(Kim Hea Jung)
Namjoon'un yanından kalktım. Odama çıkıp üstümü değiştirip geceliğimi giyindim. Tekrar aşağı indim. Salona gittiğimde Namjoon koltukta oturmuş. Bir şeyler izliyordu. Biraz uzağına oturdum. Ve kumandayı alıp kanalları gezmeye başladım. Bir tane dizi dikkatimi çekti. İzlemeye başladım. Dizinin adı Please Come Back, Mister. Dizide reankarnasyon oluyor. Adam yeniden genç biri olarak doğduğu için de kıyafetleri üzerinde değil. Çok yakışıklıydı ama çıplak. Tabi sadece üst tarafı gözüküyor ama yine de çıplak. Çığlık atıp ellerimle gözlerimi kapattım. Tabi bu sefer arasından bakmadım. O sadece Namjoon'a özel bir durum. Hemen kumandayı alıp kanalı değiştirdim. Bu seferki dizi de Descendants Of The Sun. Şimdi de koşu yapan süper yakışıklı askerler vardı. Hepside kaslıydı. Ben de oradaki kız gibi ağzım açık onları izlemeye başladım. Önüme Namjoon geçti. Ben;
"Ya çıksana." Namjoon;
"Hayır." Ben;
"Bir şey izliyorum." Namjoon;
"Banane." Ben;
"Öff çık." Diyip ittim. Ama ne yazık ki askerlerin koşu yaptığı kısım çoktan geçmişti. Namjoon hemen yanıma oturdu. Ben;
"Görüyor musun? Senin yüzünden izleyemedim." Namjoon;
"Sapık mısın? Sanane elin adamlarından." Ben;
"Peki sanane benden. İstediğimi izlerim." Namjoon;
"İzleyemezsin." Ben;
"İzlerim." Diyip kumandayı alıp kanalı değiştirdim. Bu seferde W-Two Worlds çıktı. Kızın hapishanede olduğu bölüm. Kang Chul, kızı alıp masaya oturtuyor ve öpüşüyorlar. Gülümseyerek izledim. Acaba biz de Namjoon'la böyle olabilecek miyiz? Yani birbirine aşık bir çift. Ben;
"Çok tatlı." Namjoon;
"İstersen sen de o tatlılığa erişebilirsin." Namjoon'a döndüm. O da bana baktı. Yaklaşmaya başladı. Ben;
"Ne yapıyorsun?" Namjoon;
"Şuan için nefreti bıraksak da anın tadını çıkarsak." Dedi ve öpmeye başladı. Karşılık verdim. Ama şuan Lee Jung Suk'un kız cağıza yaptığı gibi o da benimkileri sömürüyor. Hızına yetişemiyorum. Kollarımı boynuna doladım. O da kollarını belime doladı. Nefes almak için ayrıldık. Koltuğa yattım. O da ellerini iki yanıma koydu. Gülümseyerek bana baktı. O gamzelere bayılıyorum. Ben de gülümsememe engel olamadım. Dudağıma kısa bir öpücük bırakıp gitti. Şuan dünyanın en mutlu insanı falan olabilirim. Aptal aptal gülümsüyorum. Kafamı koyduğum yastığı alıp sarıldım. Şuan benden mutlusu yoktur sanırım.
(Kim Namjoon)
Kendimi bu kadar mutlu hissetmem doğal mı acaba? Hea Jung'u öptükten sonra mutfağa gittim. İkimize de kahve yaptım. Elimde fincanlarla birlikte salona geri döndüm.
(Kim Hea Jung)
Namjoon elinde fincalarla içeri geri geldi. Birisini bana uzattım. Ben;
"Te-te-teşek-k-kür ederim." Bana ne oluyor ya? Konuşamıyorum. Kalbim benden bağımsız atmaya başladı. Namjoon gülümsedi. Off o gamzeler yaktı beni. Kahvemi önümüzdeki sehpaya koydum. Namjoon;
"Ri-ri-rica ederim." Dedi gülerek. Ben;
"Yaa dalga geçme." Dedim ve yalandan vurmaya başladım. O da kahvesini sehpaya koydu. Bileklerimden tuttu ve beni kendine çekti. Kollarını belime doladı. Ne yapmaya çalışıyor? Ben ona şaşırmış bir şekilde bakarken o gülümsedi. O gülümseyince ben de gülümsedim. Ben;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forced Wedding ~KNJ
Fiksi Penggemar"Keşke sevdiğim adamla evlenbilseydim. O zaman işler daha kolay olurdu." ... Ben; "Ya yeter artık!! Bizim zorla evlendiğimizi biliyorlar ve inadına mı yapıyorlar? Öff seninle evleneceğimi bilsem hiç evlenmezdim." Namjoon; "Madem istemiyordun hiç kab...