12. BÖLÜM - KÜTÜPHANE

102 11 0
                                    

Vote ve yorum sınırına pek ulaşılmadı sanırım ama aradan uzun süre geçtiği için yayınlamaya karar verdim bölümü. Bir süre sınır falan koymayı düşünmüyorum. İyi okumalarr...

Şaşkınlığından dolayı bir süre bukete öylece bakakaldım. Burak neden bana çiçek göndersin ki hem de herkesin önünde ? Sonra elimi bukete doğru uzatmıştım ki bir başka elin benden önce davrandığını gördüm. Başak elimi iterek çiçeği havaya kaldırdı ve : "Milleet, buraya bakın Burak bey şu eziğe neler almış görün " dedi beni küçümseyici bakışlarını üzerimde gezdirerek. O sırada Burak kapıdan daha yeni giriyordu. Kumral saçlarının arasında elini gezdirirken o da öylece kaldı . Tek kaşını kaldırarak " Ne almışım ? " diye sordu. Başak da onun bilmemezlik ayağına yattığını sanıyordu diğer herkes gibi . Ve ben tek kelime dahi etmiyordum çünkü en son dün evlerinden bana 'Babanı çağır' dediğinde bağırarak çıkmıştım. Ertesi gün de böyle bir saçmalık yapmazdı bu ayı.

Başak alev saçan gözleriyle çiçeği yere fırlattı sinirden ağlayacak gibi görünüyordu. Tamam kızım seviyorsun anladık da bu kadar küçük düşürme kendini hele de Burak'ın şu anki gereğinden fazla Umursamaz tavırları karşısında. Hepimizin gözü Başak ' ın yere atmasıyla iyice dışarı çıkan not kartına kaydı. "Burak Abi 'nden " yazıyordu.

Ben seni var ya Başak ! Sabah sabah bu kadar şamata bunun için miydi yani ? Burak Abi, Oya Hanımların çok yakın bir aile dostunun oğluydu ve benim de hep abim gibi olmuştu şu zamana kadar .Yakınlarda kendi iş yerini açmıştı. Ben de ona çiçek yaptırmıştım o da şimdi bana jest olarak bunu göndermiş . Ama ben o çiçeği aldığıma sevinmem gereken yere şu an Başak salağı yüzünden bu durumdaydım. Burak alkışlamaya başladı ağır ağır.

" Sabah sabah iyi bir şovdu Başak. Tebrikler .Bittiyse sırama geçmek istiyorum ."

Dedi eliyle sırasının önünde olan Başak 'a çekil işareti yaparak. Burak 'ın bu hareketi daha da rezil etti Başak 'ı . Dolan gözlerini saklamaya çalışarak gülüşme seslerinin arasından sinirle dışarı çıktı. Hocanın gelmesiyle herkes yavaş yavaş sırasına dağılmaya başladı.

Çıkışta Eylül apar topar çantamı toplamaya başladı "Ohoo kızım bu ne dalgınlık ya kaç dakikadır sana sesleniyorum " diye başlayınca zilin çalmış olduğunu anladım .

" Ne var ya hep sen sallanırsın ne bu acele ? "

Gözlerini devirdi. "Ne acelesi canım sadece Bahadır bizi bekliyor kaç dakikadır ayıp olacak çocuğa yoksa meraklı mıyım sanki onlara gitmeye ? " dedi dil çıkartarak.

"Of ya tamamen unutmuşum ben onu. Bak bu seferlik gidin siz ben fazla yorgunum gün boyu Burak 'ın boş bakışları mı desem Başak'ın delirtici hareketleri mi desem yetti yani yormaya beni ama söz daha sonra telafi ederiz ." diye karşılık verdim.

Eylül kocaman olmuş gözleriyle" Tek başıma asla gitmem onunla mümkün değil"  kolumdan çekiştirmeye başladığı sırada Bahadır " Neymiş o mümkün olmayan hem hadi ama ağaç oldum kızlar " diyerek sınıfa girdi . Ben bakışlarıma Eylül'e fazla ısrar istemediğimi söyledim hemen. Bahadır'a da işim olduğunu söyleyerek yolladım ikisini. Arkalarından da bakmayı ihmal etmedim ne kadar da tatlı görünüyorlardı. Bahadır'ın gülerek Eylül'ün saçlarını karıştırdığını ve Eylül'ün de ona dirseğiyle vurduğunu görünce yüzümde istemsizce bir gülümseme oluştu. O sırada gözüm camdan dışarı kaydı, yağmur hafif hafif atıştırıyordu. Toplanmış çantamı alarak dışarı çıktım. Bazen yağmur iyi gelirdi.

Eylül'ün ağzından :

Şu çocuğu kaç yıldır tanıyorum hiçbir değişme mi olmaz?! Gelene kadar yine didiştik tabi. Bi de tatlı tatlı sırıtıp saçımı karıştırması yok mu? Hoşuma gitmiyor da değil aslında ama olsun pislik işte sinir ediyor beni. Kapıdan içeri girdiğimizde içeriye pek fazla dikkat etmedim çünkü Allah bilir bu eve kaç yüzüncü gelişimdi. Ilk defa tek geliyorduk o ayrı mesele. Sadece ilerlerken dikkatimi duvarda bulanan ailenin fotoğraf köşesine eklenmiş bir çerçeve daha çekti. Fotoğrafta Bahadır ve onun koluna girmiş fiziği mükemmel, esmerliği de bahadırın tonunda olan bir kız vardı. Çok mutlu görünüyorlardı. Kim olduğunu merak etmekten içim içimi yese de hızlı adımlarla çerçevenin önünden geçtim.

İyiki Varsın AyıcıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin