Bölüm 10

13 1 0
                                    

Hızlı adımlarla sahil yolunu bitirmeye çalışıyordum. Arkamdan hâlâ koşar adımlarla beni takip etmesi beni daha fazla geriyordu. Adımlarımı durdurup ,Derin nefes alıp ,gözlerimi kapadım sakinleşerek arkamı döndüm. Dişlerimi sıkarak kendimi kontrol altına almaya çalıştım.
" Ne istiyorsun sen benden ,sana benden uzak dur demedim mi ?" Önümde omuzlarını dikleştirip emin tavırla

"Bende sana uzak duramayacağımı açık bir şekilde söyledim sanıyordum." Tek kaşımı kaldırıp üzerine doğru bir Adım attım.

"Neden , benim hayatım seni neden ilgilendiriyor dedektiflik ruhun varsa git başkalarının hayatına burnunu sok" dedim. Bir adım atıp yutkunup

"Benim derdim sana yardım etmek etrafında kimse yok görmüyor musun , arkadaşın ,ai-" cümlesini bitirmesine izin vermeden çelimsiz inçe kolundan tutup kendime doğru çektim.
"Sakın anladın mı sakın o cümleyi devam ettirme kimseye ihtiyacım yok benim senin gereksiz yardımınada anladın mı?" Dedim tıslarcasına gözlerini kocaman açmış beni izliyordu. Gözbebeğindeki korku titreşimini görmemek imkansızdı. Dudaklarını aralayıp tekrar kapadı. Parmaklarımın arasındaki kollunu çekmeye bile çalışmadı. Gözlerim dolgun dudaklarına kaydı. Bir süre öylece kaldık, kendimi toplayıp gözlerine baktığımda gözlerindeki şefkat beni korkuttu. Hemen kolunu bırakıp geri adım attım. Öyle bakmamalıydı.

Sonra Munzur bir gülümseme yayıldı dudaklarından yanaklarına kadar bu duygu geçişleri çok hızlıydı. Nasıl yapıyordu bunu tek kaşımı kaldırıp

"Ne , neden öyle gülüyorsun?" Diye sordum. Omuz silkip

"Hiç " dedi. Karnımdan tuhaf seslerin gelmesiyle karnıma bakıp kaldım. Kulaklarıma dolan melodik sesle kafamı kaldırıp baktım. Kahkaha atıyordu. Eliyle saçlarını geriye doğru atıp bakışlarıyla karnımı göstererek
"Anlaşılan içerdeki kış uykusundan uyandı bir şeyler yiyelim mi " dedi. Alayla gülümseyip

"Hayırdır yemeğe çıkma teklifimi ediyorsun?" Diye sordum. Omuz silkip önden yürüyüp

"Yemekleri sen ısmarlıyacağın için sorun yok " dedi rahat bir şekilde

"Hadi ya yemeğe çağırdığımı hiç sanmıyorum" dedim.
"Bende çağırdın demedim ki " diyip yürümeye devam etti.
Ayaklarım onu takip ediyordu. Benden izinsiz bir şekilde ruhsuzdum ama bir yerde sıcaklık vardı. Asla kendimi acındırmayı sevmem insanlar nankördür nede olsa bilindikler laflar vardır bu konuda ama bu kız kurduğum duvarları yıkıp geçiyordu. Belki o da nankörlük yapıcaktı ama sıcaklığı aynıydı onunla kurak toprak gibiydi benliğim sahra çölünde kum tanesi Sedam çölümün güneşi peki bu ela göz o neydi gördüğüm de vücuduma yayılan bu duygu bir yanım korku bir yanım istek benim çölümde bu kızın adı neydi peki arkasından izlerken yaptığı hareketler gülümsetti beni ayaklarını kum tanelerine daldırıp hava doğru kaldırıyordu. Hızla arkasını dönüp kafasıyla arkasını işaret ederek

"Hadi donuk surat bak geldik " dedi geldiğimiz yer çok tuhaftı belki hijyenik bile değildi. Eski bir karavana benzeyen bir araç yolun kenarına park edilmişti. Renk renk boyanmış kapıları açık büyük penceresi üstünde bir küçük duman tüten yeri vardı. Turuncu mavi tabure ve masaları vardı. Minibüsün iki yanında çam ağaçları ile korumaya alınmış gibiydi. Kaşlarımı çatıp
" Ne yapcaz burada?" Dedim huysuzca işaret parmağını yanağına dokundurup bacaklarını çapraz attı.
" Dur bi düşüneyim burada ne yapılır acaba " dedi alay kokan konuşmasıyla yüzünü buruşturup
" Ha buldum içindeki ayıyı uyuta biliriz malum az önce sahili yiyecek gibi sesler çıkarıyordu.". Dedi bilmiş şekilde tekrar gösterdiği yere bakıp

" Yemem ben burada ne olduğu belli bile değil " dedim . Omuz silkip

" Kusura bakmayın ekselansları size sarayda yemek yedirmek isterdim ama beyaz saray müsaid değilmiş" dedi. Tek kaşımı kaldırıp

"Sen benle alay mı ediyorsun" dedim . Kafasını aşağı yukarı salladı. Ellerimi ceplerime soktuğum anda gerçek yüzüme vurdu. Cüzdanımı evde bırakmıştım, nereden bilecektim açıkıp dışardan yiyeceğimi bu durumda ne burada ne de bir lokanta da yemek yiyebilirdim. Derin nefes alıp

" Uğraşma cüzdanı mı evde unutmuşum " dedim. Gülüp omuz silkip
"Olur öyle şey arada hadi gel " dedi . Anlamaz ifadeyle bakdım.
" Sen mi ısmarlıycan bana " dedim
"Hayır kazanarak yiyeceğiz yemeğimizi" dedi.Yüzümü buruşturup
"Anlamadım" dedim. Tebessümle bakıp elalarını gözlerime kitleyip
" Beni takip et anlarsın" dedi. Karavana doğru yol aldık Karavanın içerisinde yaşlı bir adam vardı. Sakallarında beyazlar yılların acısını gösteriyordu. Saçlarında hafifçe kalmış karartı saçlar daha çekecek yıllarını gösteriliyor. Ela göz adamın olduğu yere gidip
" Usta merhaba". Dedi sanki yıllardır sohbet ediyorlardı. Adam samimi bir şekilde gülümseyerek
"Merhaba hoşgeldiniz ne alırsınız " diye sordu. Olacakları ellerim ceplerimde izliyordum. Paramız yok dediği anda canavara dönüşüp bizi kovucak adam şuan sakindi. İnsanlar paran olduğun sürece sana saygı gösteriyordu. Savunmasız olduğun an seni yerle bir edecek yırtıcılar gibilerdi. Ela göz adama bakıp
"Ustam yardıma ihtiyacın var gibi masalar dolu belli " dedi.
Adam masalara bakıp kafasını salladı.
" Doğru çırak bu gün yok hem burayı hem masaları idare etmek zor oluyor" dedi Ela göz heyecanlandığını belli eder bir şekilde hevesle atıldı. Merakla izliyordum bunun sonu nereye bağlanacak bende merak ediyordum.
"Ha işte ustam bak biz sana yardım edelim sende bize o güzel kokan köftelerinden yapsan olur mu ? Al gülüm ver gülüm hesabı"  diyip göz kırptı adama hızla elimi cebimden çıkartım. Bir adım öne adıp durdurmak için hamle yapacakken adam masalara bakıp
"Tamam " dedi. Kelimeler ağzımda adımım havada kaldı. Asla yapmazdım bunu ela göz önlükleri adamın elinden hızla kapıp bana doğru koştu. Heyecanla
"hadi " dedi.
"Asla " bıkkın bir şekilde nefes verip
"Hadi ama " dedi kafamı iki yana sallayıp aynı yerimde durdum omuz silkip
"Sen bilirsin ben karnımı duyururken sen izlersin artık içindeki ayıyada ağaç yaprakları yedirirsin" dediyip arkasını dönüp masalara doğru gitti .

En az yarım saattir onu izliyordum masalarını arasından oradan oraya gidiyor. Sipariş alıyordu.
"Usta ordan bir yarım köfte hazırla geliyorum almaya" diye bağıran ela göz önünde önlük saçları salık topuz üzerindeki taytla buraya farklı bir hava katıyordu. Eline aldığı siyah önlükle bana doğru gülümseyerek gelmesi şüphelendirmeye başladı. Kaşlarımı çatarak bakmaya başladım.

"Hiç öyle çatma kaşlarını yaşlanırsın hemen , ayrıca donuk surat az önce açım dedin cüzdanı evde unuttuğunu söyledin al işte fırsat sana çalış ,kazan, ye " dedi bilmiş edayla tek kaşım kaldırıp öylece yüzüne baktım ciddimi diye ama gayet açık bir şekilde ciddi duruyordu.
"Hadi ama ne kadar zor olabilir ?" Dedi. İnsanlarla iletişim bile kurmazken o bana onlara servis yapmamı istiyordu.

"Bak senin gibi zengin biri için zor farkındayım ama çok eğlenicen bak "
"Hayır " tek kelime uzun gereksiz cümlelere ihtiyaç yoktu benim hayatımda
*****
"Hey donuk surat abim bi köfte istedi " dedi. 40'lı yaşlarda bir adamı göstererek üzerimdeki siyah önlüğe bakıp bir ela göze baktım. Nasıl izin verdim beni kandırmasına ayrı bir konu karavandaki adam elime siparişleri tutuşturup ela gözü kafasıyla işaret edip
"Canavar gibi kız maşallah durmadı geldiğinizden beri , aklın varsa kaçırma bu kızı delikanlı " dedi.Sesindeki samimiyet ve sevecenlik bütün vücuduma akım gibi yayıldı.
Kaşlarımı çatıp adama baktım ben buna alışkın değildim. Elindeki alıp isteyenlere verdim. Adam tebessüm Edip
"Eyvallah yakışıklı " dedi .
Şaşkın bir şekilde kafamı kaldırıp adama baktım. Ben bir şeyleri yanlış mı yapıyordum. İnsanlar belki benim gördüğüm kadar acımasız değildir. Kafamı aşağı yukarı sallayıp arkamı döndüm.
Bir çift ela göz yüzüme bakıp gülümsüyordu. Beni değiştiriyor hemde buna karşı koyamadığım şekilde onun gözleri onun sıcaklığıyla yaptırıyordu bana bunları belki o göndermişti bana ela gözü ama kendi yaptığı hatayı böyle kapattıramazdı. Asla affetmeyecektim onu ..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 01, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÇINLAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin