Bölüm 3

33 4 0
                                    


"korkma benden başka kimse sana ulaşamaz" diyip sıkıca sarıp sarmaladım onu gözlerimi kapatıp huzurumun tadını çıkardım. Sedam benim dünyamın en mükemmeli , evime kimse gelmezdi zaten ama birileri gelince Seda'nın aynı hızla bir yerlere saklanması beni hep şaşırtmıştır.

Güzel ve sohbet dolu kahvaltımızdan sonra Sedamın dizlerine başımı koyup film izlemeye başladık huzurlu,mutlu biriyim , sedam yanımda oldukça bu hep böyle oluyor.

Yine aynı karanlık kanlı ela gözler annemin soğuk bedeni yine aynı mide ağrısı yine kusma hissi , gözlerimi hızla açıp doğruldum kulaklarımdaki çınlama yerini almıştı yine kafamı çevirip gözlerimle onu aradım her yer karanlıktı uyanamamış mıydım acaba ?

"Seda" ses yoktu kulaklarımdaki çınlama sesi daha da yükseliyordu. Gözlerimi kapadım kulaklarımı ellerimle kapadım ama işe yaramıyordu koltuktan hızla kalktım kulaklarımdaki çınlamayla bilinçsizce yürümeye çalıştım koltuğun koluna çarpıp düşecekken son anda bir yerlere tutunup doğruldum karanlıkta bilinçsizce hareket ediyordum. Kapının soğuk metalini tutup aşağı doğru çekip kendimi dışarı attım. Karanlığın içinde parlayan motorumun aynası dikkatimi çekti.

Aklıma gelen şeyle adımlarımı motoruma doğru yönlendirdim. Turuncunun ağırlık olarak renk verdiği ona eşlik eden tek şerit siyah rengi olan kaskımı takıp turuncu ve siyahın uyum içerisinde olduğu motoruma bindim turuncu mutluluktu, siyah karanlık tamda benim sedamın yanımdayken bana verilen mutlulukla o yokken şuan olduğum karanlığı gibi Duke 390 motorumu asfaltı inleten bir sesle sürmeye başladım motorun sesi ne kadar yüksekse kulaklarımdaki çınlama azalacakmış gibi daha da hızlı sürüyordum.

5 yaşındaki çocuk yoktu o günden sonra tıpkı bu gün olmadığı gibi, daha karanlık ve suskun biri vardı. Sedam varsa iyim o yoksa boş bir karanlıkta sürükleniyordum sanki , Kulaklarımdaki çınlama beynimde yankılanınca gözlerimi kapatıp hızla frene bastım. Ses hala vardı gözlerimi açtığımda karşımda kocaman açılmış ela gözlerle karşılaştım. Kulaklarımdaki o ses yoktu hızlı hızlı nefes alıp verdiğim için göğsüm hızla inip kalkıyordu. Neydi bu yaşadığım kaşlarımı çatıp daha dikkatli baktım nerdeydi şu sinir bozucu çınlama, bu ela gözler nereden çıkmıştı bir anda.

Yalpalanarak önümde duran kocaman ela gözlü kız gözlerini açıp kapadı. İşaret parmağını bana doğru sallayıp

"Sen" diyip yüzünü buruşturup motoruma tutunarak kusmaya başladı kaşlarımı çatıp onu izlemeye başladım ne yaptığını sanıyordu bu kız gözlerinden yaşlar akıyordu bu kadar içmeseydi başına bu gelmeyecekti kendi yaptığının bedelini ödüyordu. Kafasını bana çevirip

" Çok yardım seversin ya " dedi iğneleyici sesiyle,motordan inip ellerimi cebime koyup omuz silktim.

"bu kadar içmeseydin yardım dileneceğine" ıslak ela gözlerini silip hayret dolu gözlerle yüzüme bakıyordu gözleri tıpkı onun gibiydi motorun ışığından görebildiğim kadarıyla hafif esmer tenliydi.

"Sen ne kadar bencil birisin az daha bana çarpıyordun farkında mısın?" öfkeyle ona doğru adımlayıp önünde durdum nerdeyse göğsüme bile gelmeyen boyuyla bana dikleniyordu dudaklarımın kıvrıldığını fark ettim o an kendimi toplayıp tek kaşımı kaldırıp yüzüne baktım. Ela gözlerinden öfkenin şimşekleri çarpıyordu sanki, ayakta bile zor duruyorken kendinden bu kadar emin tavrı beni gülümsetmişti. Geri doğru adım atarken dengesini kaybetti düşecekken bilinçsizce belinden tutup kendime doğru çektim. Ayakta duramıyordu resmen.

" Evin nerde senin?"

"Sanane be!"

" Ayakta bile duramıyorsun onu geçtim az önce benden yardım isteyen sendin unutma" işaret parmağıyla kendini gösterip yarı açık yarı kapalı gözleriyle;

"Ben... Ben mi ?"

"Evet"

"Çokkk yalannn söylüyorsun kiii" diyip kahkaha attı kahkahası bütün sokakta yankılanırken tepkisizce yüzüne baktım nereden çıkmıştı şimdi bu kız.

"Evini söyleyecek misin ?" dedim bıkkınlıkla.

"hatırlamıyorum kiii" omuzlarını kaldırarak;

" Offff" diyip derin nefes aldım

"Evetttt bencede offf ulan offfff"

"Ne yapıcaz şimdi ?"

"Bilmemmmm" dudaklarını sarkıp kaldırıma oturdu. Eve götüremezdim Sedam görürse yanlış anlardı en son isteğim şeydi onunla kavga etmek ama bu kızı da böyle bırakamazdım. Yerinden aniden kalkıp sağa sola sallanıp

"Buldum "

"Neyi buldun ?"

"beni sahile bıraksanaaa"

"Anlamadım"

"Sahile ya, ha bırakmayacaksan ben kendim giderim " diyip adım atacakken dengesini toplayamayıp düştü. Bu hali komikti ama yüzümdeki tepkisizlikten olacaktı ki

"Donuk surat bakmada yardım et"

" Yürüyemiyorsun bile kendim giderim diyorsun " kolundan tutup kaldırdım. Sahile götürmek en doğrusuydu en azından sokak ortasında bırakmaktan daha iyiydi. Motorun yanına yürütüp kendi kaskımı kafasına taktım

"Binebilecek misin?"

"Evettt ata biner gibi " dediği şey gülümsetti beni yüzüme bakıp;

"Oha donuk surat güldü" yüzümdeki ifadeyi silip

" Neyse hadi atla" kendim bindikten sonra omzumun üstünden baktım. öylece bakıyordu motora bela olmuştu gece gece

"omzumdan tutunup bin " yüzüme bakıp

" Biliyoz " diyip omzumdan destek alıp bindi motora,kollarını belime dolayıp kafasını sırtıma yasladı.

Kafamı sağa sola sallayıp önüme döndüm... Kulakları sağır edecek bir sesle motoru çalıştırıp sahile doğru yol aldım..

"Hey geldik " dedim. Bir insan nasıl motor üstünde uyuya bilirdi ki ?

"hmm ne?"

"Sahile götür beni dedin getirdim işte"

"Haaa tamam" diyip indi motordan beton yoldan çıkıp kumlara doğru ilerledi. Sağa sola sallanarak yürümeye devam ediyordu ta ki takılıp düşünceye kadar motordan inip yanına gittim koşarak,doğrulmaya çalışıyordu ama gücü tükenmiş gibiydi. Kollarından tutup kaldırdım. Üstünü çırpıp kumlara oturdu, eliyle yan tarafa vurup

"Otursana" tek kaşımı kaldırıp kumlara baktım. Bende oturdum ayaklarımı uzatıp gecenin karanlığını bir çarşaf gibi üzerine çekmiş olan denize baktım. Dolunayın verdiği koca aydınlık bile yarım yamalak yetmişti denize yakamozun oluştuğu yerler boylu boyunca ışık saçarken etrafı karanlıktı dolunay denizi sahiplenmeye çalışırken gece izin vermiyordu sanki , kafamı çevirip yanımdaki sessizliğe baktım. Dizlerime kafasını koyup uyumuştu denize o kadar dalmıştım ki fark etmemişim bile gerçi küçücük bedeni ağır bile değildi. Dolunayın ışığıyla yüzüne baktım; ince kaşları , küçük burnu, dolgun dudakları vardı , parmaklarım istemsizce saçlarına gitmişti . Tıpkı onun gibi uzun kahve renkliydi.Ela gözleri yüzündeki acı çekmenin verdiği hüzün ve masumiyet hepsi onu andırıyordu sanki. Kaşlarımı çatıp tekrar kafamı denize çevirdim. Yakamozun verdiği aydınlık olmak isterdim, geçmişime...

ÇINLAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin