Güller Pastanesi'ne geldiğimde içeri girmeden cam kapının ardından masalara bir göz attım ama Meriç ortalıkta gözükmüyordu. Ben de kapının önündeki zengin bebesi olduğu her halinden belli olan oğlana :
" Pardon bir şey soracağım. İçeride bir erkek var mı? Böyle senin gibi orta boylu, gerizekalı..."
" Ayıp ettin. Ne gerizekalısı. Sensin gerizekalı. Allahım nelerle uğraşıyorum ya."
Tam ben ağzımı açıp bağıra çağıra laf sokacaktım ki birisi elleriyle gözlerimi kapadı.
" Beni arıyorsun galiba."
Arkamı dönüp baktım. Ve işte salak Meriç!
" Napıyorsun sen be! Çek şu ellerini. Bak yemin ederim çarpıcam suratına kendimi zor tutuyorum."
" Ya tamam Çağla. Hadi içeri geçelim konuşacaklarım var."
İçeride en köşe masaya oturduk. Ne diye gizem kasıyor anlamadım ki. Sanki devlet sırrı verecek.
" Şimdi sana bu yaptıklarım çok saçma gelecek biliyorum. Ama gerçekten önemli. Tamam belki sadece gel diye ciddi demiş olabilirim. Ama önemli."
" Ya sen çocuk mu kandırıyorsun. Ciddi değilse ben de giderim."
" Çağla! Önemli! Gerçekten!"
" Meriç seninle aynı havayı solumaktan bile nefret ediyorum. Niye geldiysem zaten."
" Tamam Çağla. Bak Bi dinle. Lütfen. "
"...... "
" Seni bir konuda uyarmak istiyorum."
" Hangi konuymuş bu Meriç Bey?"
" Baran.... Baran hakkında. "
" Baran mı?"
" Evet o. Hani şu bahçede yanımda olan. Şu sıralar ço-"
Meriç sözünü tamamlayamadan telefonum çalmaya başladı. Ekranda kütüphenin numarasını görünce şaşkınlığımı gizleyemedim. Şaşkınlığımı geçince hemen açtım telefonu.
" Alo Çağla ile mi görüşüyorum.?"
" Evet. Benim. "
" Şeyy... Ta- Tarık Amca uzun süredir yoktu burada."
" Evet görevli adam bana iyi hissetmediğini ve eve gittiğini söyledi."
" O öyle değilmiş. Tarık Amca bana da öyle dedi ama... Onu şeyde bulduk..."
" Neyde? Söylesene!! "
" Depoda."
*****Meriç ile konuşmamı yarım bırakıp geldim kütüphaneye. Gerçekten de dedikleri gibi Tarık Amca depodaydı. Ona bir kaç soru sorduk ama tam cevap vermedi. Tansiyonu tavan yapmış. Hastanelik bir durumu yoktu Allah'tan. Sakinleşmesini bekledik uzun bir süre.
" Tarık Amca bize oraya nasıl gittiğini söyler misin?"" Bilmiyorum Çağla Kızım. Ben sadece iyi hissetmiyordum. Eve gidecektim. Montumu giydim. Tam çıkacaktım ki..."
" Tam çıkacaktın ki?"
" Tam çıkacaktım ki bir ses duydum. Çığlık sesine benziyordu. Depodan geliyordu bu ses. Depoya indim ben de ama depoda kitaplar dışında bir şey olmadığını gördüm. Sonrası malum. "
" Ne tür Bi çığlık sesiydi bu Tarık Amca? "
" İnsan çığlığı gibi. Ama tek bir insan değil. Bir grup insanın çığlıkları gibiydi. "
" Halüsinasyon geçirmiş olabilir misin Tarık Amca? "
" Bilmem ki kızım. Ben duyduğumu söylüyorum. "
" Tamam Tarık Amca. Yeteri kadar yoruldun. Şuradaki adama söyleyeyim seni evine bıraksın. Tamam mı? "
" Yok ben yürürüm. "
" Olmaz. Ben şimdi söyleyip geliyorum. "
" Tamam. Çağla kızım. Sen de olmasan..."
Adam Tarık Amca 'yı arabasıyla götürdü. Ben de depoya inmeye karar verdim. Tarık Amca' nın gözler pek iyi görmez. Belki görememiştir diye bakmaya karar verdim ben de. Deponun anahtarını alıp merdivenden basamak basamak inmeye başladım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZEMLİ KÜTÜPHANE #Wattys2020
Novela JuvenilBaşta her şey güzeldi. Çocukluğu, yapılan şakalar, okunan kitaplar... Omzunda oyunlar dışında bir yük yoktu. Zaten oyunlara da yük denemezdi ya! " Sonra ne oldu peki ? " " Yüzleştik." " Ondan sonrasını soruyorum." " Karanlık." ...