"Kızlar hazır değil misiniz hala?" dedi Simge bandanasını düzeltirken.
"Evet hazırız hepimiz." Sanki ilk okula başlıyormuş gibi heyecan vardı hepsinin içinde. Gülümseyip çantalarını omuzlarına attılar ve yurttaki bütün kızlarla birlikte okula giden servise bindiler.
"Ay nasıl olacak acaba? Kötü davranmasınlar bize." dedi Tuana.
"Davranmak için bir sebepleri yok ama laf sokana bende sokarım haberiniz olsun." dedi Gamze tavrını fazlasıyla belli ederek.
"Doldurmayın şu deliyi ya bir şey olacağı yok, sıcak insanlarınız hepimiz." Simge ortamı yatıştırırken önlerinde oturan iki kız aniden arkalarına döndü.
"Korktum lan." diye Gamze aniden tepki verince kızların Türkçe anladıklarını düşündü.
"Afedersiniz, sadece yurtta hep sizi görüyorduk ama çekindiğimiz için yanınıza gelemedik." dedi cam kenarında oturan kız. Simge kocaman bir gülümseme ile onlara bakıyordu.
"Neden çekiniyorsunuz, bizde başka birileriyle tanışamadık diye üzülüyorduk. Ben SİM-GE." dedi ismini heceleyerek.
"Ah, ben Ha-Neul bu da yakın arkadaşım Sun-Hi." dedi kızı göstererek.
"Gam-ze, Tu-a-na ve Zey-nep. Zamanla daha kolay telaffuz edersiniz." dedi Simge.
"Şey, sen dans eden kızsın değil mi? İnternette izlemiştim." dediğinde Simge şaşkınlıkla kıza baktı.
"Vay kankim ünlü olmuşssun." dedi Tuana Türkçe konuşarak. Zeynep karın boşluğuna dirseğini geçirirken kızlar anlamazca bakıyordu.
"Ah, evet oldu öyle bir hata." diye mırıldandı.
"Bence devam etmelisin, cidden çok iyiydin. Normalde Kore halkı yeni insanları benimsemekte zorlanır ama sen gerçekten çok iyiydin." dedi Sun-Hi.
"Teşekkür ederim."
"Bu arada dördünüz de çok güzelsiniz. Aish cidden kıskandım." Ha-Neul tatlı bir ifade ile kızlara bakarken Tuana uzun saçlarını havalı bir şekilde geriye savurdu. Bu kızın cidden sorunları vardı.
"Sağ salim şu günü atlatalım yoksa nazardan ortadan ikiye çatırt diye ayrılacağız. Türkiye'ye gittiğimiz de kurşun mu döktürsek ne yapsak?" dedi Gamze kızlara dik dik bakarak.
"Abart Gamze, aman sınırın olmasın abart."
Okula önüne geldiklerinde bunca zaman internetten baktıkları o heybetli yapı şimdi kanlı canlı karşılarındaydı. Hayal olarak görülen bu okul, artık onların gerçeği olmuştu.
"Şaka maka okuldayız be. Allah'ım şükür sana." dedi Tuana ellerini çırparak.
"Daha sonra doya doya bakarız, hadi girelim içeri." Şimdiden birçok göz tarafından dikkat çeken bu dört kız için, daha önce tatmadıkları birçok duygu hazır bir şekilde onları bekliyordu.
***
Güzel bir şekilde okulun ilk gününü bitirirken hepsi rahatlamış hissediyordu.
"Korktuğum gibi olmadı he, herkes gayet sıcak davrandı."
"Biraz daha çevre kurduk mu, yabancılık çekmeyiz artık." dedi Zeynep gülümseyerek.
"Hadi gecikmeden Halil amcanın yanına gidelim, daha bizi tavukçuya götürecek." Hızla servise atlayıp Gangnam'a gelene sabah erken kalkmanın verdiği yorgunluk ile gözlerini kapattı. Simge kulaklığını çıkarmak için çantasını karıştırırken gelmeyen mesaj şimdi gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dream High 3 (Got7)
FanfictionSeul. Hayallerinin şehri... Derken az kalsın güme gittiği şehir olacaktı. Kim derdi ki günün birinde onlarla karşılaşacağını. Ve içlerinden birisinin hayatının aşkı olacağını. Zeynep demişti. "Bir gün onlarla karşılaşacağız Simge. Taktım kafaya, boş...