Hoseok sabah marketten dönerken karşılaşmış olduğu Jin'den, Jimin'in hasta olduğunu öğrenince eve geldiği gibi Taehyung'un yanına gitti. "Sevgilim karşı komşumuz var ya Jimin. Kısa boylu sevimli çocuk. Hastaymış geçmiş olsuna gidelim diyorum ne dersin?"Kısa boylu sevimli çocuk... "Olur sevgilim. Gidelim." Bu sırada eli boynundaki kolyeye kaymıştı. Sevgilisi dudağından bir öpücük çalıp yanından ayrıldı. "Tamam o zaman. Aldığım çöreklerden oraya da götüreyim elimiz boş gitmek olmaz." Taehyung baş onayı verip oturduğu koltuktan kalktı. "Meyve suyu da koy sevgilim. Vişneli olanı." O en çok vişneli sever.
"Tamam hallettim. Gidelim mi?" Elinde poşetlerle yanına gelen sevgilisini başıyla onayladıktan sonra evden çıktılar. Hoseok elinde poşetlerle kapıyı çalarken kendisi de tam arkasındaydı. Jungkook kapıyı açınca beklemediği misafirleri karşısında görünce şaşırsa da hemen toparladı. O bişey demeden Hoseok elindeki ikramları uzattı ona "Jimin'in hasta olduğunu duyduk geçmiş olsun diyelim dedik." Jungkook hemen elindekileri alıp transtan çıkmış gibi hemen kenara çekildi. "Ah.. buyurun tabi kusura bakmayın beni hatam." Hoseok ona tebessüm edip içeri girerken Taehyung ona bakma zahmetinde bile bulunmamıştı.
Salona geçtiklerinde yorganlara sushi gibi sarılmış uzanan Jimin'i görünce yüzündeki ifade yumuşamış ve hafif bir tebessüme yer bırakmıştı. Jimin yarı uyku yarı uyanıklık arasında gidip gelirken başını kaldırdığında gördüğü bedenlerle gözleri büyüdü. Doğrulmaya çalışırken dolandığı yorgana takılıp koltuktan yuvarlanmasıyla son buldu bu çabası. O yere yuvarlandığı gibi ayaktaki üçlü hemen aceleyle yanına gittiler. Hoseok endişe ile iyi olup olmadığını soruyordu. Taehyung ise onu yorgandan kurtarmaya çalışıyordu. Jungkook aralarına girip Jimin'i yorganla beraber kucaklayıp koltuğa geri yatırırken Taehyung'un kaşları farkında olmadan çatışmıştı."İyisin değil mi bişey olmadı?" Hoseok onu merakla incelerken Jimin sesini daha yeni bulmuş zar zor yanıt vermişti. "İyiyim hyung merak etme." Jungkook komik bişey söylemiş gibi kıkırdayıp dikkatleri üzerine çekince söze girdi. "O genelde hep böyle. Sabahları hep yataktan düşer. Düşmediği anlar nadirdir o yüzden alışkınız biz."
Jungkook'un Jimin hakkında bu kadar çok şey biliyormuş gibi konuşması Taehyung'un sinirlerinin gerilmesine yetiyordu. Ama geldiğinden beri üzerinde olduğunu olduğunu hissettiği bakışlarla yüz ifadesini kendini zorlayarak normal tutmaya çalışıyordu. Jungkook'sa, Taehyung'un sıktığı yumruğundan sınırlarını zorladığını anlamış keyifi daha da yükselmişti. "Ben yiyecek bişeyler getireyim." Ayaklanıp mutfağa ilerlerken kendisi ile birlikte ayaklanıp yardim etmek istediğini söyleyen Hoseok ile daha da rahat etmişti. İkili başbaşa kalmışken Hoseok'u mutfakta muhabbete daldırmayı planlıyordu.
Salonda tek ikisi kaldığında Jimin bakışlarını onun üzerinden çekti en sonunda. Kısa bir süre sonra üzerinde hissettiği bir çift göz ile yerinde rahatsızca kıpırdandı.
"Hiç değişmemişsin." Kalın kadifemsi ses kulaklarını okşarken gözlerini kapadı sıkıca. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Bugüne kadar iki yabancıymış gibi davranırken bugün burada sanki tatil dönüşü buluşan iki dostlarmış gibi konuşması kafasını karıştırıyordu.
"Hâla bünyen çok hassas. Ve yorganlarla bütünleşiyorsun."
Sesini ifadesiz tutmaya çalışarak araladı dolgun pembe dudaklarını. "Bıraktığın gibiyim. Senin aksine." Taehyung sessiz kalmayı seçti. Jimin'de sessiz kalmak istemişti fakat dudakları düşüncelerine inat aralanmıştı. ''Senin adına sevindim.''Esmer tenli bakışlarını ondan çekip televizyon ünitesinin yanında duran resim çerçevesindeki Jin, Jungkook ve Jimin üçlüsünün fotoğrafına dikti. Bakışları fotoğrafta iken konuştu ''Ne bakımdan?''
''Aşkı bulmuşsun.''
Gözlerini sıkıca kapadı esmer tenli. "Hayır. Aşkı kaybettim." Küçük bedenin üzerinde olan bakışlarının farkında olarak ona çevirdi bakışlarını. Jimin ne demek istediğini anlayamamıştı tam olarak. Davranışları ve cümleleri tutarsızlık nasıl anlayabilirdi ki?
Taehyung başını çevirdiği sırada hala onu izleyen bedenin bakışları boynundaki kolyeye kaymıştı. "Hâlâ duruyor muydu?"Taehyung bakışlarını ona çevirdi ve bir süre baktı öylece. "Evet. Hâlâ duruyor." Buna umut bağlayıp bağlamaması gerektiğinden emin değildi küçük olan. Sonuçta boynundaki alt tarafı bir kolyeydi değil mi? Büyük olanın kendisine olan tutumundan dolayı olumsuz düşünmeye zorluyordu zihnini Tabii işin aslının tam tersi olduğunu içten içe kendisi de biliyordu. ''Senin adına sevindim. Yoluna devam edebilmene.'' Alaylı bir ifade ile ona baktı Taehyung. ''Yürüdüğüm yolların altı boş Jimin.'' Sonrasında Hoseok ve Jungkook gelmiş yarım saat muhabbet etmişlerdi. İkili kendi evlerine geçince o gece Jimin kendisini bir düşünce denizine atmıştı.
Ama dalgası şiddetli olan deniz en iyi yüzücüler içinde tehlikelidir.
Park Jimin yüzme bilmiyordu ve karaya ne zaman ulaşacağını bilmediği bir düşünce denizinde kaybolmuştu.
Geçiş bölümüydü arkadaşlar dershaneye başladım son senem mümkün olduğunca bölüm atmaya çalışacağım desteklerinize ve anlayışınıza sığınıyorum kontrol etmedim yanlışlar varsa kb
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My High School Love -Vmin
FanfictionPark Jimin ve Kim Taehyung yıllar sonra kapı komşusu olarak karşılaşıcaklarından habersizdi.