Bölüm 1

48 6 3
                                    




           

Her seferinde gülmekten karnıma ağrılar giren çizgi film  red kit'in  silahından çıkan sesten çok farklı ve yüksek  bir sesin çıkmasıyla etrafa bakınmaya başladım, sesin geldiği tarafa doğru yöneldim merdivenleri küçük ayaklarımla ağır aksak çıktım koridorun soluna ve sağına bakındım. İçimden gelen bir sesi dinleyerek, sağa yöneldim odanın hafif aralık kapısı dikkatimi çekti, kapıyı itekleyerek açtım yere düşmüş sandalyenin hemen yanında küçük mavi ayımı buldum annem bu ayıcığı bana ilk aldığında ne kadar büyük bir hevesle günlerce oynamıştım onunla, oysa uzun bir süredir onunla ilgilenmiyordum, bunu onu gördüğümde anladım.Ona doğru adımlarımı hızlandırdım tam eğilip onu alacakken sol omzuma dokunan bir soğuklukla kafamı yukarı kaldırıp, annemin içi kan dolmuş ela gözleriyle karşılaşmam bir oldu.

Red kit'i her izlediğimde gülmekten ağrıyan karnım daha farklı bir sancıyla kaplandı o an , sanki annemin iğne kutusunu yutmuşum da dudaklarımdan mideme varana kadar her bir santime binlerce iğne saplanmış gibiydi;bağırmıyordum,ağlayamıyordum, yutkunamıyordum. Düğüm  düğümdü boğazım, nefesimi kesik kesik alabiliyordum. Annemin ela gözlerinden süzülen o küçük damlayla birilikte gözlerimin yanması bir oldu. Ne yazık ki bu ateşi söndürecek tek bir damla bile takılmıyordum. İğnelerin hepsini çıkarmam gerekiyordu biliyordum.Yere çömelip kusmaya çalıştım çünkü kusarsam hepsini çıkarabilirdim diye düşündüm çocuk aklımla , kustum kusa bildiğim kadar kustum ta ki iğnelerin çıkmayacağına emin olana kadar Elimi uzatıp annemin ayağına tutunup öptüm öpe bildiğim kadar öptüm aradığım o sıcaklığı bulamıyordum. Bu annem olamazdı o her zaman  sımsıcak sarıyordu beni şimdi ne sıcaktı ne gülümsüyordu.Ela gözleri donuk ve hissizdi dudakları kenetlenmişti sanki bir daha yavrum diyemeyecekti. Evet bu annemdi fakat anneme ne olmuştu? kalbimin ritminin hızlanıp, sıktığım avuç içlerimin terden kayganlaştığını hissetmemle gözlerimi açıp mavi ayıcıkla karşılaşmam bir oldu.

  Yeni değil senelerdir yaşadığım bir tekrardan ibaretti bu. Zaman değişiyordu takvimden yapraklar eksiliyor tarih hep ilerliyordu fakat bu kabus hep tekerrür ediyor her gün  tekrardan annemi kaybediyordum.Kulaklarımdaki çınlamalar yine başlıyordu Sedaya  ihtiyacım vardı sanki neredeydi ki her sabah kabuslarla uyandığımı biliyordu burada olmalıydı. Gelen çatal bıçak seslerine bakılırsa en sevdiğim peynirli omletlerden hazırlıyor olmalıydı. Beynimin içindeki karanlıktan kurtulmak için hızla yatağımdan kalkıp merdivenlerden inmeye başladım. Salonda yoktu tıpkı kabuslarımda ki gibiydi. Ta ki  kulaklarımdaki çınlamanın yerini o kadifemsi sesi dolduruncaya kadar

ÇINLAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin