Sonbaharın ilk zamanlarıydı. Hava kapalıydı ve ortam çok kasvetliydi. Boğuyordu böyle havalar onu. Ruhundaki derin yaraları hatırlatıyordu ona.
Dağlardan gelen hafif ama serin rüzgar yüzünü okşuyordu sanki. Elini yüzüne götürdü gözlerindeki yaşı sildi. Rüzgardaki çam kokusu her zaman iyi gelirdi ona. Derin bir nefes aldı çam kokusu ruhuna dokunuyordu. Rüzgarın evlere çarparak çıkardığı sesler kemanının notalarına eşlik ediyordu.
Ağlamaklıydı yine, zaten keman sesi onda huzuru ve hüznü bir arada yaşatırdı.Rüzgar birden sertleşti, açık kahverengi saçları uçuştu bir an, gözyaşları savruldu her yana. Yemyeşil gözlerini açtı, tüm hikaye onun yemyeşil gözlerinde saklıydı. Çok sert bakıyordu yine, bu ona hayatın her gün öğrettiği bir gerçekti. Daha da hızlandı keman sesi sanki tüm yaşama inat çalıyordu o güzelim kemanını. Rüzgar da ona karşı hızlandı, sanki savaşıyorlardı birbirleriyle. Rüzgarın kendine has bir özgüveni vardı , nede olsa dağları denizleri aşarak gelmişti oralara. Bilmediği bir şey vardı rüzgarın, hayatın en ufak tümseği bile en karlı dağlardan yüksek, en basit kuyuları bile okyanuslardan derindi. Bu dağları ve okyanusları aşarak gelmişti işte o çocuk, halende aşıyordu, bunun bilincindeydi ve yayını hiç yavaşlatmadan bir ileri bir geri savruluyordu sanki her biri hayata atılmış bir kılıç darbesi gibiydi.
En sonunda rüzgar dayanamadı ve yavaşladı belki yenilgisini kabul etmişti belki çok yorulmuştu. Hayata karşı kazandığı nadir zaferlerden biriydi bu ama o hiç gülümsemedi, gülümseyemedi belki de. Gözleri halen sonuna kadar açıktı.
Sokağın başından gelen amcasını gördü ve yayını durdurdu. Kemanın sesini duyamıyordu artık bulutlar ve ağaçlar. Rüzgara karşı zafer elde etmişti ancak kendi gibi olan bir insana boyun eğmişti. Belkide sorun buydu, kendisi gibi değildi hiç kimse zaten bu yüzden değimliydi bunca zorluk, bunca eziyet? Kemanını yatağını üzerine koydu ve yanına uzandı.
Kapı tıkırtıları duyuluyordu, biran tedirgin oldu ama saklıyordu bunu, ancak yemyeşil gözleri belli ediyordu tüm duygularını. Odanın kapısı bir hışımla açıldı, kapının açılmasıyla odaya gerginlik hakim oldu. Anlamıştı amcası uyumadığını, gerçi uyusa da fark etmezdi bağırdı birden ''sana o kemanı bir daha eline almayacaksın demedim mi sığıntı! ''. Bir şey söyleyecekmiş gibi doğruldu yataktan, dik dik baktı amcasına, sert bir surat ifadesi takındı tam bir şey söyleyecekmiş gibi oldu ama söyleyemedi sadece bakakaldı. Amcası hemen bağırdı '' bir şey mi söyleyeceksin, hadi söyle pis dilsiz ! '' yine yüzüne vurulmuştu hayatın ona bahşettiği kusur. Gözleri doldu ve yere yığıldı. Bayılmıştı ancak amcası arkasına bile bakmadan çıktı ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kemanım ve Ben
RomansaBirden hıçkırarak doğruldu kapı tarafında bir silüet vardı ve binbir şiirden anlamlı destanlardan daha inanılmaz tüm duaların gerçekleştiği o ses, yaz yağmurları gibi eşsiz güzellikte döküldü ağzından BA-BA... Pisikolojik bir inceleme. Soluksuz okuy...