"Sırtınıza alın beni çabuk, tez vakit koridorda törenimi başlatacağım."
Bir kahkaha atıyor, bir elimdeki sınav sonucuna bakıyor, sonra tekrar kahkaha atıyordum. Yapana kadar imanım gevremişti, gözaltlarımda karadelikler vardı ama başarmıştım. Deneme sınavının yeni sonuçlarına baktığınızda matematik branşında birinci olarak beni görebilirdiniz.
"Abi,seninle gurur duyuyorum. Bin omuzlarıma Sehun, bundan sonra en yakın kankam sensin."
Chanyeol önümde dizlerinin üzerine çöktüğünde hiç düşünmeden bacaklarımı omzuna attım ve benimle birlikte ayağa kalkarken kafasına vurmayı da ihmal etmedim.
"Benden başka en yakının kim senin, eşek herif!"
Öğle saatiydi ve etraftaki öğrenciler garip garip bize bakıyordu ama umrumda değildi. İstediğime istediğim zaman ulaşacağımı söylemiştim ve bu da bunun bir örneğiydi işte.
"İlk adam için ders dinlemeye başladın, sonra bedavaya özel ders verdin, şimdi de köpekler gibi gece gündüz ders çalışıp sınavı fullüyorsun? Sehun? Yanlışlıkla aşık olmadın umarım."
Baekhyun yanımızda yürüyüp korkulu bakışlarını bize doğrulttuğunda tam olarak neyden korktuğunu anlamamıştım. Kim Jongin'e aşık olmamdan mı yoksa bir seksenlik iki adamın birbiri omzuna bindiği ve yürürken heran yıkılacakmış gibi görüdüğü bu görüntüden mi?
"Diğer öğretmenlerin de dehşet bir şekilde dikkatini çekeceksin. Resmen taramada kırk doğrun var ve kırkı da matematik."
Jongdae de herzamanki gibi çemkiriyordu ki buna şükrediyordum çünkü çemkiriyorsa iyiydi. Sanırım Junmyeon ona mesajlar atmaya devam ediyordu ve bir şekilde bu iyi hissetmesine neden olmuş olabilirdi.
"İyi tarafından bakın ki zeki bir kankamız var."
Chanyeol bize cevap vermeye çalışıyordu ama bu biraz imkansızdı çünkü Yixing aşağıdan karnını gıdıklıyordu ve benim birazdan şak diye yere düşmem an meselesiydi.
İşin gırgırındaydık falan ama, gerçekten çok çalışmıştım. Ultra zeki bir tarafım yoktu, çalışmadan yapabileceğim bir şey asla değildi, üstelik aldığım özel derslerin de etkisi olmuştu.
Kim Jongin'in etkisi.
Onun için yapmıştım, sırf o bakışları ve tek bir cümlesi içindi. Sanırım sadece bir takıntı değildi, Jongin Baek ile vitrinde beğendiğimiz kazak değildi yani, hoşlanıyordum deli gibi.
Aklımdan bunları geçirmemle birlikte yemekten dönmüş kahve çekirdeğim karşımızda belirdi. Minseok ile ellerinde kahveyle gülerek bize yaklaşıyorlardı ki bizi gördüklerinde gülümsemeleri soldu çünkü her okulda görebileceğiniz bir görüntü değildi bu. Ayrıca Baekhyun bugün formasının üzerine leopar desenli hırka giymişti, kırmızı çoraplarla birlikte. Bunun da etkisi olabilir.
"İndir beni, indir."
"Abi nasıl indireyim, eğilirsem kuş boku gibi yapışacaksın yere."
"Yardım edelim dur."
Biz kendi halimizde bir karmaşaya girmişken Minseok ve Jongin üzerlerindeki şoku atlatmış olsa gerek yürümeye devam ettiler. Bense yere indiğim gibi biriciğimin peşinden koştum.
"Bay Kim, müsait misiniz?"
Jongin elindeki kahveyi çöpe attıktan sonra Minseok'a devam etmesini söyledi ve tüm gülümsemesiyle bana döndü, ne diyeceğimi unutur gibi oldum.
"Elbette Sehun, ben de seninle konuşacaktım. Beni ne kadar gururlandırdığını anlatamam."
Görmüştü. Görmüştü! Daha bir saat önce asılmıştı sonuçlar ama bakmıştı ismime, eriyor olma ihtimalim ne kadardı ki şu an?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir çeşit eşitsizlik] sekai ✔
Fanfickoltuğunuz oldukça rahatmış bay kim fakat size kucağımı da önermek isterim 07.09.18 - 21.07.19 | jongin to sehun