"Sehun...seni çok çok seviyorum!"
"Tamam ama yılışma bu kadar."
Odada oturmuş Jongin'in gelmesini bekliyorduk güya fakat Taemin kollarını boynuma dolamış nefes almama dahi izin vermiyordu. Anlıyordum, harika bir insandım ama mütevazılığım gereği bu tür abartılardan hoşlanmıyordum da.
"Annem deneme sonucumu görünce ne kadar sevindi anlatamam, bir ara bize gelmeni ve yemek yemeni istiyor."
Evet, Taemin matematikte gayet iyi bir sonuç çıkarmıştı, diğer dersleri de fena değildi. Ama benim onlara gelin gitmeye niyetim yoktu tabii, bu konuşma gittikçe korkunçlaşıyordu.
"Bay Kim de seninle gurur duyduğunu söyledi."
İşte şimdi ilgimi çeken bir şeyler duyuyordu bu kulaklar.
"Öyle mi? Ne zaman söyledi bunu?"
Bana cevap vermek için ağzını açmıştı ki odanın kapısının açılma sesini duydum. Günün en sevdiğim saati yani Jongin'i gördüğüm her saatten birinin gelmesinin verdiği heyecanla arkamı döndüğümde beklediğim görüntüye ek bir şey vardı. Kahve çekirdeğimin kolları arasındaki küçük kız çocuğu.
"Biz geldik."
Jongin yüzünde herzamankinden daha sevecen bir gülümsemeyle bize doğru yaklaşırken kızı olduğunu tahmin ettiğim diğer güzel varlık da ilk önce etrafına çekingence bakındı, gözleri benim üzerimde bir iki saniye oyalandıktan sonra Taemin'e geçti ve bir anda parladı. Kafamda soru işaretlerinin dönmeye başladığı an tam da o andı.
"Tae! Taemin abim burada!"
Jongin'in kucağından inmek istercesine birkaç hamlede bulunduğunda babası eğilip onu yere bıraktı ve minik kız koşa koşa Taemin'in kucağına zıpladı. Ben ne olduğuna anlam dahi veremiyorken Jongin gözlerini kızından ayırmadan konuştu. Herzamanki gibi tanrısal formundaydı.
"Dadısı bugün gelemeyecekti, başkasına bırakmaya da içim razı olmadı. Sorun olur mu çocuklar?"
Gözlerimi Taemin yanaklarını okşarken kıkır kıkır gülen küçük kızdan ayırmadan başımı iki yana salladım. Bu nasıl olabilirdi bilmiyorum ama babasının aynısıydı. Esmer bir teni, küçük ama kalın dudakları vardı. Annesinin güzelliğinden bir nebze bile almamış olmasına rağmen ışıl ışıl parlıyor oluşu içimi ısıttı. Fotoğrafını görmüştüm ama orada daha küçüktü, şimdi ikisi arasındaki benzerliği daha net farkediyordum.
"Dersi iptal de edebilirdik Bay Kim, yorulmanıza gerek yoktu bu kadar."
Bana gülümseyip başını sorun olmadığını belli edercesine iki yana sallayan Jongin'e dalıp gidecektim ki, aklımda çakan şimşeklerle Taemin'e döndüm. Adam aklımı başımdan alıyor olabilirdi ama o kadar da değildi. Şerefsizliğin kokusunu almıştım çoktan.
"Sen..Chaeyoung'ı nerden tanıyorsun?"
Soruma cevap vermeden önce küçük kızı masaya oturtup elleriyle saçını düzeltti. Yüz ifademden eğlenir gibi bir hali vardı.
"Bay Kim benim en küçük dayım Sehun, Chaeyoung da kuzenim."
Dehşet dolayısıyla aşağı düşen çeneme hakim olmak adına kafamı kaldırdım fakat yüz ifademe bir müdahalede bulunamıyordum. Gerçekten, demiş miydi bunu? Haftalardır beni kandırıyordu? Ben de neler düşünüp onu tehdit olarak görmüştüm, insan bir söylerdi değil mi?
"Ağzını kapat, okulda olduğumuz için herkese söylemiyorum bunu."
Jongin de yüzünde hafif bir tebessümle onayladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir çeşit eşitsizlik] sekai ✔
Fanfictionkoltuğunuz oldukça rahatmış bay kim fakat size kucağımı da önermek isterim 07.09.18 - 21.07.19 | jongin to sehun