07.03.2016
PazartesiYatağımda sıçrayarak uyandığımda yanımda yatan bedenin varlığı aklıma gelince kendimce gülümsedim. Yüzüstü yatarken kendi etrafımda döndüm ve yanımda uyuyan bir beden görmek için kafamı çevirdim. Ancak yatağın boş kısmıyla gözgöze geldiğimde gülümsemem soldu. Yatakta doğruldum ve bana bir not bırakıp bırakmadığını görmek için etrafa baktım. Tam tahmin ettiğim gibi yanımda bulunan küçük çalışma masasında fosforlu sarı renkte bir kağıt görünce yeniden gülümsedim. Kağıdı elime aldım ve okumaya başladım.
"Akşam söyleme fırsatım olmadı, önemli bir toplantıya katılmam gerekiyor. Ben gelene kadar sen işe gitmiş olursun, o yüzden akşam görüşürüz sevgilim ;)
Not: Mutfakta seni bekleyen bir sürpriz var."Notu okuduktan sonra yatağımı terk ettim ve mutfağa doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda masada hazırlanmış kahvaltıya baktım ve hafifçe kıkırdadım. Daha fazla beklemeden masaya oturdum ve Jungkook'un benim için hazırladığı yiyecekleri tüketmeye başladım.
Geçen hafta cuma günü yaşadıklarımızdan -benim kendime olan itirafım da dahil- sonra Jungkook beni bir tatile çıkarmak istediğini söyledi. İzin hakkım vardı fakat onu şimdi harcamak istemediğimden yalnızca haftasonunu kapsayan bir tatil ayarladık. Şehir dışında beş yıldızlı bir otelde kaldık ve hayatımın en güzel haftasonunu geçirmiş oldum. Anlatacak fazla detay yok ancak yanımdaki kişinin Jungkook Jeon olması bile fazlasıyla özeldi.
Yeniden evime döndüğümde Jungkook'u benimle kalmaya ikna ettim ve geceyi birlikte geçirdik. Sabah onu göremesem bile akşam olduğunda yanıma gelecek olması düşüncesi bile beni güneşi batması için tehdit edecek seviyeye getiriyordu. Bu düşünceyle kıkırdadım ve biten kahvaltım sonrası hazırlanmak üzere odama girdim.
+++
Büronun gürültülü kapısını güçle açtığımda Harry ve yanında ona sırnaşan Emily bana döndü. Emily'nin ortalıkta dolanması sonucu bugün Bay Kim'in işe gelmeyeceğini düşünürken Harry'e gülümsedim.
"Günaydın El." diyen iş arkadaşıma baktım. Kocaman gülümsedim ve cevap verdim.
"Günaydın Harold."
"Sen bugün fazla mı neşelisin böyle?"
Dediği şeye de kendimi tutamayarak güldüğümde o da aynısını yaptı.
"Bunu bugün söyleyen ikinci kişisin. Çatlak komşum beni görünce aynısını dedi, ona bile gülümsedim yani."
"Yakın zamanlarda kafanı bir yerlere mi vurdun diye merak ediyorum sadece." bilgisayarına bakarak konuşan Harry, cümlesini bitirirken kusursuz gamzesini gözler önüne sererek gülümsedi. Bu görüntü ile ben de kıkırdadım.
"Hayır, mutluluk yan etki yapıyor sanırım." Sonuçlarını bilmeden kurdum cümlemi. Harry de gülerek cevapladı.
"Bu gün fazla mutlu görünüyorsun, en sevdiğin belgeseli falan mı izledin dün?" televizyonda başka bir şey izlemediğimi bilen ve her fırsatta bununla dalga geçen Harry, beni şaşırtmadan aynı şeyleri yapıyordu. Ama yine de ona olan sevgim hiç azalmayacaktı.
"Beni mutlu eden sey bir program değil, bir kişi. Erkek arkadaşım var Harold!" diyerek resmen cırladığımda Emily bana dehşet bir ifadeyle döndü. Hızla Harry'e döndüğünde bir süre bakıştılar. Ben ise bu âna anlam veremesem bile duraksamadım ve tepkisini merak etmeme rağmen gözlerimi Harry'den alıp yeni açılan bilgisayarıma çevirdim. Bu sırada büronun kapısı açıldı ve ben kimin geldiğine bakmak için bilgisayarımla kurduğum göz kontağını kesip kapıya döndüm.