible Miracle
FanficO, müziğe karşı tutkuyla sarılmış, aşkla bağlanmıştı. Müzik onun için su içmek kadar önemliydi. Onun için yaşam, ritim demekti. Nefes alan ya da almayan herşeyin bir ritmi vardı ona göre. Müzik sayesinde tüm acılarını unutuyor, sanki yeniden varolmu...