2 yıl önce...
Yapamazdım... Onu bu oyunun içine alet edemezdim. Onu bu pisliğin içine atamazdım. Hak etmiyor. Ben bulaştım ama o bulaşmasın. Onun için ölmeye bile varım.
Ayaklarımı yere vurup ritim tutarak beklemeye başladım. Uzaktan bir çift mavi göz gördüğümde kalbim hızla atmaya başladı.
"Çok mu beklettim sabah yıldızı'm?" Dedi tatlı-tatlı. Nadıl söyleyip üzeceğim onu? Ne diye bulaştım ki bu pis işe!
"Yıld- Beril, ben bitiriyorum." Dedim aniden. Gülümsemesi aniden solarken, kalbim paramparça olduğunu hissettim.
"N-ne?" Dedi kekeleyerek. Üzülmüştü işte. Gözleri dolmuştu. Onun gülmesine bile kıyamazken, şimdi ben ağlatıyorum onu. Arkasını dönüp koşmaya başladığında nereye gideceğini adım gibi biliyordum. Ormana kulübeye gidiyordu. Yere çöküp en başından beri tuttuğum göz yaşlarımı serbest bıraktım.
Telefonumu çıkardım ve numaraya tıkladım. Telefon açılınca nefret dolu bir sesle konuştum.
"Şu siktiğiminin işini hallettim." Dedim. Karşı taraftan cevap gelmesini beklemeden telefonu kapayıp yere öyle bir fırlattım ki, paraça-parça oldu. Numara kartını alıp cebime koydum. Çok sikik bir şeye bulaşmıştım.
Narkotik.
Evet. Bulaşmıştım işte bir şekilde. Nasıl oldu ben de bilmiyorum. Sidelyayla tehdit etmiştiler. Ama kavuşacaktım Yıldız çiçeğime...
Tabii yaşarsam...
Sidelya Beril Özaslan:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Nasıl Sevda?
Short Story"Olurda gelmezsem, Ölürde karşılaşmazsak... Bil. Sevdim.... 537******: Bahara söyle güneş toplasın, Sabaha kalmaz yanındayım ...