"...kızarmış yüzümle ortalıkta dolaşmayayım." demiştim değil mi? Sabah olanları Yuta'ya anlattığımda ve okulda ne zaman aklıma gelse maymun poposuna dönüyordum. Okuldaki kızlara patlamış dudağıyla hava atan Yuta da dalga geçmekten geri kalmıyordu.
"Dons, iyi misin? Suratın kızarmış, hasta falan mısın?" Bunu söyleyen Ten'di. "Evet hasta ama pastacı çocuğa hasta, Ten." Yuta dalga geçmeye devam ederken suratımı sıraya gömmüş, okulun bitmesini diliyordum. O zaman Yuta'yı rahatça dövebilirdim.
Ten kafası karışmış görünüyordu, önümüzdeki sıraya bize bakacak şekilde ters oturmuştu. "Onu bunu boş verin de yarın akşam 'Arınma Gecesi'nin son gösterimi var. Gidelim mi? Lütfeeeen." Ten'in o filmi görmeyi çok istediğini ama şu kavga olayları yüzünden, vakit bulamadığını biliyorduk. Biz de kabul etmiştik.
***
Okul bittiğinde bizim sokağa yaklaşana kadar Yuta'yı azarlamıştım ama beyefendinin keyfine diyecek yoktu. "Yah Yuta! Dediğimi taksana, bir daha beni rezil etme!" Yuta durmuş ve arkamda bir yere odaklanırken sırıtmıştı. "Öyle deme DongDong. Birazdan sen kendini rezil edecek gibisin."
Yuta'nın bakışlarını takip edip arkamı döndüğümde elinde market poşetleriyle bize doğru gelen Jaehyun'u görmüştüm. Ve saniyesinde aklıma dolan anıları, tekrar kızarmamak için aklımdan atmaya çalışıyordum. "Yuta hyung ve Doyoung hyung selam." Tam gözlerimin içine bakarak söylemişti bunu. Kafamı yandaki parkın tahterevallisinde ezmek istiyordum.
"Selam Jaehyun, görüşmeyeli Doyoung hyungla uğraşıyor gibisin ha?" İşte tam olarak bu yüzden Yuta'ya karşı cephe alıyordum. Beni her saniye rezil edebilme potansiyeline sahipti. Jaehyun da hafifçe kızarmıştı. "Sen onu boş ver Jaehyun-ah. Gene saçmalıyor." Durumu kurtarmaya çalışıyordum ama hiçbir işe yaramıyordu. Ortam sessizliğe bürününce Yuta aklına bir şey gelmiş gibi söze atıldı.
"Ahh Jaehyun-ah, biliyor musun? Yarın akşam okuldaki bir arkadaşla filme gidecektik ve tam olarak bir kişi daha arıyorduk. Sen de gelmek ister misin?" Bu Yuta var ya, işini biliyordu. "Tabii, olur hyung. Yarın okul çıkışı eve uğrayacaksanız buradan beraber gideriz." Yuta'nın sinsi düşüncelerine zıt olarak masumca gülümsemişti gamzeli yavrum.
***
"Fazla abartmana gerek yok Minnak Rabbit'im. Zaten ortam karanlık olacak ve elleşirseniz bile Jaehyun seni görmeyecek." Gömleğimin üstüne giydiğim lacivert kazağı Yuta'ya gösteriyordum. "Yuta imalar yapıp durma. Sadece film izleyeceğiz." Bana göz devirdi. "Ya tabii... Belki de ona aşık olduğunu itiraf edersin ve öpüşürsünüz." Yatağımın üstünde duran yastığı alıp onu öpmeye başlamıştı.
Biricik yastığımı elinden kurtardım. "Ben ona aşık değilim Yuyu Tata!" Yatakta iyice yayılımış, olmayan göbeğini okşamaya başlamıştı. "Ya aynen Dons, filler de uçuyordu." Ona göz devirip üstümdeki lacivert kazağı çıkarmış onun yerine kapüşonlumu giyiyordum. "Tamam birazcık hoşlanıyor olabilirim."
Kaşlarını havaya kaldırmış inanmaz gibi bakan Yuta'ya elimde top haline gelmiş kazağı fırlattım. "Tamam lanet olası, çok hoşlanıyorum! Oldu mu?"
***
Yuta, ben ve Jaehyun akşam sekizde bizim mahallenin ilerisindeki caddedeki sinemaya gelip orada Ten ile buluşmuştuk. Jaehyun, Ten'le çok konuşmasa da kötü anlaşmamışlardı. Hatta Jaehyun'un bizim okula geleceğini öğrenen Ten hemen abilik yapmaya başlamıştı.
Filme girdiğimizde Ten ile Jaehyun arasına oturmuştum. Jaehyun'un diğer yanında da Yuta vardı. Film ilk başta normaldi ama tabii ki 'şiddet ve korku' uyarısnın olmasının bir nedeni vardı. Kesmeli, biçmeli sahnelerden bu anlaşılıyordu. Her ani öldürme sahnesinde kedi gibi yerime siniyordum. Böyle bir filme niye paramı vermiştim ki cidden?
Gene öyle bir sahnede korkudan, ani olarak koltuğuma yapışmıştım. Daha sonra sol kulağımda bir nefes hissettim. "Hyung iyi değilsen, çıkalım mı?" Aslında iyiydim. Sadece gerilmiştim. Kafamı iki yana sallayıp rahatsız edici sahneleri izlemeye devam ettim.
Film araya girince Yuta mısır almam için ağlamış fakat kılını kıpırdatmamıştı ben de Ten ile mısır almaya gitmiştim. Mısırı alıp salona geri döneceğimiz zaman, Ten bana imalı imalı gülümsemişti. "Yuta'nın okulda sürekli bahsettiği pastaneci çocuk bu muydu?" İnkar etmenin alemi yoktu, ona güveniyordum hem. Kafamı sallayıp yere eğdim. Ten omzumu sıkmıştı. "Doyoung'un bile hoşlanacağı birini bulması... Vay be, elimizde büyüdün." Sırıtarak konuşuyordu. Elindeki mısırları gülerek ağzına tıktım. "Çok konuşma da film başlamadan salona girelim."
İkinci seans daha kesmeli, biçmeli geçince ani tepkilerde mastır yapmıştım. Tam gene ateş etme sahnesi başlayınca elimi hızla yana atmıştım ki ah hadi ama...Koskoca film boyunca hiçbir yanlış şey yapmadım diye mutluyken şu an elim Jaehyun'un elindeydi. Tanrı'm bu bir şaka mı?
Depresyonda, ağlayan bir bok olduğum için bölüm attım.
Bzn bldrm glyr ble mtlu olyrm.