Heyyo ben geldim . Hikayemizin kapağını değiştirdim çünkü diğeri çok sıktı. Umarım beğenmişsinizdir. Arkadaşlar şuna karar verdim umarım anlayışla karşılarsınız,artık sınır koymayı düşünüyorum. Neyse daha çok tutmadan sizi yeni bölüme alayım.Sınır +100 vote,+40 yorum.
Tıpçı instagram: bevren.bulut
Çalan alarma söve söve uyandım. Okulda çok fazla ders işlemesek bile sabah erken kalkma olayı beni çok yoruyordu. Klasik bir sabah sonrası okula geldiğimde tıpçının neden iki gündür hala mesaj atmadığını merak ediyordum. Çünkü o tıpçıydı ve sabahları bana kesinlikle mesajını atardı.
*
Öğle arasına kadar sınıftan çıkmadım ve kendimi kitaplara gömdüm. Acıkan karnım beni kantine gitmeye zorladı. Kapıyı açtım ve kendimi bir curcunanın ortasında buldum. Anladığıma göre geçen yılın mezunları gelmişti. Evren dedikleri çocuk buradaydı, belki de tıpçı da buradaydı ?Hepsinin yüzünü tek tek inceledim, incelerken Evren'le göz göze geldik. Kafamı hafifçe eğerek selam verdim. Muhtemelen benim kim olduğumu biliyordu, o yüzden selamıma karşılık verdi. Kütüphanedeyken dikkat etmemiştim ama gerçekten de kızların konuştukları kadar vardı. Tostumu ve çayımı alıp boş masalardan birine yerleştim. Yanımda test kitabımı da getirdiğim için kafamı boş çeneye vermeyecektim. Bir yandan tostumu yerken bir yandan da soru çözüyordum.Karşımdaki sandalye çekildi. "Selam, umarım rahatsız etmiyorumdur." dedi kalın bir ses. Gelen tıpçının arkadaşıydı.Belki ondan tıpçı hakkında bilgi alabilirdim."Sorun yok, selam." der demez sandalyeye oturdu ve önümdeki kitabı önüne çekti. Pardon ama bu samimiyet nereden acaba ? "Nasıl gidiyor, çözülecek soru var mı? " Kafamı iki yana salladım. "Seni biliyorum." Güldü. "Evet, kütüphanede sorularını çözmüştüm." Ciddi olduğumu görünce gülümsemesi yavaşça soldu. "Hayır, O'nun arkadaşı olduğunu biliyorum." Ellerini birbirine sürttü. Tekrar gülümsedi. "Evet,O'nu tanıyorum ve seni ne kadar çok sevdiğini de biliyorum. Ama buraya kadar gelip de arkadaşımı sana ispiyonlayacak değilim." Haklıydı, onun yerinde ben olsam ben de yapmazdım ama yine de onu merak ediyordum. "En azından bana onun nasıl birisi olduğundan bahset. "Sırtını sandalyeye yasladı ve gözlerimin tam içine baktı. "Eminim ki hayatında görebileceğin en iyi insan. Geçen seneden beri seni seviyor ve bunu bilen sayılı kişi var. Seni paylaşmayı hiç sevmiyor." Aklıma söyledikleri geldi. Gerçekten de beni doğru düzgün kimse bilmiyordu. "Neyse, sana kendini anlatıyordur o zaten. Ne olursa olsun onu üzmeni istemem Eylül. Ona bir şans ver, bak göreceksin seni gerçekten mutluluktan havalara uçuracak." deyip kalktı. Beni de soğumuş çayım ve tostumla başbaşa bıraktı.
*
Tıpçı yine yazmamıştı. Ne bekliyordu yani, benim yazmamı mı? Eğer bunu istiyorsa yapacaktım.
Eylül: #28 (15.44)
Eylül: Yazmıyorsun, neyi bekliyorsun ? (15.44)
Eylül: Arkadaşın geldi, belki aralarında sen de vardın bilmiyorum. (15.45)
Tıpçı: Vardım ama sen yine anlamadın. (15.47)
Eylül: NASIL ANLAMAMI BEKLİYORSUN ? MÜNECCİM FALAN MIYIM BEN !!!! (15.47)
Eylül: Ben gidiyorum ya. (15.47)
Sinirlerim alt üst olmuş şekilde sınıfa girdim ve aynı şekilde iki dersten çıktım. Aptal çocuk beni ne sanıyordu ki? Dış görünüşü hakkında doğru düzgün bir şey bilmiyordum ve Evren'den başka da kimseyle göz göze gelmedim bile. O da onun arkadaşıydı. Düşünecek olursam hiçbir suçum olmadığı gayet netti.
Eylül: Kendin hakkında ipucu vermek zorundasın. (19.32)
Eylül: Ve 3 tane. (19.33)
Eylül: Çünkü 3 gündür cehennemin dibindeydin sanırım. (19.33)
Tıpçı: Zor bir dönem geçiriyorum hem ailemden baskı var hem senden. (19.45)
Tıpçı: Karşına nasıl çıkarım bilmiyorum. (19.46)
Tıpçı: Sandığın kadar kolay değil. (19.46)
Tıpçı: Ve düşünmüyorsun, gördüklerine dikkat etmiyorsun. (19.46)
Tıpçı: Daha ne kadar çabalamam lazım? (19.47)
Tıpçı: Hiç kimseye sormuyorsun bile. (19.47)
Tıpçı: Kardeşim var diyorum, sizin okulda diyorum. Takmıyorsun, kim diye bakmıyorsun. (19.47)
Tıpçı: İpucu istiyorsun al (19.48)
Tıpçı: Daha önce konuştuk. (19.48)
Tıpçı: Benimle defalarca kez göz göze geldin. (19.49)
Tıpçı: Ve kumral-sarışın arası birisiyim. (19.49)
Tıpçı: Yeter mi? ( 19.50)
Eylül: Bak ne desem bilmiyorum. (19.50)
Eylül: Ama ben de seni tanımak istiyorum. (19.50)
Tıpçı: Bir insanı sadece görerek mi tanırsın, Eylül ? (19.51)
Eylül: Peki, kendine iyi bak. (19.51)
Eylül: Sinirlerin yatışınca bana yazarsın. (19.52)
Tıpçı: Sinirli değilim. (19.52)
Tıpçı: Sadece üzgünüm ve sen de beni anlamıyorsun. (19.52)
Tıpçı: O kadar sert çıkışmak istemezdim. (19.52)
Tıpçı: Kız kardeşimin adı Nihan. (19.53)
Tıpçı: Sen istersen bulursun. Eğer bulmazsan da ben yine beklerim. (19.53)
Ve çıktı.
Arkadaşlar kısa diyeceksiniz ama bence değer bir bölümdü.En azından benim açımdan.Umarım siz de beğenmişsinizdir. Öptüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anonim
Short StoryBilinmeyen Numara: Sana verdiğim değeri sayılara verseydim, tıpa gitmiştim Allahsız.