"Ya!"
Sırama doğru ilerlerken Jaemin bana seslendiğinde onu umursamadan sırama ilerledim ve mor sırt çantamı elimdeki montum ile masanın üzerine bıraktım. Ona mesaj atmamasını söylememin üzerinden üç gün geçmişti. Disiplin cezam bitmişti, bu süre boyunca hiç konuşmamıştık. Konuşmak için beklediğini biliyordum fakat istemiyordum, hem kırgın hem de kızgındım.
"Ya, sana sesleniyorum."
Jaemin okul formamızın üzerine giydiğim hoodiemin kapüşonundan tutup başımdan indirdiğinde sakin kalabilmek için birkaç saniyeliğine gözlerimi kapattım.
"Sorun ne?"
Hırsla dudaklarımı dişlerken elimin tersiyle elini itip tutuşundan kurtulmuştum. "Varlığın." diye mırıldandım sessizce. Sanırım duymuştu fakat burada sonlanmayacağını biliyordum, daha kırıcı şeyler söyleyecektim. Tekrar arkamı dönüp mor çantamın fermuarını açtım ve içinden siyah kaplı defterimi, fizik kitabımı ve kalemliğimi çıkardım.
"Arin,"
Bu sefer uzun parmakları omzumdan tuttu, elinin sıcaklığı sırtıma doğru yayılmış hafifçe titremiştim.
"Ne var?!" Aniden onda döndüğümde hafifçe irkilmiş ve eli havada kalmıştı. Elini diğeri gibi okul pantolonunun cebine soktuktan sonra dilini yavaşça kırmızı dudakları üzerinde gezdirdi.
"Sorun ne?" diye tekrar ettiğinde sinir katsayımın yükseldiğini hissedebiliyor, kendimi sakinleştirmek için yanaklarımın içini ısırıyordum.
"Sorun sensin."
Net cevabım karşısında kaşları hafifçe çatılırken devam et der gibi başını salladı. "Ödevden sonra aramızın daha iyi olduğunu düşünmüştüm fakat değişen bir şey yokmuş."
"Ne?"
"Defol, Jaemin. Senden gerçekten nefret ediyorum."
Yanından geçmek için hamle yaptığım sırada bu sefer parmakları sıkıca kolumu kavradı. Sınıfta bulunan Jaemin'in arkadaşları Jeno, Donghyuck ve birkaç kişinin daha ilgisi üzerimize toplanırken o kadar sinirliydim ki kimeseyi umursamadan "Beni rahat bırak!" diye bağırdım.
"Kapa çeneni." Parmakları kolumu serbest bırakıp bileğimi kavradı ve hızlı adımlarla sınıftan ayrılırken bedenimi peşinden sürükledi. Kalabalık koridorda herkes bana ve Jaemin'e, daha sonra bileğimi sertçe kavrayan eline bakıyordu fakat ikimiz de umursamıyorduk. Nereye gittiğimizi bilmiyordum fakat sorgulamadım. Hızla merdivenleri indik ve resim atölyesine gittik.
Boş sınıfa girdiğimizde Jaemin bileğimi bıraktı ve kapıyı arkasından sertçe kapatıp eliyle dağılan siyah saçlarını düzeltti.
"Derdin ne Arin?!" Sinirli ifadesiyle yanıma yürüdü ve tam karşımda durup kahverengi gözleriyle yüzüme baktı. "Derdim senin davranışların."
"Aramız zaten daha iyi, aptal."
"Değil!" Sinirle bağırıp elimi omzuna koyarak bedenini ittim. "Sorunu söyle o zaman, aklını okuyamam Arin!"
"Senin yüzünden sürtük etiketi yedim," Bedenini tekrar ittiğimde Jaemin elimi tuttu, parmakları sertçe parmaklarımı kavrarken bırakması için elimi çektim fakat gücüne karşı çıkamamıştım.
"eski sürtük sevgilin senin yüzünden yüzüme bu güzel izleri bıraktı," dedim boşta kalan elimle yüzümde hafifçe kalmış tırnak izlerini işaret ederken. "senin yüzünden uzaklaştırma aldım ve bunlar seni ilgilendirmiyor öyle mi?"
Sinirden gözlerim dolarken Jaemin'in sinirli ifadesi yavaşça yumuşadı, tutuşu gevşedi. Elimi parmakları arasından kurtarıp geri adımladımğımda ayrılan ellerimize baktı.
"Sadece,"
Ne söyleyeceğini bilemeyip dudaklarını sertçe birbirine bastırdığında sinirle güldüm. "Çok düşüncesizsin Na Jaemin ve ben artık buna katlanamıyorum."
Bakışları gözlerimi bulduğunda "Arin," dedi dudaklarını aralayıp. "özür dilerim. Böyle hissettiğini bilmiyordum."
"Bilmiyordun," Sinirle gülmeye devam ederken Jaemin'in donuk bakışları yüzümde dolandı. "Sen benimle eğlenirken sürekli kalbimi paramparça ettiğini de bilmiyor muydun?"
Kafasını yavaşça iki yana sallarken yanaklarıma doğru akan yaşlara engel olamamıştım. Damlalar çeneme doğru akarken gözlerimi bir saniyeliğine kahverengi gözlerinden çekmiyordum.
Bana ne yaptığını görmeliydi.
"Neden ben?"
Tekrar başını iki yana sallarken yumruğumu sertçe omzuna geçirdim. "Neden ben?!"
"Bir nedeni yok. Yalnızca,"
Bana doğru bir adım attıktan sonra derin bir nefes aldı. "Başta önyargılıydım ve sen mükemmeldin. Kıskandım, seni sinir etmek istedim,"
Parmak uçlarını hafifçe yanağıma sürtüp yaşları kabaca sildi. "eğeniyordum sadece. O kadar umursamaz davranıyordun ki seni kırdığımı bilseydim yapmazdım Arin, yemin ederim."
Elini ittim ve parmaklarımı ıslak cildimde gezdirip yaşlarımı sildim. "Özür dilerim." diye tekrar ettiğinde derin bir nefes almış, boğazımdaki yumru yüzünden sertçe yutkunmuştum.
"Bir daha konuşmayalım Jaemin, asla."
Arkamı döndüğüm sırada kolumu tutup gitmemi engelledikten sonra "Arin," dedi yumuşak bir şekilde. "Ben konuşmak istiyorum."
"Ben istemiyorum."
Kolumu tutuşundan kurtardıktan sonra ona baktım. "Bay Kim ile konuşup arkandan kalkacağım."
"Arin-"
Elimi kaldırıp susmasını sağladıktan sonra devam ettim; "Artık benimle arkadaş olmak zorunda değilsin Na Jaemin, hoşça kal."
24.8.18
Saat 12yi geçti ben de dedim
atam hadi byüYorum yapın aykü mwah
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my dilemma :: na jaemin
Fanfiction❝seni oreolu milka kadar çok seviyorum.❞ ©hisblackpearl 2018 | na jaemin • [fluff x texting] started: 28.5.18 published: 27.6.18 finished: 11.9.18