final 4/4 | senden başka hiçbir hareketimden emin olamıyorum artık

2.8K 268 122
                                    

asıl vedaya gelmiş bulunuyoruz... gözyaşlarım şap şup

kısa bi hikaye olduğu için olaylar çok hızlı geçti yine bi türlü yavaşlatamıyorum gerçekten. ilerki kitaplarımda aşarım umarım bu durumu:(

---

"Dök abi ensesinden aşağı şişeyi!" Ellerini heyecanla çırpıp Yixing'i gösteren Baek'e uyup kuzucuğun tabiri caizse afiyetini kaçırdım. İlk on saniye donup kalışı aşırı komikti, ama çok sürmedi. O da bize katıldı ve hepberaber salonu inleten kahkahalar attık. Dans pisti ve Baekhyun'un çorapları sırılsıklam olmuştu, ne yazık ki umrumda değildi.

"Of, dengemi kaybedip yapışıcam şimdi kuş boku gibi yere." Yixing Chanyeol'e tutundu. Baek ve onun kafası uçmuştu ama biz gayet sağlamdık. Jongdae gideli yarım saat oluyordu, mecbur ben de kendimi pistlere atmıştım. Okuldakilerin gözlerini son kez bayram ettirmek lazımdı hem.

"Kuş boku." Gülen kankalarımın aptal hallerine gülüyordum ki ensemde bir nefes hissettim. Tanıdık bir nefes. Muhtemelen kendimi unutsam, ona dair hiçbir şeyi unutmazdım. Paniklemedim bu yüzden, sadece buraya nasıl geldiğinin şaşkınlığıyla arkamı döndüm. Dönmemle gülmem bir oldu. "Bu halin ne?"

Jongin tam karşımdaydı. Gözlüklerinin altından göz kırpıp eğildi ve tüm okulun önünde, dudaklarıma bir buse kondurdu. Ama kimse onun biricik matematik öğretmenleri Kim Jongin olduğunu bilmeyecekti. Kahve çekirdeğim dar bir kot, üstüne de bol bir hoodie giymişti. Saçlarını kapşonuyla kapatmıştı, gözlerindeyse geniş çerçeveli güneş gözlükleri vardı. Bu akşam saatinde. "Seni arabayla almak istemedim." Kalın dudakları açıktaydı, çekinmeden eğilip öptüm.

"Bay Kim'i ne zamandır aldatıyorsun sen puşt herif?" Baekhyun asabi asabi aramıza girdiğinde bir şey dememe fırsat kalmadı. Chanyeol elbette anlamıştı ama Yixing de saf saf suratıma bakıyordu. Diğer kimsenin umrunda değildik, zaten çoğu insan okul dışından bir sevgilim olduğunu biliyordu. Ne okul dışı ama.

"Bebeğim, o Bay Kim zaten." Yeol sevgilisini kollarından çekip kendi bedenine yasladı. Jongin de açıklama mahiyetinde gözlüklerini aşağı indirip bizimkileri selamladığında yeterli olur sanmıştım. "Oha, Bay Kim'i Bay Kim'le aldatıyor." Ama haliyle, onlardan biraz uzaklaşmak zorunda kaldık.

"Salondakilerden biri olsaydım, seni kotunun bacaklarını sarma şeklinden bile tanırdım." Pistin biraz daha ötesinde ikimize bir alan tanıdım. Sonraysa, madem buraya kadar gelmişti, ellerimi beline yerleştirdim. Hafif hafif salınmaya başladık. Öğrencilerinin yanında onunla dans edeceğimi bana söyleseler güler geçerdim. "Neyse ki bunu bir tek sen yapabilirsin." Başını omzuma yaslayıp tatlı tatlı mırıldandı. Dışarıdan oldukça komik görünüyor olmalıydık. Takım elbiseli bir genç ve akşam vakti, kapalı salonda güneş gözlüğü takmış sevgilisi. Dans ediyorlar.

"Yüzünün tamamı örtülüyken bile nasıl bu kadar güzelsin?" Öylesine bir iltifat değildi. Jongin şu an salondaki, saatlerdir kuaförlerde hazırlanmakla uğraşmış herkesten daha güzeldi. Kapşonunun üzerine bir buse kondurdum, okuldan birkaç kişinin bakışlarını üzerime çekmiştim. Muhtemelen slow şarkı çalmamasına rağmen ağır ağır salındığımız içindi. "Abartıyorsun, Sehun." Ama abartmıyordum, orada olsanız bilirdiniz kardeşlerim.

Daha ne kadar öyle durduk bilmiyorum. Sırf beni mutlu etmek için mezuniyetime gelip benimle dans etmeyi bile başarmıştı, onu hakedecek ne yaptığımı inanın bilmiyordum. Muhtemelen önceki yaşantımda azizdim falan. Şarkılar değişti, yenisi başladı. Jongin'in kollarım arasındaki pozisyonu değişmedi.

Sonra başını omzumdan kaldırdı. Gözlerini göremiyordum ama nasıl baktığını hayal etmek zor değildi. "Süprizimi görmeye gidelim mi artık?" Oyuncu sesi kulaklarımı okşadı. Geçen haftalarda bana söz verdiği süprizi o an aklıma gelmişti. "Çocuklara veda edeyim." Bedenlerimizi ayırıp sol elini tuttum. Yixing ceketini beline bağlamış halde hâlâ dans ettiğinden onları aramama gerek bile yoktu, göze çarpan tek kareydi çünkü. Kahve çekirdeğimi de peşimden sürükleyerek kuşlarımla vedalaştım. Sonra tekrar geldiğimiz yönden dönüp çıkış kapısına yine el ele yürüdük.

bir çeşit eşitsizlik] sekai ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin