altı| kim jongin'in birçok fedakarlığa değiyor oluşu

4.1K 450 102
                                    

"Anlamıyorum Bay Kim, çıldıracağım gerçekten."

Taemin hayalkırıklığıyla çözemediği soruya bakarken sinirden tırnaklarımı yemeye başlamıştım ki tırnaklarımı çok severdim, asıl ben çıldıracaktım birazdan.

Kahve çekirdeğim yüzünden silinmeyen gülümsemesiyle doğrulup bana döndüğünde sinir katsayım ikiye çıkmıştı.

"Sehun, yer değiştirelim mi? Taemin'in yanına oturayım ben."

O an gerizekalı olmayı diledim. Anlattığı hiçbir şeyi anlamamayı, ona tekrar tekrar anlattırabilmeyi deli gibi istedim fakat tanrı bana dehşet ilerilikte bir zeka vermişti. Ve bu, bana gerizekalı taklidi yapabileceğimi farketmemi sağladı.

"Ah, dinliyordum ama?"

Hafifçe dudaklarımı büzerek kafamı eğdiğimde Taemin hayret dolu yüzüyle bana döndü. O güzel yüzünü dağıtacaktım şimdi.

"Bütün soruları çözdün Sehun! Geçer not almama izin ver lütfen."

Başımı kaldırıp Jongin'e baktığımda benden bir cevap bekliyordu ve tüm evren de biliyordu ki onu reddemezdim, onu kıramazdım ve onun köpeği olmaya hazırdım.

"Buyrun Bay Kim, ben karşı sandalyeden de dinleyebilirim."

Olabilecek en ışıltılı gülüşümü kendisine sunarak yerimden doğruldum, bu sırada Taemin'e dönüp ağzına uçan tekme atacağım bakışımı da atmayı unutmadım elbette. Ben yerime geçtiğimde, tanrım yerini aldığında ve ikisi daha çok bire bir ders moduna geçtiğinde iyice keyfim kaçmıştı. Dinlemeye çalışsam da dikkatim dağılıyordu ve ben de Jongin'i izlemenin daha cazip olduğunu farkedip bakışlarımın yönünü değiştirdim.

Kalın dudakları stabil fakat samimi bir gülümsemeyle kıvrılıydı. Saçlarını sağ tarafa yatırmış, perçemleri alnına dökülüyordu. Burnu kusursuz olmasa da çok güzeldi, yüzüne mükemmel uyuyordu işte. Ten rengi, ah, ten rengi öyle büyüleyici bir parlaklıkta parlıyordu ki, bronzlaşmak için binlerce para harcayan insanların teni onunkinin yanında saydam bir çarşaftan başka hiçbir şey değildi.

Tanrı. Bu işte.

Konu kısmının bittiğini o sıra farkettim, Jongin soru için biraz daha dikkatli bir şekilde kağıda eğilmişti çünkü. Her şeyi tane tane açıklıyordu, Taemin'in dikkatini kağıttan yüzüne çevirdi, sinir ayarım burada bir tık attı. Bakışları üzerinde hissedince Jongin de yüzünü kaldırmıştı ve neredeyse burun buruna gelmişlerdi. Burun buruna!

"Bay Kim!"

Gürültüyle sandaylemden kalkıp ellerimi masaya dayadığımda ikisi de irkildi fakat umursamadım. Avıma başka bir kaplan atlamak üzereydi şu an!

"Ne oldu Sehun?"

Tereddütle fakat biraz da ilgiyle bana bakıyordu. İşaret parmağımı Taemin'e doğrulttum.

"Ders çalıştırabilirim! Taemin'e boş zamanlarımda anlamadığı konuları anlatırım,"

Kendimi ifade etmemin rahatlığıyla ve biraz da manasız tepkimin farkındalığıyla yeniden sandalyeme oturdum.

"Böylece üçümüz çalışırken geride kalmaz."

Bu yaptığım dehşet büyük bir fedakarlıktı çünkü ders anlatmaktan da dinlemekten de nefret ederdim. Hele de kıymetli boş zamanlarımda? Kim Jongin, bu işin sonunda benim olsan iyi olurdu.

"Ahh,"

Jongin yarım bi gülümsemeyle başını eğdi, sanırım düşünüyordu ve ben bu sırada Taemin'e bakmayı akıl etmiştim. Yeni bir hoca fikri hoşuna gitmişti galiba, dersten geçmeyi gerçekten istiyor olmalıydı.

"Olabilir aslında. İkinizin bileceği bir iş bu, sen ne diyorsun Taemin?"

Genç çocuk omuz silkti.

"Neden olmasın?"

--

"Bu herif için şimdi de beleşe öğretmenlik yapacaksın? Oh Sehun?"

Baekhyun tek kaşını kaldırmış bi şekilde oturduğu demirlikte sallanırken ve diğer hepsiyle birlikte bana uzaylı görmüş gibi bakarken yaptığım şeyden pişman olmak üzereydim.

Neredeyse.

"Ne var bunda? Savaşta ve aşkta her şey mübahtır."

Yixing başını iki yana salladı.

"Sen ona aşık değilsin ki."

Ben bir şey söyleyemeden hepsi anlaşmış gibi aynı anda başını sallamaya başladı. Arkadaş mı yetiştiriyordum yoksa muhalefet partisi mi belli değildi, asla değildi.

"Çocuğu olan matematik öğretmeninin peşinden koşmaması gerektiğini biri şuna hatırlatabilir mi?"

Jongdae ilgisizce ortaya lafını atıp tekrar kafasını çevirdi. Öğle yemeğinde patateslerini o tuvaletteyken yediğim için benimle konuşmuyordu. Buna da değmemişti zaten, patatesler bayattı.

"Geceleri rüyamda Bay Kim diye sayıklamaktansa yüzüne doğru söylemeyi tercih edeceğimden mi bu dediğin, pardon, biri sorsun, öyle miymiş?"

Tribine karşılık verip manasızca ben de omuzlarımı silktim. Diğerleri mesajlarımızı iletmek gibi bi saçmalığı umursamadı elbette, birden bire sessizleştik. Arada Chanyeol Baek'in ellerini öpüyordu ve Yixing meyve suyunu höpürdetiyordu o kadar.

Biz öyle sessizce otururken karşıdan bize doğru yürüyen Taemin gözüme çarptı. Geniş paça siyah bir pantolonun üzerine okul formasını giymiş, üstüne de uzun ince hırkasını geçirmişti. Belinden kumaş kemeri sarkarken Paris moda haftasından gelir gibi bir hali vardı ve ben ister istemez gözlerimi yırtık kotuma indirdim.

Yırtık kotları seviyorum, sanırım burada yapacak bir şeyimiz yoktu.

"Sehun! Konuşabilir miyiz?"

Yanıma varıp omzuma dokunduğunda bir baş hareketiyle onayladım. Bizimkiler çocuğa avına yaklaşan bir ceylan gibi bakıyordu ve bu zavallı çocuğu onlara yem etmek istediğimden emin değildim. Buyüzden onu belinden hafifçe biraz daha uzak bi yere yönlendirdim.

"Bir sorun mu var?"

Başını iki yana salladı.

"Yok, hayır. İlk olarak ders yardımın için teşekkür etmeye geldim. Dersten geçmeye gerçekten de ihtiyacım var. İkinci olarak,"

Yan yan sırıtmaya başladı tam bu anda, istemsiz olarak kaşlarımı çattım.

"Bay Nini ile ders çalışmak gibi bi amacın olmadığının farkındayım, o kadar da salak değilim. Bilmeni istiyorum ki ona o gözle bakmıyorum."

Bu söylediği yüzüme anlık olarak mutlu bi ifadeyle yansıdı. Tabii ki Jongin'in üzerine atlamak istediğim beş yüz kilometre öteden belli oluyordu ve tabii ki bunu saklamayacaktım. Diğer yandan olası bir rakibimin elenmesi de artı puandı. Yine de Taemin'in hala söyleyecek bir şeyleri var gibiydi. Başımı sallayarak devam etmesini söyledim.

"Sehun...sana bu kalkıştığın işin zor olduğunu söylemeye geldim. Onu tanıyorum, Bay Kim'in eski eşinin kim olduğunu biliyorum. Ve neden eski eşi olduğunu da."

---

lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin♡

bir çeşit eşitsizlik] sekai ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin