yirmi altı| ilk jongdae tavlamış

3.1K 294 92
                                    

"Beni otoparkta bekle, çantamı alıp geliyorum." Jongin komutunu verip öğretmenler odasına doğru adımladığında arkasından yürüyüşüne birkaç satır şiir yazıp ben de bina dışına yöneldim. Bugün randevumuz vardı, birlikte yemek yiyecektik. Havalar oldukça ısındığından tuvalette hızlıca okul formamı çıkarıp kolsuz bi üst giymiştim, altımda da herzamanki kotlarımdan vardı. Jongin'in takım elbiseli olduğunu varsayarsak, hiç sırıtmayacağımızdan emindim yani.

Ayaklarım beni nihayet okulun otoparkına getirdiğinde başka bir arabaya binmekte olan sarı kafa dikkatimi çekti. Muhtemelen halisülasyon görüyordum. "Jongdae?"

Sesimi duymasıyla birlikte korkuyla yerinden sıçrayıp kafasını arabanın tavanına çarpmasını zevkle izledim. Suç üstü yakalanmışcasına tedirgin bi yüz ifadesine bürünmüştü. Benden gizli iş çevirmek de neydi ve arabadaki Junmyeon bana neden bir tebessümle bakıyordu? "Araban yüzünden beyin hücresi kalmadı kafamda görüyorsun değil mi?" Sürücü koltuğuna doğru çemkirdikten sonra bana dönen Jongdae'ye çevirdim gözlerimi. Yüzüne hemen masum bir gülümseme yerleştirdi. "Kuşum ya, gelinir mi öyle birden? Sen niye diğerleriyle değilsin?" Tek kaşımı alayla havaya kaldırdım. Bir de hesap soruyordu. "Sevgilimle yemeğe gideceğimi söylemiştim, senin aksine." Gözlerimle Bay Kim'i işaret ettim. "Kaç tane daha böyle randevunuzda bizi ektin? Tanrı bilir evlenmişsinizdir de."

İnanamaz gözlerle suratıma baktı. "Saçmalama, biz sevgili bile değiliz!" Bunu der demez Junmyeon arabadan inip yanımıza geldi. Bunu öyle hızlı yapmıştı ki, bir şey demeden onun konuşmasına izin verdim. "Ciddi misin Jongdae?"Sonra bana döndü. "Merhaba Sehun, Jongdae'nin sevgilisiyim." Cümlesinin hemen ardından papatyamdan omzuna bir yumruk yedi. "Ah, yavaş ol biraz."

Açıkcası ne diyeceğimi bilemiyordum çünkü şok olmuştum. Aylardır omzumda sevdiği adamın imkansızlığından ötürü ağlayan kankam söz konusu adamla sevgiliydi? "Bak Sehun, söyleyecektim ama utandım." Jongdae sessizliğimden huzursuz olmuş olacak ki tekrar konuştu. Parmaklarıyla oynayıp duruyordu ve bunu utandığı zamanlar yaptığını biliyordum. Benden değil, Junmyeon'dan utanıyordu. Tatlı... "Zaten daha dün oldu. N'olur kızma bana."

Ellerimi cebime sokup omuz silktim. Daha fazla olayı büyütmeye gerek yoktu. "Sorun yok papatyam, size iyi randevular." Jongin benden altı yaş büyük olduğu için devamlı çemkirip kendisinden dokuz yaş büyük sevgili yaptığını sonra yüzüne vururdum nasıl olsa. Zaten duyduğum adım seslerinden Jongin'in geldiğini anlamıştım. "Ah, Junmyeon? Ne hoş süpriz." İkisi uzaktan selamlaşırken sevgilimi belinden tutup kendime çektim ve boynuna bir öpücük kondurdum. Bay Kim okuldan ayrıldığı için ikisi çok yakınlaşamamıştı fakat melek gibi insanlar olduğundan bu büyük bir sorun teşkil etmiyordu. Jongdae ile önceki yaşantımızda ne gibi bir iyilik işlemiştik acaba?

"Sanırım sizde randevudasınız?" Kahve çekirdeğim sorduğunda Junmyeon onayladı. "Öyleyse sonra görüşürüz."

--

"Yani gerçekten, sonra görüşürüz derken on beş dakika olan sonrayı kastetmemiş olmalısın." Hayretle girdiğimiz lokantada direk görüş açıma giren ikiliye bakıyordum. Jongin de şaşkındı. "Nerden bileyim Sehun, tesadüf işte." Jongdae ile göz göze geldiğimizde kaşlarımı kaldırıp ne ayaksınız oğlum siz bakışımı yolladım, o da işine bak bakışıyla karşılık verdi. Jongin'in yanımda oluşunun tadını çıkaracaktım, bu nedenle bize rezerve edilmiş masaya doğru daha fazla üstelemeden yürüdüm ve yerleştik.

"Güzel mekan." Elime menüyü alırken gözlerinin içine bakıyordum. Bir süre sonra bağımlılık yapan bir şeydi, yani Jongin'in gözbebeklerinde kendi yansımanızı görmek. Beğenime karşılık tebessüm etmekle yetindi, burayı o seçmişti. "Beğenmene sevindim, ama keşke sana gömlek giydirseydim." Beyaz kollarımda gözlerini gezdirdi. Aslında etrafın resmiyetine bakınca bunu ben de düşünmüştüm, ama en azından Jongdae gibi okul formam üzerimde değildi. "Sen rahatça parla diye kendimi sönük giydiriyordum aslında." fırsatı değerlendirip yine bir yavşaklık yaptım. Güldü. "Sönük anlayışın bu mu gerçekten Sehun?" Bakışlarımı menüye indirirken hâlâ sırıtıyordum. "Ne yapabilirim sevgilim? Bu ışıltılı hayatı ben seçmedim."

bir çeşit eşitsizlik] sekai ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin