BÖLÜM 6

27 5 0
                                    


Havluyla saçlarımı kuruturken Sedamı izliyordum. Güneşi andıran sarı saçları yastığına ışık parçaları gibi yayılmış, kusursuz yüzü bir çocuk gibi masumiyet veriyordu,dolgun dudakları yine emzik emercesine büzülmüştü.Karşımdaki aynadaki yansımama takıldı gözüm bir an,Sedamı izlerken her seferinde yüzümdeki gülümsemeye engel olamıyordum. Dışarıdan bakanlar ruhsuz biri derdi tıpkı o ela gözlü kız gibi ;

"Donuk surat"

O hali aklıma gelince gülümseyip başımı önüme eğdim. Bir anda neye güldüğüm aklıma gelince kaşlarım çatıldı. O kızın cümlesi niye gülümsetiyordu ki beni olmaması gereken bir şey bu,kendimi toplayıp eşofman altını giyip aşağı indim. Sehpanın üzerindeki telefonumun yanıp sönen ışığını görmemle elime alıp baktım. Gördüğüm isimle kaşlarımı çattım. Yine niye arıyordu ? Anlamıyor muydu yoksa anlamak mı istemiyordu? Ona olan bıkkınlığımı,öfkemi ,nefretimi ,bana bıraktığı izleri... Hırsla gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım.

Yıllardır bitmeyen işkence gibiydi bana bu adam gözlerimi açıp telefonu kulağıma götürdüm.

"Ne var?" sesimdeki bıkkınlık hissedilirdi.

"Nerdesin?" hiç değişmeyen diyaloglar, derin bir nefes alıp ;

"Evde. Ne istiyorsun?" bir an önce bu işkenceyi bitirmek istiyordum, onunla konuşunca bütün benliğime bilinmeyen bir ağırlık çöküyordu,kurak bir çöl de kalmış gibi susuz ve güçsüz kalıyordum.

"Samandayım seni Meryemle tanıştıracağım buraya gel"

" Bu kaçıncı kadın !" öfkeyle sesim yükselmişti. Ateş saçıyordu bedenim sanki sıcak basıyordu, az önce duştan çıkan ben değildim sanki terlemeye başlamıştım halbuki üzerimde bir şey yoktu da..

"Gel diyorum tartışmak istemiyorum " söylediği şey güldürmüştü beni

"Tartışmak ? Biz senle ne zaman normal bir şekilde konuştuk"

"Ahmet beni sinirlendiriyorsun" elimi sehpaya vurup;

"Yeter ,git benden uzak dur ve o fahişelerini de uzak tut! "

"Ahmet konuşmalarına dikkat et o benim sevgilim kendine gel" karşılıklı bağırarak kendimizi anlatmaya çalışıyorduk ama büyük yanılgıydı. Yıllar evvel olduğu gibi...

"Git ne yaparsan yap ama beni arama!"

"Ah-" cümlesini tamamlamadan yüzüne kapatmıştım telefonu elimde çevirmeye başladığım telefonumu karşıda duran koltuğa fırlattım. 

Bütün vücudum benden izinsiz ısınıyordu, nefes alış verişim hızlanıyordu, beynimi bir sis bulutu sarıyor gibiydi taşıyamayacağım kadar ağırlaşmıştı. Kafamı ellerimin arasına alıp bu tuhaflığın geçmesini bekledim, olmuyordu. Midemde tanıdık bir his oluştu o gün ki histi bu gözlerim doldu. Koşarak tuvalete gittim, klozetin kapağını açıp kusmaya başladım. Beynimde o görüntü kanlı ela gözler, soğuk ten, gözlerimden yaşlar gelmeye başlamıştı, midemde hiçbir şey kalmayana denk kusmuştum artık sarı sıvı gelmeye başlamıştı. Yerden destek alıp kalkmaya çalıştım, duvarlara tutup kalktım, elimi yüzümü yıkadım. Aynadaki yansımam beni hiç şaşırtmıyordu nedense, havluyla yüzümü silip herhangi bir yere fırlattım. Koridora doğru ilerleyip kendimi krem tonlardaki koltuğa bıraktım. Gözlerimi kapatıp beynimi boşaltmaya çalışırken çalan kapı huzursuzluğun habercisiydi. Kaşlarımı çatıp yerimden doğruldum. Üşenmemiş gelmiş miydi? Nefretle kapının metal kulpunu tutup açtım.

"Ne va-" karşımdaki kişiyle cümlemi tamamlayamamıştım. Yine ne istiyordu ?

ÇINLAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin