Luhan'ın bakış açısı~
"Yah! Baek, Soo nerede?"
Dediklerimi duyduğunda o da odanın içine girmişti.
"Belki tuvalette ya da duştadır. Veya terasta."
Baekhyun kadar pozitif değildim o an. İçimde kötü bir his vardı.
"Evi arayalım mı Baek-shi ?"
"Olur fakat önce şu tepsiyi bırakmalıyım."
Dedi ve aşağı indi. Ben ise kattaki 2 tuvalete de baktım. Fakat Kyungsoo yoktu. Baekhyun geri geldiğinde birlikte terasa, kiler tarzı kullanılan odaya, alt kattaki tuvaletlere ve hatta diğer üyelerin odalarına kadar baktık. Ben gittikçe telaşlanıyordum.
"Baekhyun, digerlerine haber verelim."
O da benim kadar endişeli görünüyordu. Salona girdiğimizde Kris, Lixing ve Suho'yu koyu bir sohbete dalmış vaziyette, Xiumin ile Chen'i tabiki video oyunları oynarken, Chanyeol'u da bulmaca çözmeye çalışırken bulduk. Gözüm o ukala sarışını aradı fakat burada değildi. Salona heyecanlı ve aniden girişimiz Chanyeol, Suho ve Yixing'in dikkatini çekmişken Kris bu tür bir konuyla ilgilenmek için fazla pokerface ve diğerleri ise oyuna kendilerini fazla kaptırmışlardı. Suho,
"Çocuklar bir sorun mu var?"
Dedi. Evet vardı hem de büyük bir sorun.
"Hyung, Soo hiç bir yerde yok."
"Nasıl yani, ne demek yok?"
"Odasına yemek götürmeye çıkmıştık fakat odada Jongin'den başka kimse yoktu."
Konuşmayan Kris nihayet konuştu.
"Jongin'e sordunuz değil mi?"
Bu sorusu üzerine Baek ile birbirimize baktık. Kris ise mesaji anlamış olmalı ki gözlerini devirdi. Suratında bıkkın bir ifade vardı.
"Ah, hadi ama bunu da mı ben söyleyecektim?"
"Yah, Kris! O çocuk kimseyle konuşmuyor ve odasından bile çıkmıyormuş ki, nerden bilsin tanrı aşkına??"
Küçük bağırışım sonrası hala ekrana bakmakta olan Chen,
"Aslında biliyor olabilir. Birkaç saat önce Kyungsoo Jongin'nin peşinden koşarak dışarıya çıkmıştı."
Deyince hepimiz ona çıkışmaya başladık.
"Chenn!!! Bu şimdi mi söylenir?!!?!"
"Unutmuşum özür dilerim."
"Hah, ben Jongin ile alakası olabileceğini söylemiştim."
Kris'in yine 'ben her şeyi bilirim' tavrı üzerindeydi ve gayet rahat bir şekilde koltukta oturmaya devam ediyordu. Suho hemen ayaklanmış, onun bu hareketliliği Yixing ve Chanyeol'u de harekete geçirmişti ve Xiumin ise Chen'i oyunu kapatmak için ikna etmeye çalışıyordu. Suho merdivenlerden yukarı çıkmadan önce Yixing, Chanyeol ve Chen'e dışarıya çıkıp Soo'yu arama görevi, Xiumin ve Baekhyun'a ise yemekten sonra dağılmış olan mutfağı toplama görevi verdi. Ben ise onu takip ettim. Jongin'nin odasını tıklatıp içeri girdik. O ise hala uyuyordu. Rüyasında her ne görüyor ise kaşları çatılmıştı. Suho Jongin'in yanına yaklaştı ve onu ürkütmemek için yavaşça kolunu dürtükledi.
"Jongin... Jongin uyaann..."
O ise rahatsızca kıpırdanmaya başladı.
"Kim Jong Innnn"
Suho hala uyanması için koluna dokunurken, o ise ürkekçe gözlerini araladı ve birkaç kez kırpıştırdı.
"Uyandığına sevindim uykucu. Sana bir şey sormam gerek."
![](https://img.wattpad.com/cover/19966590-288-k959354.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Impossible Miracle
FanficO, müziğe karşı tutkuyla sarılmış, aşkla bağlanmıştı. Müzik onun için su içmek kadar önemliydi. Onun için yaşam, ritim demekti. Nefes alan ya da almayan herşeyin bir ritmi vardı ona göre. Müzik sayesinde tüm acılarını unutuyor, sanki yeniden varolmu...