Sana onu anlatmamı ister misin?

39.1K 4.3K 3.5K
                                    


Keyifli okumalar.

Tükenmek.

Hiç olmamışım gibi. Hiç yaşamamışım ya da hiç varolmamışım gibi. Damarlarımda gezen kan sanki yavaşça çekiliyordu bedenimden. Tükeniyordum. Biraz da yitiriyordum kendimi. Yavaşça oluyordu her şey. Tükeniyordum sevdiğim çocuğun ellerinde tükeniyordum. Onun gözlerine sebep olan ailenin oğlu olmak tüketiyordu beni. Avuçlarım yanıyordu sanki. Kalbim göğsümü parçalamak uğruna çıkmak istiyordu yerinden. Onun dünyasına ait olmak istedim. Onun dünyasının bir parçası olmak çok istedim. Aynı dünyanın yalnızlarıydık biz. Benim etrafımda kuru kalabalıklar. Onun etrafını saran karanlıklar. Aynıydık. Yapayalnızdık. Onu görmek umut olmuştu bana.

Kalbim onun kalbine rastlayana kadar mutsuz adamın tekiydim. Bana kısacık zaman diliminde hayat oldu. Hayatım oldu sandım. Yanıldım büyük yanıldım. Onun benim hayatımda hüküm sürecek kadar hakkı varken, ben o hakkı ellerimle yitirmiştim. İnsan ne yaparsa yapsın olmaz bazen. Bazı yollar, bazı insanlardan ayrı çizilir. Bana düşen çizdiğim yolda onu bırakıp geri dönmekti. Hiç bir şeyi başlatmadan bitirdim. Ben ona söyleyemezdim. "Senin gözlerini alan ailenin oğluyum." diyemezdim. Gitmek en iyisiydi. Bu masalı burada bitirmek en iyisiydi.

"Emin misiniz?" diyebilmiştim sadece çenem kilitlenmişti sanki. Bütün oda üzerime gelirken, tüm vücudum kasılıyordu adeta. Karşımdaki adam derin bir iç çekmişti. "O adamı asla unutmam." demişti bakışlarımı kaçıracak bir yer aradım. Zorlanıyordum. Düğüm düğüm oluyordu bir şeyler içimde. Kendimi kendi içimde yitiriyordum. "Ben..." demiştim yutkunarak. "Ben gitmeliyim ama Taehyung'un odasında telefonum kalmış." Karşısında hiçbir şey belli etmeden durmak zordu. Yalancıydım ben. Gözlerinin içine baka baka gerçeği sakladım. Yavaş adımlarla odasına girdim. O kokusu burnumu zenginleştirmişti biranda. Cennete düştüm sandım. Annesinin olmamasına dua ederken, mışıl mışıl uyuyan suratını izledim.

Çok güzeldi. O benim masalımın en güzel sonuydu. Saçlarına ölüm tadı barındıran dudaklarımla öpücük bıraktım defalarca. "Ben gidiyorum güzelim." demiştim gözlerim dolmuştu bu sefer. Ona alışmıştım. Ona fazlasıyla bağlanmıştım. "Sevmek yetmiyormuş Taehyung. Çok önceden karşılaşacaktık güzelim." Eli yüzüne çıkmıştı uykudayken yanağını kaşımıştı. O güzelim yanağına ufak bir öpücük bıraktım. Sonra yanağını kaplayan ellerinin avuç içlerine. Uzunca ve koklayarak. O avuç içlerine tapıyordum. Avuç içlerinde ölmek istedim ölüm ancak o zaman güzel olabilirdi. Ellerimizi bir kaç dakika birleştirdim. Kulağına eğilirken o saçlarından gelen koku, dünyada yoktu böyle bir şey. O başlı başına cennetti. O benim cennetimdi.

"Sana uykuya dalar gibi aşık oldum güzelim." diye fısıldamıştım kulağına. "Önce yavaş yavaş sonra aniden." Ellerini de bırakmıştım şimdi aniden. Kalbimide. Masanın üzerinde bir kaç saç teli bulunan tarağı vardı. O gözüme ilişmişti. "Üzgünüm Taehyung bu hırsızlık ama, ben senin saçlarını özlemeden duramam." demiştim tarağını alıp ceketimin cebine sıkıştırdım. Bu odaya bir daha gelmemek üzere çıkmadan önce son kez baktım. Her şeyimi bu odada bıraktım. Her şeyimi. Ailesine gözükmeden kimseye gözükmeden nasıl bir kaç ay önce şu kapıdan girdiysem, şimdi de öyle çıktım. Sokağının başından onun camına baktım. Çiçekleri hala tüm güzelliğiyle burası Taehyung'un odası diye bağırıyordu. Arabamı bulup oradan kaçar gibi uzaklaştım. Gideceğim yer belliydi. Gitmem gereken yer belliydi.

Sürekli oturduğu koltuğa gözüm kayıyordu. Dayanamıyordum sanki oradaydı. Sanki hala cama yaslamıştı o güzelim yüzünü. Sanki şimdi radyodan şarkı açmak için uzandığında, ellerimiz birbirine geçecekmiş gibiydi. Taehyung benim kalbimdi. Taehyung beni ben yapandı. Yalnızlığımdı. Sakındığımdı. Tam kafamın içindeydi. Nereye baksam o vardı. Hep o olacaktı.

opia | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin