8

582 60 4
                                    

Lottie, karşısında duran manzaraya bakmaya doyamıyordu, üniformasını değiştirip siyah smokin içine giren ve davetlileri karşılayan adam bir saat kadar önce kocası olmuş, adının bir kısmını ve hayatının tamamının değiştirmek için yanında durmuştu şimdiyse gelen davetlilere kendisini karısı olarak takdim ediyordu. Lottie dünya üzerinde başka bir mutluluk olabilir miydi, merak ediyordu sanki ömrü boyunca tattığı ve tadacağı bütün mutluluk bu güne toplanmış gibiydi. Zayn bitmek bilmeyen bir enerji ile etrafta dolanırken Lottie'yi peşinden sürüklüyor ve gelen herkesi teker teker selamlıyorlardı. Lottie heyecan ve sevinçten başı dönüyormuş gibi hissedince Zayn'e yaslandı, genç adam göz ucuyla karısına bakarak, "Lots?" dediğinde bile Lottie yüzündeki gülümsemeyi silemiyordu. "İyiyim." dedi sadece. "Biraz heyecandan.." Lottie devamını getiremedi, Zayn gözlerinin içine bakarken konuşamıyordu. Kocası ise tam da o an, o kızarıp bozarırken bir köşeye çekilmek ve onu doyasıya öpmek isteğiyle dolan kalbini dizginlemeye çalışıyordu. Lottie kocasının hızlanan nefeslerini duyunca yerle bir olmak istedi, yanıyordu. Zayn güldü.

"Bildiğim bir yer var." dedi kaşıyla tuvaletin bulunduğu yeri işaret ederek. Lottie bunu fark ettiği an gözleri nemlendi, utanmıştı. Kaçmak istedi ama Zayn onu bileğinden yakalayınca durdu. "Şaka yapıyorum, Lotsie." Zayn kahkaha atarak kızı kendine çekti, göğüsleri çarpınca Lottie'nin nefesi kesildi bir an. Ne yapması gerektiğini bilmeyerek, düşme korkusuyla ellerini kocasının omuzlarına koydu. Zayn bu anı kolluyordu, Lottie'nin beline sardığı koca elleriyle onu kendine biraz daha çekti. "Lotsie," dedi ona az önce taktığı yeni isimle. "Hadi, dans et benimle." Lottie, Zayn'in gözlerine bakarken ve ona bu kadar yakınken bir an kendini bırakacak gibi oldu, Zayn'in sıcağına karıştıkça ruhu huzura eriyordu. "Ama.." Sonra bir an tereddütle konuştu. "Ben dans etmesini bilmem ki." Zayn bir kez daha kahkaha attı, Lottie onu daha önce hiç böylesine mutlu görmemişti. "Sen sadece bana sarıl." dedi Zayn. "Geri kalanını ben hallederim." Lottie o an sadece kendine denileni yaptı, Zayn'in kucağından ayrılmak istemiyordu zaten. Kocası onu kendine bastırıp belini sıkıca sardığında Lottie başını göğsüne dayayarak kokusunu soludu, Zayn sakin ama kendinden emin adımlar atıyordu etrafta. Lottie onun her şeyine hayrandı ama bazen, kendini yetersiz hissediyordu. Onunla yarışamazmış gibi. Ona layık değilmiş gibi. Ve bu düşünce Lottie'yi ürküttü.

"Lotsie.." dedi Zayn yine, bir eli göğsüne sinen kızın başını kavramıştı. "Hayatımda hiç bu kadar mutlu olmuş muydum, bilmiyorum." Lottie fark etmese de Zayn eğilmiş ve onu doya doya koklamıştı. Kızın çiçeksi kokusu içine işliyordu, onu alıp kalbinin içinde saklamak istiyordu, kimse görmesin, kimse adını söylemesin istiyordu. Zayn kendine itiraf etmişti, Lottie'ye aşıktı. Ancak karısının gözleri dolu doluydu, dünyada böylesi büyük bir sevgi var mıydı, bilmiyordu. Kalbi patlayacak gibi oluyordu Zayn yanındayken ve şimdi biliyordu ki, onunla evli kaldığı sürece kalbi fazla dayanmazdı. Gözleri nemlenmişti, Zayn'e kaldırdığı başı adamın sıcak eliyle sarıldığında adam tek bir şey söyledi. "Lotsie, seni seviyorum."

Zayn bunu ilk kez söylemişti. Lottie duygularının elbette karşılıksız olmadığını biliyordu ama, duymak başkaydı. O an salonda her kim varsa teker teker, baloncuklar halinde kaybolmaya başladı, yalnızca kocası vardı. Yalnızca, Zayn. Lottie'nin gözleri dolu doluydu, Zayn dudaklarını büzmüş, diliyle damağına vurarak ince bir ses çıkartıyor, ağlamamasını anlatmaya çalışıyordu. "Sakın," dedi usulca. "Sakın ağlama Lotsie." Zayn burnunu Lottie'nin yanağı boyunca gezdirdi, sonunda bir yerde durup kulağına yakın bir yere öpücük koydu. "Seviyorum seni." Lottie huylanmıştı ama belli etmedi, başını geriye atıp onu görmek istedi ama Zayn bu durumu sadece fırsata çevirdi, Lottie'nin dudakları hala kırmızı ve davetkardı. Sıcaktı da, sevgi dolu, aşk dolu, aile kadar yakın ve içtendi. Ve Zayn onu öperken o dudaklar her şeye dönüştü. Bir anneye, babaya, aşk dolu sevgiliye, bir çocuğa, havaya, suya, aldığı nefese. Zayn ona bu kadar bağlı olduğunu o ana kadar bile anlamadığını fark etti, bu delicesine, tutkulu ve derinde yatan bir şeydi, bir an için bu sevgiyle delireceğini sandı, kaldıramayacağı kadar büyük bir aşkı kalbinin orta yerine bırakmıştı Lottie. Acaba o da aynısını düşünüyor mudur, demekten kendini alamadı Zayn.

Eğer bilseydi, Lottie'nin o an kendini kaybetmek üzere olduğunu bilseydi, yine merak eder miydi? Lottie gerçekten de kendini kaybetmek üzereydi, elleri titriyordu ve bunu saklamak için Zayn'e sıkı sıkı sarılmıştı. Ağlamak istemiyordu ama başka çaresi yoktu, içindeki yoğun duyguyu bastıramıyordu. Bu duygu, böylesine büyük sevgi içinden taşıyordu sanki. Onun karşısındayken, onun kollarındayken, gözlerinin esiriyken ayakta durmak öylesine zordu ki.. Zayn bunu göremiyor muydu? Lottie konuşmasını pek beceremezdi ama onun karşısında kendini kaybediyordu. Kimliğinden çıkıp başka birine bürünüyordu; dünyanın en güzel kadınına mesela. Olmadığı veya olamayacağı birine. Onun gözünden nasıl göründüğünü bilmek için yanıp tutuşan birine. Zayn'in ona kusursuz görünen yüzü aydınlanınca Lottie onun gülümsediğini fark etti, sanırım kendi suratındaki aptal ifadeye gülümsüyordu kocası. "Ne oldu?" diye sordu çekinerek, ona öyle yoğun bakışlar atıyordu ki, Zayn nefes almayı unuttu. "Sadece annem." dedi gözlerini kızın gözlerinden başka yere taşıyamıyordu. "Birkaç poz alma peşinde, hepsi bu." Lottie onun ne dediğini dakikalar sonra anladı, Bayan Malik fotoğraf çekmişti ve bu yüzden az önce kocasının yüzü aydınlanmıştı. Lottie, olanları fazla büyütüp büyütmediğini düşündü önce ama, sonra kendine güldü. Zayn elbette masal kahramanı falan değildi ama, Lottie onu bu şekilde hayal etmeyi seviyordu. Yeşil üniformalı prens. 

Dansları bir hayli sürdü, ne Lottie ne de Zayn eş değiştirme tekliflerini kabul etmişlerdi ama bir an sonra Zayn nedense gerildi, gözleri olmaması gereken bir kişiye şeye takılmıştı. Lottie başta anlam veremedi ama, Zayn onu amcasıyla dans etmesi için Garry Holkins'e bırakınca tuhaflığı sezinledi, Zayn kapının girişinde duran ve kollarında kırmızı şeritler olan iki askeri görünce huzursuzlanmıştı. "Hemen dönerim." diyerek Garry Holkins'ten ayrılarak, Zayn'in alelacele dışarıya çıkardığı adamların arkasından ilerledi. "General, size gerekli evrakların ulaştığını düşünüyordum." dedi askerlerden biri. Zayn soğuk terler döküyor gibiydi. "Evet." dedi, "Evet ancak, evlenmek üzereydim, gördüğünüz üzere." Boğazını temizledi. "İzin istemek için dilekçe vermiştim ancak görüyorum ki elinize geçmemiş." Asker başını sallayarak onayladı fakat hoşnut olmamıştı. "Birkaç gün içerisinde yola çıkmış olmanız gerekiyor, daha fazla zaman kaybedemeyiz." Kıdemli olan asker, sert sesiyle konuştuğunda Zayn ağırlığını ortaya koyarak, "Emrin ne olduğunun farkındayım Komutan, üstlerinize bildiriniz." dediğinde askerler bir parça korkmuş göründüler. Devamında fazlaca bir şey konuşulmadı, biraz iyi dilek, birkaç gülümseme ve sonra veda. Zayn rahatlamıştı, kurtulduğunu düşündü. Lottie içerideydi, olanları duymamıştı ve gideceğini birkaç gün içinde ona anlatabilirdi. Bu geceyi atlattıktan sonra en azından, diye düşündü. Ancak hesaba katmadığı bir şey elbette vardı. 

Arkasına döndüğünde Lottie'nin bembeyaz olmuş yüzüyle ve nemli gözleriyle karşılaşacağını elbette hesap etmemişti ve bu, devamında gelecek kötü şeylerin ilk sinyaliydi. 

General's WifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin