Burnuma dolan tanıdık parfüm kokusu, gözlerime çarpan siyah tutamlarla başımı hafifçe kaldırmış ve Jaemin'in yüzüne bakmıştım. Ellerini okul formamızın üzerine giydiği sarı şişme montunun ceplerine sokmuş, siyah saçlarını alnından geriye doğru taramıştı.
"Beraber yürüyelim."
Badem gözleri ileri doğru bakarken mırıldandığında cevap vermedim. Siyah botlarını hafifçe yere vura vura yürürken gözlerini bana çevirdiğinde bakışlarımız buluştu, adem alması yavaşça inip kalktı ve derin bir nefes alıp gözlerini üzerimden çekti.
"Evin bu tarafta değil Jaemin."
Uzun süre konuşmadığımdan dolayı kuruyan dudaklarımı yaladım, arkamızdan hafifçe esen rüzgar yüzünden dağılan siyah tutamları kulaklarımın arkasına sıkıştırdım.
"Farkındayım."
"Nereye gidiyorsun o halde?" diye sorduğumda bana bakmadı. "Bilmiyorum Arin."
Başımı belli belirsiz salladım ve derin bir nefes alıp gözlerimi yüzünden çektim. Normalde servisle eve gidiyordum fakat bugün canım o kadar sıkkındı ki servisteki aptallarla uğraşmak istememiş, biraz yürüyüp kafa dinlemek istemiştim. Bu sefer de Jaemin peşime takılmıştı, asla rahat bir nefes alamayacakmışım gibiydi.
Bir süre yalnızca sokak lambaları ve araba farlarının aydılattığı ana caddenin geniş kaldırımında yavaş yavaş ilerledik, ne ben koştum ne de o.
Saniyeler ilerliyor saat geç oluyordu, bu yüzden "Söyleyeceğin bir şey varsa söyle." dedim yüzüne bakmadan. Benimle eve kadar yürürse hayli geç olacaktı ki onun dönmesi gereken yol da vardı.
Başını bana çevirdiğini görmüştüm fakat ona bakmadım. "Yok." diyerek cevapladı sorumu bakışlarını üzerimden çekerken. Hafifçe dudaklarımı ısırdım ve bir şey söylemeden yürümeye devam ettim.
Jaemin değişik bir karaktere sahipti, bazen fazla acımasız bazen ise çok merhametliydi. Aynı şeylere farklı tepkiler verip karşısındakini şaşırtırdı, menfaati için uğraşırdı fakat empati de kurardı. Henüz nasıl biri olduğunu çözememiştim ve bu yüzden ona yakın olmak beni geriyordu.
Dokuzuncu sınıfın ikinci döneminde bu okula nakil olmuştum, sınıfımız diğerlerinin aksine aile gibiydi. Herkes birbirini seviyor, birbirini kolluyordu fakat artık on birinci sınıfa gidiyorduk ve okula nakil olduğumdan beri Jaemin beni pişman etmişti. Sürekli laflarıma karışıyor, beni eleştiriyor ve komik tarafı olmayan yönlerimi dalga geçilecek bir şey gibi gösteriyordu. Bunu bana neden yaptığını kendi söyleyene kadar asla çözememiştim. İçinde trigonometri bulunduran fizik problemi gibiydi Jaemin, yöntem bildiğim zaman çözebileceğimi sanıyordum fakat yine de zordu.
Yürümeyi kesip kolumu tuttuğunda bir an neler olduğunu kavrayamamış ve beni karşısına çekmesine izin vermiştim. Önümde dikildikten sonra saçlarını karıştırdı ve aralık dudaklarından sıkıntılı bir nefes bırakıp yüzüme baktı.
"İstediğim bir şeyi yapacaktın, hatırlıyor musun?"
Başımı salladığımda ben tarafa bir adım atıp aramızdaki mesafeyi azalttı. "Güzel bir başlangıç yapmamızı istiyorum, tekrar arkadaş olalım."
Boş bakışlarım Jaemin üzerinde gezinirken hafifçe tedirgin olmaya başladığını görebiliyordum fakat anlamadığım şey neden arkadaş olmamızı bu kadar istediğiydi.
"Yapmak zorunda değilsin, eğer yapmazsan daha fazla üzerine gelmeyeceğim." Birkaç adım geri adımladı ve kolumu bıraktı.
Arkasını dönmeden önce "İyi geceler, Arin." dedi beni düşüncelerimle baş başa bırakarak.
29.8.18
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my dilemma :: na jaemin
Fanfiction❝seni oreolu milka kadar çok seviyorum.❞ ©hisblackpearl 2018 | na jaemin • [fluff x texting] started: 28.5.18 published: 27.6.18 finished: 11.9.18