|özel bölüm|sen benim yeryüzünde bulduğum cennet..

916 35 51
                                    

"Murat.." Göğüsünün üzerinde yattığım adama cevap olarak mırıldandım. Hilmi'nin kalp atışı, duyduğum en güzel ritim olabilirdi. "Bir şey konuşmamızın zamanı gelmedi mi?" Hilmi'nin evindeydik ve koltukta oturuyorduk, gerçi ben göğsüne kıvrılmıştım.

Kaşlarım istemsizce çatıldı. Böyle başlayan konuşmalardan hoşlanmıyordum. "Ne hakkında?" diye sordum tedirgin bir sesle.

"Lera'yla.. Yani siz yeniden mi?" Kelimelerini düzgün seçmeye çalışıyordu. Orada tartıştıktan sonra Lera konusunda daha saygılı olmaya çabalıyordu. Mayışmış bir şekilde göğsünden kalktım.

"Duygularımı anlayamadığım zaman; otelde bir ara sevgili olduk ama sonra geldim buraya, haber vermedim. Onu aramam gerekiyor.. Of ne diyeceğim acaba?" deyip sıkıntıyla ofladım.

Gözlerini benden halıya çevirdikten sonra bir süre düşündü. "Lera'yla konuş şimdi, hallet ama sonra telefonunu kapatıp bütün gününü bana ayır. Zaten Bodrum'a döneceğim."

Gidecek olması beni üzmüştü. "Gitmesen olmaz mı?" diye murıldandım.

Masadaki telefonumu alıp bana uzattı. "Hallet şu işi."

Lera'nın numarasını tuşladım acele etmeden. Çaldı, çaldı ve en sonunda telefonu cevapladı.

"Hi my love! I miss u so much."

Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım. "Lera beni tanıyorsun, seni tekrar sevmeyi denedim ama olmuyor. Ben yapamıyorum, özür dilerim."

Uzun bir sessizlikti aldığım cevap.. Sessizliğin içinde çok şeyin gizli olduğunu bilecek kadar deneyimliydim. "Okay, I don't want to say about that matter. I know it.. Sorry."

Bu kadar doğal karşılaması normal değildi, acaba şu son zamanlar onu olgunlaştırmış olabilir miydi? Böyle olmasını umuyordum. Telefonu kapattığında konuşmayı dikkatle dinleyen Hilmi'ye döndüm.

"Bizim aramızda bir şey kalmadı artık onunla." deyip gülümsedim.

"Siz değil; sen ve o. Siz diye bir şey yok artık, biz varız." Dikkatsiz bir adamın cümlenin detayına takılması da sevdaya dahil miydi?

Tekrar başımı göğsüne koydum. Benim sığınağım oydu sanki. Kalp atışlarını dinlemek muazzamdı. Gözlerimi kapattım ve anı yaşamaya bıraktım kendimi.

"Burada uyuyakalacaksın sevgilim, gel bari yatağa yat." Afallamayla birlikte bir şaşkınlık nidası çıktı ağızımdan. İlk defa sevgilim demişti..

Mayıştığım için yanlış anlamış olabilir miydim? "Hı?" diyebildim sadece.

"Diyorum ki uyuyacaksın, burada uyuma." Pis pis sırıtıyordu. Demek oyun istiyordu. İstediği olacaktı. Bir Murat Ceylan Wish bu kadar çabuk pes etmezdi.

"Tamam aşkım." derken sonunu biraz ağzımda yuvarlayıp net çıkmamasını sağlamıştım. Dediğim an öksürmeye başladı. "İntepe oyun böyle olur." diye geçirdim içimden.

Yanıma yaklaşmaya başladığında gerilmiştim. Oyun denilen bu şey gittikçe tehlikeleşiyordu ve ben bundan hoşlanıyordum.

Yüzümle yüzü arasında birkaç santim kala "Yapma, yanarız." diye fısıldadım. Yanardım, yanardı; yanardık.

Gözleri ezberletmek ister gibi yüzümün her bir noktasını inceledi. "Yanalım o zaman."

Artık olayın akışını ikimiz de kontrol edemiyorduk. Bilincimiz kapanmış, yerini kalbimize devretmişti. Dudakları dudaklarıma değdiğinde ürperdim. Uzun zaman olmuştu Hilmi'nin dudaklarını hissetmeyeli.

Cennet dudaklarınmış, öp de öleyim..

Bu kurgunun ne kadar okuyucusu kalmıştır bilmiyorum ama uzun süre sonra ilk defa bu hesaba girdiğimde kendimi bulduğum yer burasıydı. Bu bölüm bir yıl önce yazdığım bölümdü ama yayımlamayı unutmuşum wkzjskx Lera'yla ayırmayı unutmuştum ona biraz takılan arkadaşlar vardı yazmam için ısrar ediyorlardı sorunsuz ayırdım o yüzden. Sizi seviyorum.❤️

Umarım bölümü beğenirsiniz.

hata sanılan | hilmurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin