final 3/4| suchen

1.7K 196 108
                                    

Jongdae-

"Lan ben var ya, ben bu dolaba sığarım." Elimle içkilerin olduğu ufak çekmeceli dolabı gösterdim. Alnımdaki kıravat kaşlarımı o kadar germişti ki onları kaldıramıyordum bile. "Deneyeyim mi?"

"Hayır abi, iki dakika götünün üzerinde otur sağ salim teslim edeyim seni." Sehun neden bu kadar yüksek sesle konuşuyordu ki? Ve önümdeki bardak neden dönüp duruyordu? Ayrıca dans pistinde kendinden geçen Yixing'in alnına kağıt para yapıştıran Baekhyun'un ayağında neden ayakkabı yoktu? "Neden bu kadar içmene izin verdiysem, bekle sana kahve getireceğim." Başımı sallayıp önümdeki masaya yaslandım ve dans pistindeki dostlarımı izlemeye devam ettim.

Çok geçmemişti ki, yanıma birinin oturduğunu hissettim. Sehun olduğunu bildiğimden dönüp bakma zahmetine girmedim ama düşüncelerim beni yanıltmıştı. "Bu gece gözlerimi senin üzerinden alamıyorum Jongdae." Dönen başımı zorlukla sesin geldiği yöne çevirdim. Yan sınıfımdaki bir ara bana yazan çocuktu. "O gözlerini oyarım senin." Sözler ağzımdan pelte pelte dökülüyordu, bu nedenle beni pek ciddiye almadı. "Kötü bir amacım yok, seni dışarda bir arabanın beklediğini söylemeye geldim." Ayağa kalkıp bana üstten bir bakış attı. Salonun disko ışığı gözlerimi aldığından güneşe bakan sincap gibi iyice kısmıştım onları. "Ve güzel göründüğünü söylemeye." Sonra da geldiği yöne doğru geri yürüdü.

Elimle alnımı ovalayıp gözlerimi kırpıştırdım. Beynim Junmyeon sinyallerini aldığından bende bir şok etkisi yaratmıştı. Dışarda beni bekliyordu, gelmişti. Karşıdan elinde bir kahveyle gelen Sehun'u görünce direk ayağa kalktım. O kafeine ihtiyacım vardı.

"Kuşum ben gidiyorum." Yanıma varır varmaz elinden karton bardağı aldım. Karton bardakta kahve içmekten nefret ederdim, ağzıma kağıt tadı geliyordu. Yine de bir yudum alıp anlamamış olan kıvırcığıma baktım. "Gelmiş, dışarda bekliyormuş. Ben kaçtım." Parmak uçlarımda yükselip alnından öptüm. Neden askere gidiyormuş gibi davrandığımı anlamamıştım, kafamı toplamam gerekiyordu. Kahveden biraz daha içip cevap beklemeden çıkışa yöneldim.

Salonun kapısından çıktığım gibi temiz havayla temas edince gülümsedim. İçerisi fazlasıyla boğucuydu ve insan kafasını istese de toplayamıyordu. Siyah arabası hemen gözüme çarptı. İçeride, siyah filmlerin ardında beni bekliyor oluşu kalbimi tekletti. Salak salak sırıttım, arabanın kapısına gelene kadar da yüzümden silmedim gülüşümü. Ancak hâlâ biraz utandığımdan, ön koltuğa atladığım gibi ciddileştim. Yanaklarım kızarmıştı, içkiden dolayı olduğunu düşünmüştür, umarım.

"Hey." Gözgöze geldiğimiz anda genişçe gülümsedi. Eğilip dudaklarımızı birleştirmesine izin verdim. İnce dudakları o kadar güzeldi ki, saniyesinde karşılık verdim. Ellerim saçlarını buldu, yumuşacıktı. Parlak kahverengi saçlarını oldum olası çok severdim zaten, prens gibi görünüyordu. Gerçek değil gibiydi.

Ayrıldığımızda alnımdaki kıravata bakıp güldü. "Sen yeterince ayıkken yetişemedim mi yoksa?" Geri sürücü koltuğuna yaslanıp arabayı çalıştırışını izledim. "Ben iki fıçı alkol de alsam ayık olurum, sen sıkıntı etme." Arabaya bindiğim gibi kapının boşluğuna koyduğum soğumuş kahveye baktım. Azıcık kafam bulanıktı ama sarhoş değildim, yine de uzanıp saçlarımın arasındaki kumaş parçasını aldım. Balo başında özenle taradığım sarı saçlarım darmadağındı, biraz da olsa düzeltmeye çalıştım. "Uğraşma, böyle de çok güzelsin." Junmyeon yola bakmayı kesmeden konuştu. İster istemez yine kızardım, alışılacak gibi değildi. "Evet, biliyorum."

"Çok da alçakgönüllüsün." Of, sen de çok güzeldin. "Elbette, elbette öyleyim." Yolculuk boyunca daha fazla konuşmadık. Onun evine gidiyorduk, önceki akşam kararlaştırmıştık. Annem ve babamla gecenin başında görüntülü konuşmuştum. Annem sonrasında ne yapacağımı sorduğunda yüzüne doğru gülümseyip yatacağım demiştim, eve gidip yatacağım anne. Bu tür ufak tefek yalanlar söylemeye alışkındım, yanımda olmamaları onların suçuydu. Benim için çalıştıklarını, bana seneler öncesinden iyi bir üniversite verebilmek için didindiklerini biliyordum ama bunca sene yalnız, Sehun'un annesinin kollarında büyümenin eksikliğini çekmiştim. Yaz tatilinin sonunda yanlarına gidecek olmak garipti bu yüzden.

bir çeşit eşitsizlik] sekai ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin