BÖLÜM§ 12 İki Çocuk

76 16 11
                                    

Bu mesaj da neyin nesiydi böyle? Meriç nereden bahsediyordu ki? Bana söylenmemiş bir yeri ben nasıl bulabilirdim? Ama sonuç itibariyle birbirimizi kırdığımızı anlamıştı. Ve bu beni gerçekten mutlu etti. Ama hemen yanlış anlamasın kimse. Çünkü ne zaman birisi beni anlasa benim içimde bir mutluluk oluşur.

Saat 10 ' da.... Tamam bu saat dilimi de bana uyar. Tabii annemden izin alabilirsem. E herşeyi anladım da nerede? Off Allah'ım nereye gelememi istiyor bu çocuk benden? Pekala Çağla Hanım, öncelikle bir toparlan ve üzerini giyin. Sonra da görevliye bir telefon aç ve buluşma yerine git. Daha sonra akşama kadar düşünürüz bakalım neresi olduğunu.

Elimi yüzümü yıkayıp giyindim. O çok sevdiğim siyah küpelerimi de taktıktan sonra aynada duran yansımama bir güzel göz attım. Aynalar da ne tuhaf şeyler öyle. Bazen doğruyu bazen de olmadığımız bir kişiyi gösteriyor bize. Mesela daha zayıf veya daha şişman gösteren aynalar da var. Ya da en saf ve düzgün olanı, doğal halimizi bizlere olduğu gibi yansıtan aynalar... En sevdiklerim de onlardır benim. Asla yalan bir şey sergilemezler. Bütün herşeyi en doğru şekliyle koyarlar karşımıza. Keşke insanlar da bu aynalar gibi olsa... Allah'ım ne diyorum ben ya. Fazla edebiyat çalışmanın zararları diyelim biz buna. Ben burada aynalara takmışken telefonum çalmaya başladı. Aman Allah'ım şu zil sesini gerçekten değiştirmem lazım. Ateş geçen gün öyle demişti de. ' kızım git şunu değiştir benimki de kulak yani. Ne bileyim çabuk uyumana yardımcı olacak bir melodi olabilir mesela. Ama bu ne ya, bizimki de kulak yani.' diye bir saat söylenmişti. Bir anda o anı hatırlayıp yüzüme bir gülümseme yayıldı. Canım arkadaşım benim ya. Ne çok saçma ama bir o kadar da güzel anılarımız var onunla.
Tabii telefon ısrala çalmaya devam ediyordu bu sırada. Aynadaki yansımama bir kez daha bakıp hızlıca yatağımın üzerindeki telefonumu kaptım. Arayan görevli kadın.

" Evet?"

" Çağlacığım hazırlandın mı?"

" Ha evet evet hazırlandım. Çıkıyordum ben de tam." tamam azıcık yalan söylemiş olabilirim. Felsefi ve duygusal konuşmalar yapıyordum çünkü içimden. E kadına da öyle söylenmez. Deli derler adama.

" Aaa süper. O zaman ben geleyim seni alayım istiyorsan."

" Yok yok hiç zahmet etmeyin kafe zaten iki sokak ötede."

" E tamam işte. Ben geleyim seni alayım beraber gideriz. "

" Gerçekten oradan buraya gelmenize gerek yok ben yürürüm. Hava da iyi zaten bugün. "

" Çağlacığım iyi misin? Hava buz gibi. Camdan bakmadın mı hiç? " of evet hava buz gibi. Ama biraz yalnız kalıp Meriç 'in dediği yeri bulmaya çalışacaktım. O yüzden yalnız kalmam gerekiyordu. Görevli kadın kafeye gidecekti ben de bu civardaki gidebileceğim yerlere biz göz atacaktım. Yani biliyorum aşırı saçma ama bir umut...

" Yaa evet ben unutmuşum onu. Dün ile karıştırdım galiba. Dün biraz daha iyiydi hava ya ondan."

" Gel ben arabayla alayım seni. Hem bak arabanın içi sıcacık. Azıcık ısınırız ha?"

" Peki madem öyle diyorsanız."

" Hah şöyle ya! Hadi beş dakikaya oradayım. Görüşürüz canım. "

" Görüşürüz. " dedim alt dudağımı bükerek.
Ve daha beş dakika bile geçmemişti ki aşağıdan korna sesi geldi...
Montumu sandalyenin üzerinden alıp gelişigüzel giydim, botlarımın da fermuarını kapatmadan hızlı adımlarla merdivenlerden aşağı indim. Aşağı indiğimde kırmızı arabasının içinden kocaman gülümsemesiyle bir gülüş attı. Ben de ona... Hava o kadar soğuktu ki hemencecik atlayıverdim arabanın içine. Anlık bir sıcaklık değişikliği oldu. Arabanın içi gerçekten de sıcacıktı.

" Hoşgeldin güzellik. Soğukmuş değil mi dışarısı?" dedi anlamlı bir bakışla.

GİZEMLİ KÜTÜPHANE    #Wattys2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin