ﻬ
ALPER EGE DEMİRCİOĞLU¸.
İlk tepkim "Hadi lan oradan." oldu.
Bunu mesaj olarak atmadım, merdivenlerden yuvarlanmadığımdan emin olduğum anda bu kadının beni daha sonra söyleyecekleriyle yine şaşırtacağını tahmin ederek kendimi güvence altına almak için basamaklardan birine oturdum.
Hayatımda daha önce görmediğim biri bana bir bebek fotoğrafı atıyor ve bu bebeğin bizim oğlumuz olduğunu söylüyordu. Aniden geldiği için hazırlıksız yakalanmıştım fakat inanacak değildim.
Klavyede parmaklarım hızla hareket etti.
Baterist: Başka birini kandırmaya çalış, dışarıdan nasıl görünüyor bilmiyorum ama saf bir adam değilim (00.54)
Bilinmeyen Numara: Dışarıdan bayağı saf görünüyorsun da konu bu değil. Nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsun? (00.55)
Baterist: Fotoğraftaki kadın sen değil misin? (00.55)
Bilinmeyen Numara: Beni tanımadığın için mi yani? Hayatına giren her kadını hatırlıyor musun? (00.55)
İşte yine o ön yargı.
Baterist: Ne sanıyorsun? Her gün başka bir kadınla olduğumdan onların yüzlerini aklımda tutamadığımı mı? (00.55)
Baterist: Elbette hayatıma giren her kadını hatırlıyorum (00.55)
Bilinmeyen Numara: Aynı kişiden mi bahsediyoruz? (00.56)
Bilinmeyen Numara: Hani şu yabancı şarkılarıyla Dünya listelerini sallayan, yüz binlerce Türk-yabancı takıntılı hayranı olan "The Dirty Collapse" rock grubunun bateristinden? (00.56)
Bilinmeyen Numara: Alper Ege Demircioğlu'ndan? (00.56)
Alper Ege Demircioğlu... Adım buydu ama sahnede Ege Demir'dim. Çoğu zaman Ege Demir'dim. İlk adımı ailem de dahil kimse kullanmazdı zaten. Demircioğlu da bir "rock grubu bateristi" için fazla uzun olduğundan kısaltmıştım. Gerçek adıma ufak bir araştırmayla ulaşabilirdi. Yine de bu telefon numaramdan yazıp üstüne bir de adımı kullanınca takıntılı biri olmasından şüphelendim.
Takıntılı insanlar başımıza hep bela olurdu. Onlara hayran demiyorduk bile çünkü apaçık sapıklardı. Attığımız her adımı takip edip her anımızı çekmeleri onları hayran yapmıyordu, sapık yapıyordu.
Onlar müziğimizle değil, her şeyimizle ilgileniyor ve bizi kendilerine ait görüyorlardı ki bu, bizim ödümüzü koparan şeydi.
Bu kız da onlardan mıydı?
Başıma belayı almıştım. Aferin oğlum, aferin. Yedin boku.
Dikkatli davranmalıydım. Artık konuşmak için fazlasıyla isteksiz olsam da devam etmem lazımdı. Konuşmayı aniden kesersem işler daha kötü olabilirdi. "Bir bu eksikti." diye homurdandım ayağa kalkıp prova odasına yürürken. Eğlenmek için başka bir şey bulamamış mıydım harbiden?
Baterist: Ondan evet, her neyse (01.00)
Baterist: Aynı kişiden bahsediyoruz (01.00)
Prova odasına girdiğimde koltuklardan birinde, gitarına sarılarak uyuyan Emir'i görünce keyfim hafiften yerine geldi. Bundan birkaç gün önce burada uyuyakalan bendim ve gitar çalarak beni uykumdan küfürler ederek uyandıran oydu. Rolleri değiştireceğimiz anı kolluyordum. Ayaklarının ucuna oturdum yavaşça. Onu şu an uyandırmayacaktım, vakti vardı. Önce şu kadınla ilgilenmeliydim.
Baterist: Babam bana bir kadının kalbini kıracağıma kafamı kırmanın daha doğru olduğunu öğretti (01.01)
Baterist: Rock grubunda olmam, ünlü olmam falan her şeyi yapma hakkı vermiyor (01.02)
Baterist: Verse de yapmam (01.02)
Baterist: Her günümü başka bir kadınla geçirip onları arkamda bırakmıyorum. O yüzden yalan söyleme daha fazla (01.02)
Bilinmeyen Numara: Tamam, o sadece benim oğlum (01.02)
Bebeği olan takıntılı biri mi?
Baterist: Yalan söyleme dediğimi düşünüyorum? (01.02)
Bilinmeyen Numara: Hayret, doğru düşünüyorsun (01.03)
Bilinmeyen Numara: Yalan söylemiyorum, onun annesi benim (01.04)
Bilinmeyen Numara: Ve şu ufaklık var ya (01.04)
Bilinmeyen Numara: Seni sevmemdeki asıl sebep (01.04)
Ekranı kapatıp telefonu hızla diğer koltuğa attım. Elimde bir bomba varmış gibi davranmıştım ama mesajları bir bomba kadar tehlikeliydi. Daha tehlikeli bile olabilirdi.
Bebeği yüzünden beni sevdiğini söylüyordu. Bu ne demekti anasını satayım? Bir bebek görünce utanmasam yolumu değiştirirdim ben. Annem hiç beklemedik bir şekilde yıllar sonra hamile kalıp doğum yaptığında doğumunda yanında olmuş, sonra da kız kardeşim normal insanlar gibi davranıncaya kadar, bu da onun konuşmaya ve yürümeye başlamasıyla olmuştu, eve gitmemiştim.
Şu an o ufaklığı her şeyden çok sevsem de bir buçuk yaşına kadar bir kez bile kucağıma almamıştım. Sırf bu bile benden baba olmayacağını gösteriyordu. Benden baba olmazdı, birinin beni sevmesindeki asıl sebebinin bebeği olması diye bir şey de olmazdı.
Takıntılı insandan daha kötü olan bir şey varsa o da ruh hastası takıntılı insanlardı.
Boku fena yemiştim.
ﻬ
Merhaba, bu kadar geç geldiği için üzgünüm. Bölümleri paylaşmaya başladıktan sonra hastalandım, hastalığım geçtikten sonra da bir türlü devam edemedim. Şimdi devam ediyoruz. O boşluğu doldurmak için bir süre hemen hemen her gün bölüm atmayı planlıyorum.
Hâlâ bekliyorsanız bunu hem yorumlarınız hem de oylarınızla belli edip bir de şuraya bir kalp bırakırsanız okumaya devam ettiğinizi anlayabilirim ve bölümleri atmak konusunda motive olurum.🤍
Öptüm o tatlı yanaklarınızdan.♡
Önemsiz bir not: Bölümde "dünya" kelimesinin baş harfini cümle içinde büyük yazmışım, oradaki yorumlar dursun diye düzeltemediğimden çok sinirim bozuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATERİST
Short Story"O seksi ellerindeki bagetleri davullara vururken benim kalbim ne kadar hızlı atıyor, biliyor musun?" Dünyaca ünlü bir müzik grubunun bateristi olan Alper, özel telefon numarasına gelen bu mesajı okuduğunda hayatının ne denli değişeceğinden habersiz...