/Bölüme özel şarkı önerisi/, Melani Martinez- CAKE , Melani Martinez- TAG YOU'RE IT
Aklım o kadar karışık ki, ne hissetmem, nasıl davranmam, neler söylemem gerek bilmiyorum. Noktası olmayan bir cümle gibi hissediyorum kendimi. O güne geri gidiyorum 20 Kasım 2018.... Yaşadıklarımı başa sarıyorum ve kendime mantıklı gelecek bir açıklama yapmaya çalışıyorum.
Önce o tuhaf rüyalar var, sonrasında o tuhaf ışık ve gözlerimi hastanede açışım. İşte tamda bunlardan sonra kendimde tuhaflıklar hissetmeye başladım. İlk başta yoktan sesler duydum. Sonra fark ettim ki bunlar yoktan sesler değilmiş. Buna bir kılıf uydurabilirim tabii ki . Mesela altıncı his. Altıncı hissi kuvvetli olan biri olabilirim, belkide yeni keşfediyorum bunu. Fakat telefonumun havalanıp elime doğru hareket etmesi ! Şimdide şey mi diyeceğim....şey? Psişik güçlerim var! Buna inanası gelmiyor insanın.
Peki ya son günlerde trend olmuş ateş çocuk? Hissettiğim bağ bir hayal ürünü değildi. Buna adım kadar eminim. Bu bağ öyle bir şeydi ki sanki aramızdaki yüzlerce kilometreye rağmen ona ulaşmamı sağladı.
''Pes etme.'' Beni duymuş gibi hissediyorum.
Oturduğum koltuktan kalkıyorum ve yatak odama gidiyorum. Uyku son zamanlarda en iyi kurtarıcım oldu. Bana tüm bu saçmalıkları unutturmuyor ama olsun, en azından bir sürede olsa unutuyorum. Bir sabah uyandığımda her şeyin eski haline dönmüş olmasını, eskisi gibi hissetmeyi kadar çok istiyorum ki!
Yatağıma yatıyorum ve sol tarafıma dönerek komidinimin üzerindeki lambamı kapatıyorum. Bir an önce uyumak istiyorum ancak düşüncelerim beynimi kemirirken bu hiçte kolay olmuyor. Yatakta bir o tarafa bir tarafa dönüp duruyorum. Ciddi ciddi koyunları saymaya başlamıştım fakat nafile, uyku kesinlikle kapımı çalmadı. Sırtüstü yatar hale geldim ve tavanıma baktım.
Gözlerimi kapattım bir kaç saniye ve o şekilde bekleyerek huzurun gelmesini bekledim. Gözlerimi açtığımdaysa odamda değildim. Uzandığım yerden hızla doğruldum. Korku dolu bir şekilde etrafıma bakarken nasıl bir yerde olduğumu anlamaya çalışıyordum. Bulunduğum yerde sarı renkte bir sürü toz vardı. Bir çiçeğin saçılmış polenleri gibiydiler. Oturuyor vaziyette olduğum yataktan kalktım ve bir iki adım attım. Etrafımda tam tur dönerek incelemeye devam ettim lakin tuhaf olan bu yerde polen görünümlü tozlardan başka hiçbir şey yok. Ben etrafı incelemeye devam ederken biri adımı fısıldadı sanki. Sesin sahibini bulmak amacıyla arkamı döndüm, kimse yoktu tekrar önümü döndüğümde bir anda gördüğüm kişiyle irkilerek bir iki adım geri gittim. Karşımda, ilk bakışta dikkat çeken kocaman grimsi gözlere sahip, zayıf , siyah olup uçları kırmızımsı bir kızıla çalan, kabarık ve dalgalı saçları, simsiyah yere kadar uzanan bir elbisesi ve uçları uzun ve sivri tacı olan bir kadın vardı. Tırnakları simsiyah ve en az parmakları kadar uzundu. Soluk bir beyaz tene sahipti. Elbisesinin kolları dirseklerine kadar dar bir şekilde geliyor daha sonrasında yırtmaçlı bir hal alıyor ve o da yere kadar uzanıyordu.
Uzun kirpikleri ve dolgun sayılmayan dudaklarıyla fazlasıyla korkutucu görünüyordu. Korkuyordum da ama cesur olmayı seçtim. Sırtımı dikleştirdim ellerimi yumruk haline getirdim ve gözlerimi kısarak soru soran bir şekilde ona baktım. Bu cesur davranışım karşısında ufak bir şaşkınlık geçirdi, daha sonrasında tatmin olmuşcasına tebessüm etti. Bu tebessüm sevgiden çok uzaktı. Kafasını hafif sağa doğru eğerek beni incelemeye başladı.
'' Kimsin?''
Sorum üzerine suratıma baktı ve bakmaya devam ederek yanıma gelmeye başladı. Olduğum yerde durmuş ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Bir kaç adım sonrasında tam karşıma gelmişti. Kaşlarımı çatıp cevap bekledim ama cevap verecek gibi durmuyordu. Daha yüksek ve kararlı bir sesle,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜNYANIN 10 GÖZÜ - ALFA -
Science FictionBİR İKİ HAFTA KADAR BİR SÜRE ASKIDA ---------------------------------------------------- Kaynağı bilinmeyen bir patlama, Olağan dışı yetileri oluşan 10 genç, ONLAR DÜNYANIN GÖZLERİ ONLAR......ÖZELLER Kendi ülkeleri bile onları istemezken Amerika'nı...