13. BÖLÜM - SEVGİLİM OLUR MUSUN ?

114 10 2
                                    

"Başak ?!! "

Sağıma baktım, Burak ! Neredeyim ben ? Tamam, dün kütüphaneye gelmiştim. Uyuyakalmış olmalıyım.

Başak gözlerini üzerime dikmiş delici bakışlarıyla bana bakiyordu. 1 dakika ya, bu-bu Burak'ın gömleği! Hiçbir şey demeden ayağa kalktım. Önce sakinleşmem gerekiyordu. Kıyafetlerimi çantama tıkıştırdım. Ben bu şekilde hiçbir şey söylemeden çantamı toplarken Başak gözlerini üzerimden çekmiyordu.

Hâlâ olayın şokunu atlatamamıştım. Hızla kütüphaneden çıktım. Başak'ın 'Buraak' diye bağırması geliyordu arkamdan. Ama dönüp bakmadım. Kafam allak bullaktı zaten. Okulun çıkışına geldiğimde bir taksi çevirdim. Taksiye binerken biri kolumdan tutup durdurdu beni. Kafamı çevirip baktım.

"Iyi misin sen ?" telaş ve merak birbirine karışmış bir ses.

"E - Eylül gitmem gerek."

Eylül boş gözlerle bana baktı. Sanırım açıklama yapmamı bekliyordu. E üstümde erkek gömleği, saçım darmadağınık, herkes okula girerken ben okuldan çıkıyorum.

Eylül'e aldırmadan taksinin arka koltuğuna oturup kapıyı kapattım. Şoföre gitmesini söyledim. Daha ne olduğunu ben bilmiyorum Eylül'e nasıl anlatayım? Evim okula yakın olduğu için kısa sürede eve vardım. Taksiye ücretini ödeyip eve girdim.

Oya Hanım ve eşi işe gitmiş olmalılar. Odama çıkıp kapıyı kilitledim. Yatağıma oturur oturmaz üzerimdeki gömleği çıkardım. Gömleği çıkarınca üstünden büyük bir ağırlık kalkmış gibi hissettim.

Şimdi, dün geceyi hatırlamalıyım. Odamda oturuyordum. Birden geçmişi hatırlamaya başlamıştım. Annem... Babam... Hiç gitmiyor annemin göz yaşları gözümün önümden. Vermek istemediği hâlde beni Oya Hanım'a verişi... İkimiz de ağlıyorduk... Oya Hanım annemin öldüğünü söylemişti. Ölmüş müydü acaba gerçekten? Yaşıyor olsa beni bulurdu değil mi? İyi de beni bulmak istiyor olsa, yani beni sevmiş olsa hiç vermezdi ki. Yıllardır düşünüyorum bunu. Sevmiyor muydu beni annem? Kızını sevmeyen anne var olur mu ki hiç?

Şimşek çakması ile irkilmiştim. Evet, yağmurun yağdığını hatırlıyorum. Başlarda yavaştı ama sonradan sonraya hızlanmistı. Sonra dışarı çıkmaya karar vermiştim.

Ne giydiğime pek de önem vermeden ceketimi ve çantamı alıp çıkmıştım evden. Sanırım biraz ince giyinmiştim. Annem yağmurlu havalarda beni iyice giydirirdi ve beraber dans ederdik yağmurun altında. Ne de mutlu olurduk. Bunu hatırlayınca gözümden bir damla yaş gelmişti.

Sanırım 2 saat boyunca yürümüştüm yağmurun altında. Ne yöne gidip geldiğimi umursamamıştım bile. Sokaklar bomboştu. Sokak lambalarının loş ışığı altında sadece yürümüştüm.

2 saatin sonunda kendimi okulun önünde bulmuştum. Eve gitmek yerine okula girmiştim. Çünkü ateşimin çıktığını ve hiç halimin kalmadığını farketmiştim. Üşüdüğümü de farkedip ceketimi giymiştim. Ama neye yarar, sırılsıklam olmuştum.

Birkaç sınıfın kapısını açmayı denemiştim ama kilitlilerdi. Sonra kütüphaneye girmiştim. Göz kapaklarımı tutamaz hâle gelmiştim. Kütüphanenin içinde biraz yürümüştüm ve bulduğum bi sandalyeye kendimi atmıştım. Son duyduğum ses, hizmetli abinin sesiydi. Sanırım hasta olmuştum. E bu soğukta, bu yağmurda, 2 saat boyunca yürüyünce hasta olmak kaçınılmaz son oluyor.

Evet, dün gece bunlar olmuştu. Annemi düşünmek aklımı allak bullak etmişti. Peki Burak, uyandığımda yanımdaydı ve gömleği benim üzerimdeydi. Derdi neydi bu çocuğun?

Üstümdekileri çıkarıp duşa girdim. Sıcak su iyi gelmişti.

Duştan sonra saçlarımı kurulayıp Burak'ın aptal kıyafetlerini bi kenara attım.Ceket koleksiyonu mu vardır nedir. Dar kot pantolunumu giyip üzerime kırmızı kareli bir gömlek giydim.

İyiki Varsın AyıcıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin