Seni özledim Taehyung.

41.4K 4.5K 7.4K
                                    


Keyifli okumalar.

Onun yokluğunda anlamıştım. Bazı sonlar öldürüyormuş insanı, nefesini yarıda bırakıyormuş. En ağır trafik kazasından bile sağ çıkanı görmüştüm. 10. Kattan düşen bir insanın ölmediğini, yaşadığını fakat ayrılık; işte ondan sağ çıkanı hiç görmemiştim. Şu an kalbimdeki her bir damar sızlarken, nasıl bir şey olduğunu kavrayabilmiştim. Ayrılık öldürüyormuş insanı. Bunu iki günde anlamıştım. Bir insanı bir daha görememenin, sesini bir daha işitememenin, bir daha hayatına girememenin keskin ve yenilmez acısı vardı içimde. İliklerime kadar hissediyordum ben bunu. Bir gün daha bununla yaşamaya tahammülüm yoktu. Beni kapısında paspas yapmasına razıydım ayağındaki tozu kiri toplayan paspas olmaya bile razıydım fakat onsuzluğu kabul edemiyordum. Sanki yokmuşum gibi, sanki hiç olmamışım gibiydi.

Kelebekmişim ben. Kozadan çıktığım gün onu görmüşüm. İkinci gün onun güzelliğine konuvermişim. Üçüncü gün avuçlarına alıp camdan salıvermiş beni. Bu beni öldürmüş. Vaktimin dolması değil, vaktimin artık onunla olmaması. "Jungkook yeter artık!" demişti Yoongi elimdeki bira şişesini alırken. "Fıçıyı içtin yeter!" Umursamadım tekrar dudaklarıma götürdüm o iğrenç şeyi. Çünkü bir tek o hissettirmiyordu tekrardan dört duvar arasında kalışımı. "Bu şişe bile." demiştim sarhoş bir edayla. "Bu şişe bile bana onu hatırlatıyor." Etrafımdaki herkes deliymişim gibi bakıyordu bana. Delirmiştim çünkü. "Bu şişe gibi bel kıvrımları, incecik boynu.." demiştim elimde tuttuğum şişeye öpücük kondurmuştum farkında olmadan. Gözlerim anında yanımda duran bir kişinin üzerinde gezinmişti.

"Sakın hayal bile edeyim demeyin." demiştim yutkunarak. "Ona hayaliniz bile dokunursa, ölürsünüz." Sarhoş değildim aslında ama, öyle davranmak istemiştim. Nefesimden daha çok muhtaçlık hissini yaşamıştım. Nefesim kesilsin ama o yanımda olsun. "Telefonun çalıyor." demişti Yoongi sıkıntı terleri dökülüyordu hepsinden. Eski arkadaşlarımı görmekte iyi gelmemişti. Sadece onu istiyordum. Hepsi bu. "Jungkook aç artık şu sikik telefonu!" demişti Namjoon hiçbiri umrumda değildi. Zengin duran deri koltuğa kafamı yaslarken, içlerinden birisi telefonu açmayı akıl edebilmişti.

"Jungkook Taehyung kim?" dedi ona döndüm hemen. "Telefonda o var şu an." Namjoon bana bakarak cevap bekliyordu kapalı olan göz kapaklarımı bir kaç kez kırpıştırdım. Ağır geliyordu. Onun adı bile kirpiklerime kadar ağır geliyordu.

Titreyen ellerimle telefonu elime aldım bu aptal insanların yanında konuşmak istemedim. "Efendim?" demiştim sadece ve ağlama sesleri doluşmuştu kulağıma. "Jungkook ben kayboldum lütfen beni almaya gel." demişti koltuğun üzerinde duran ceketimi aldığım gibi çıkmıştım o mekandan. "Jungkook annemlere söyleme lütfen çok kızarlar bana." demişti yalvarmasından hoşlanmıyordum. Ne istese yapardım zaten. Yapacaktım da. Ekrandaki numara farklı gelirken, kulübe gibi bir yerden arıyordu sanırım. Evini çok iyi ezbere biliyordu ama arada farklı yollara girerek kaybolduğunu söylediği aklıma gelmişti. "Taehyung etrafında neler var biraz hissetmeye çalışarak, bana tarif eder misin?" demiştim cevap vermeden tıkırtılar gelmeye başlamıştı. Deliye dönüyordum saat gecenin bir yarısı ve o dışardaydı.

"Kulübe." demişti sadece biraz daha bekledikten sonra tekrar almıştı telefonu eline. Beklenti içinde öylece ondan duyacağım cümlelere odaklanmıştım. "Başka güzelim, biraz daha yardımcı ol bana hadi." demiştim nefesleri titrekti o korkusunu bile hissediyordum telefondan. Ben varken korkamazdı. Buna izin vermezdim. Telefonu bıraktığı yerden tekrar sesi gelmişti kulağıma. "Yaprak sesleri geliyor, çok ağaç olan bir yerdeyim. Jungkook lütfen hemen gel korkuyorum." demişti ona korkmamasını söyleyecekken, telefon kapanmıştı. Tekrar geri aramıştım.

"Taehyung seni bulacağım korkma. Haftalar önce nasıl bulduysam, yine bulacağım." demiştim biraz olsun ağlamaları dinmişti. "Jungkook o gün nasıl bana geldiysen yine öyle gel." dedi bir hıçkırık sesi geldi kulağıma. "O gün nasıl bulduysan bul beni." Bu güven yetmişti bana gidecektim ve onu bulacaktım. "Bekle güzelim tekrardan sana gelişimi bekle." Koşarak arabaya binmiştim alkol kokularından arınmak istemiştim. Arabanın camını sonuna kadar açmıştım. Ellerim titriyordu dudaklarımı dişlemekten kan tadı gelmişti ağzıma. Evinin olduğu sokağa arabayı park etmekle uğraşmadan, koşarak onu aramaya başlamıştım. Telefon kulağımdaydı korktuğu için kapatmak istememiştim. Bütün ara sokaklara, ağaçlık olan her yere bakmıştım yoktu.

opia | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin