02.03.2016
Çarşamba
09.41 P.M.Kadın kafeyi terk edeli bir kaç dakika oluyordu ancak diğerleri hâlâ benim nereye baktığımı fark edememişti. Önündeki menüyü kararsızlıkla kapatan karşı çaprazımda oturan Harry'e baktım. Siparişini vermek için bir garson arıyordu. Kenarda durmuş garsonu fark ettiğimde Harry'den önce davranıp onu çağırdım. Yanımıza hızla gelen kız gülümsedi ve Jungkook'a odaklandı. O ise bana bakıyordu. Harry bu âna dayanamamış olacak ki boğuk sesiyle sessizliği bozdu.
"Ben bir filtre kahve alabilir miyim, lütfen?" dediğinde garson kız ona döndü ve varlığını yeni fark etmişcesine gülümsedi.
"Tabi ki efendim, hemen getiriyorum. Peki ya siz?" en son cümlesini Jungkook'a yönelttiğinde o, "Caramel Mocha." diyerek kestirip attı. Garson kız söylenenleri not alırken Jungkook'un benimle aynı siparişi verdiğini fark etmiştim. Yeniden.
Kafamı camdan dışarıya çevirdiğimde yeniden güven mevzusunu açmaması için dua ettim. Çünkü bu sefer ağlayabilirdim bile.
Dışarıyı izlerken yağmur çiseliyordu. Jungkook bir şeyler söyleyecekmiş gibi ağzını açıyor, bazen duruşunu değiştiriyor ancak Harry olduğu için rahatlıkla konuşamıyordu. O konuyu açacağını biliyordum bu yüzden Harry'yi getirdiğim için çok mutluydum. Jungkook'a ne diyeceğimi bile bilmiyordum.
Sessiz geçen bir kaç dakika sonrası siparişlerimiz gelmişti. Kendi fincanıma özlemle uzandım ve soğumasını beklemeden dudaklarıma götürdüm ancak bu kararımdan o anda pişman olmuştum. Aşırı sıcak kahvemin soğumasını beklemeliydim ancak bunun için çok geçti. Kahveyi hızla masaya bırakıp peçeteye yönelmem ile Jungkook endişeli yüz ifadesini bana çevirdi.
"Ne oldu?" aynı anda konuşan karşımdaki iki erkeğe baktım. Tepki veremeyecek kadar canım yanmıştı ancak onlar birbirlerine bakıp yeniden bana dönmüşlerdi ve bunu da aynı anda yapmışlardı.
Sorun olmadığını anlatmaya çalışarak masadan kalktım ve tuvalete yöneldim. Bu sırada karşımda duran ve bize kahveleri getiren garson kız beni görünce alayla gülümsedi. Rezil olmanın verdiği şerefle (?) tuvaletin kapısını açtım ve kendimi içeri attım. İlk iş olarak ağzımı soğuk su ile çalkaladım ve bir peçete alıp dudaklarımı sildim. Dudak nemlendiricimi cebimden çıkartıp kapağını açtım ve dudaklarıma birkaç tur sürdüm. En son iyi olduğumu düşünerek tuvaletten çıktım. Ben gittikten sonra benimle dalga geçmiş olmalıydılar. Bu düşünceyle yüzümü buruşturdum ve masaya yöneldim. Kafamı yerden kaldıramıyordum aynı zamanda.
Sandalyeme ulaştığımda yeniden kuruldum ve yerime yerleştim. En sonunda kafamı kaldırdığımda endişeli bir Jungkook ve umursamaz bir Harry ile karşılaştım. Ancak Harry gözlerini benimle buluşturduğunda endişeli bir hâle büründü. Kesinlikle yalan.
"Ne oldu? Apar topar kalkınca endişelendim." duygularına daha fazla inandığım Jungkook sorduğunda hafifçe gülümsedim ve kendimi rezil etme seviyemi en aza indirme umuduyla konuştum.
"Tuvaleti kullanmam gerekiyordu, tam size söyleyecekken kahve fazla sıcak geldi. O yüzden öylece kalktım." dedim gülümseyerek. Harry alayla kafasını çevirdi ancak Jungkook hâlâ bana bakıyordu. Yavaşca endişeli ifadesi yumuşadı ve en sonunda bana gülümsedi.
"Kahven soğumuştur ama sen yine de dikkatli iç." diyen Harry'e göz devirdim. Jungkook'ta ona kızgın bir ifadeyle dönmüştü ancak Harry, bizimle ilgilenen garson kızla bakışmakla meşguldü.