"N-ne diyorsun sen Murat?" dediği anda gözlerimi yere indirdim, burada kalmak istemiyordum ama ayaklarım beni taşıyacak güce sahip değillerdi. Olduğum yerde öylece kalakalmıştım.
Özür dilerim adam ama yine olsa yine seni severdim..
"Hilmi n'olur bir şey deme. Kırılmak istemiyorum, biraz mutlu olsam? Biraz sevsem seni kimseyi düşünmeden?" Sakallarını sıvazladı, sıvazladı; konuşmak için ağzını araladı ve geri kapattı. Tüm sözlerini yuttu fakat bu içindekiler ona yük olacaktı. "Teşekkür ederim.."
Tebessüm etmekle yetindi sadece ama bu tebessüm gerçek değildi. Onu kısa bir sürede bu kadar tanıman korkutucuydu ama güzeldi. Yanımdan ayrılıp ilerlediğinde şaşkınlık içinde giden silüetine baktım. Sanırım istemeyecekti, onu anlardım.
Arkasına dönüp bakmayan bir adamın yanında olmak içim dünyayı karşıma alabilecek gibi hissetmem acizlik sayılır mıydı?
Bomboş bir şekilde odaya yürümeye başladım.İnsanları rahatsız etmeyecek biçimde mırıldandığım şarkı beni rahatlatıyordu.
"Biri vardı, sever gibi yapıp kandırdı
Biri vardı, ateşli yüreğimde yangındı
Biri vardı, kalbimde güzü bahar sandırdı
Ona sorsan ben yokum ama bende biri vardı.."Duyduğum alkış sesiyle arkamı döndüm. Benimle aynı yaşlarda bir adam bana sırıtarak bakıyordu. Kumral saçları ve kahverengi gözleri vardı. Sempatik ve ukala birini andırıyordu.
"Vay, güzel ses!" deyip ıslık çaldığında yere baktım. İltifat aldığım zaman utanıyordum ve karşımdakinin beni öyle görünce eğlenmesinden çok hoşlanmıyordum.
"Teşekkür ederim fakat çıkaramadım. Tanışmış mıydık?"
"Hayır," dedikten sonra bir kahkaha patlattı. "Ama tanışabiliriz. Ben Anıl Berk ama Anıl'ı kullanırlar genelde."
"Memnun oldum Anıl, ben de Murat."
Hoşsohbet bir çocuktu.Bir süre muhabbet ettiğimizde aklımı işgal eden şey tabiki Hilmi'ydi. Ne yapmıştı acaba? Odaya gitmiş olabilir miydi? Karşımdaki Anıl bir şeyler anlatmaya devam ettiğinde yalandan esnedim.
"Ne o, sıktım mı seni?" deyip gülümsedi.
Karşılık olarak "Yok ben tam uykumu alamadım." dedim.Yalan sayılmazdı ama asıl neden Hilmi'yi merak etmemdi.
"Tamam telefonunu versene, numaramı kaydedeyim. Konuşuruz ara sıra. Sevdim seni, kafadengi birisin." deyip elimdeki telefonu kaptığında gözlerimi kapattım. Uykumun geldiğine inanmalıydı. Kaydedip geri verdiğinde iyi geceler dileyip odaya çıktım.
Kapıdan geçerken kalbimin hızlı atışlarına engel olamıyordum. Buradaysa ne konuşacaktık? Ne diyecekti?
İçeri girdiğim zaman beni karşılayan tek şey güzelce katlanmış bir yatak ve yatağın üzerine saçılmış birkaç askıydı..
Hilmi normalde bu kadar düzenli olamazdı ve askıların yeri dolapken neden yatağın üzerinde duruyorlardı? Aklıma sonradan hücum eden seçenek kalbimin binlerce parçaya bölünmesine neden olmuştu. Gitmiş olamazdı değil mi? En azından bana bir cevap borcu vardı.
Komodine telefonumu bıraktığımda küçük bir not dikkatimi çekti. O kadar küçüktü ki içinde en fazla bir kelime yazabilirdi tahminimce. Korkarak açtım içini ve "üzgünüm" yazısıyla karşılaştım.
Senin yüzün asılmasın diye, ben ne kelimeler astım içimde. Ama dayanamadım, asıl ben üzgünüm.
Üstümü değiştirmeden kendimi yatağa attığımda aklım düşünmek istemediğim bir sürü şeyle doluydu. Nasıl atlatacaktım bunu? Bir şeyler yolunda gitmeye başlamalıydı çünkü buna çok ihtiyacım vardı.. Yarın İstanbul'a dönüyordum. Gözlerimi kapadım ve gerisi karanlıktı.
~
Sesini duymaktan nefret ettiğim alarm çalarken gözlerimi araladım. Saat 8.00'di ve benim 9.15'te uçağım vardı. Hızla çok dağılmamış bavulumu toparlamaya başladım. Yandaki yatak kullanılmadığını belli edercesine düzgündü. Alışmam zor olacaktı. İşlerimi halledip otelden çıkış yaptığımda bir yanım buruktu. Gidiyordum..
Taksiye binip havaalanına gitmek istediğimi söyledim. Vardığımda her şeyim bir şaka olmasını diliyordum. Daha düne kadar her şey güzelken birden bire her şey bitmiş miydi yani? Gittiğimiz lunaparkta takılı kalmayı diledim çünkü biz orada mutluyduk. Ne olduğumuz önemli değildi sadece yan yanaydık işte.
Saat geldiğinde uçağa adımladım. Cam kenarına oturmuştum buraya gelirkenki gibi. Peki neden en saçma şeyde bile aklıma o geliyordu?
Kemerlerimizi bağlamamız gerektiğini, birazdan uçuşa geçtiğimizi haber veren anons geldiğinde dediklerini uyguladım.
Pencereden dışarı baktığımda gördüğüm şey elinde bavuluyla Hilmi olmuştu. Görebildiğim kadarıyla saçları dağılmış, üzerindeki gömleğin düğmelerinin üsttekileri açıktı.
Uçakta başlayan hikayemiz uçakta son buluyordu..
Selam size bölüm getirdim. Burada çok konuşmayacağım; içimden bir şeyler anlatmak geçmiyor şu an. Diyebileceğim tek şey, sizi seviyorum.❤️ Bu arada bu bölüm olaylardan çok düşünceler üzerine kurulu bir bölümdü ve olay akışına göre Anıl'la tanıştığını öğrenmeliydiniz. Gerçi aklımdaki her saat başı değişiyor ama olsun. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Konuşmayacağım deyip çok konuştum yine, kaçtım ben. Ha bu arada kontrol etmedim bölümleri, yanlışım varsa kusurs bakmayın.
İyi okumalar! Umarım bölümü beğenirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hata sanılan | hilmur
Fanfictionİki genç adam, daha yolun başında.Hayat konusunda tecrübesiz oluşlarından dolayı hata yapmaya yatkın bir dönemdeler.Peki ya hata sandıkları şey aslında onlar için doğruysa?