ek bölüm|ee, ne zaman evinize gidiyorsunuz siz

2.6K 220 114
                                    

kütüphanesinden hâlâ silmemiş olanlara ek bölüm sözümü getirdim💛💜

kütüphanesinden hâlâ silmemiş olanlara ek bölüm sözümü getirdim💛💜

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

---

"Baba, babam ne zaman dönecek? Çok özledim onu." Kahvaltı masasında mısır gevreğini kaşıklayan Chae'ye baktım. Dört gündür Jongin evde olmadığından kahvaltılarımız süt ve gevrekten ibaretti. Yemek konusunda kendimi ne kadar geliştirirsem geliştireyim kahve çekirdeğimin çöreklerinin yanından bile geçemiyordum hiçbir zaman, hevesim de yoktu zaten. Deli gibi özlüyordum onu kardeşlerim.

"Belli değil fıstığım, ama bir haftadan önce dönemem demişti bu sabah." Cevabıma karşılık sıkıntıyla nefesini verip siyah saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. Onu anlıyordum çünkü tatiller de dahil nereye gidersek üçümüz birlikte gidiyorduk ve biri biraz uzaklaşsa geriye kalan ikisi depresyona girecek vaziyete gelmiştik. Geçen sene Chae'yi yolladığımız okul gezisi mesela...Jongin ikinci günden sonra hergün cam kenarına gidip yolu seyrederken ağlar olmuştu.

İşim ve kızımızın okulu olmasa biz de gelirdik aslında fakat hal böyleyken saçma sapan bir matematikçiler konferansına onu tek başına yollamıştık. Neden bu kadar hevesli olduğunu da anlamamıştım, yani, kendisi gibi problem çözerken mutluluk kahkahaları atan tiplerle aynı ortamda bir şeyler yapma fikri ona çok cazip gelmişti sanırım. "İşten döndüğümde görüntülü ararız tamam mı? Eminim şimdi uyuyordur."

Yüzüne bir gülümseme yerleştirip başıyla onayladı beni, aynı Jongin gibiydi. Anlamsız yere somurtup etrafın modunu düşürmekten hoşlanmazdı, bu huyları için ikisine de minnettardım gerçekten.

Chae son kaşığını da ağzına attıktan sonra portakal suyunu kafasına dikledi ve ayaklandı. "Öyleyse ben çıkıyorum baba, geç kalmayayım." Sandalyenin aşağısına bıraktığı çantasını sırtına geçirişini izledim. Hırkasının kapşonu araya sıkışmıştı, uzanıp onu da düzelttim. Ne kadar büyürse büyüsün ilk senesinde nasıl yolluyorsam, şimdi de aynı dikkati gösteriyordum. "Pekâlâ, dikkatli ol. Derslerini güzel dinle." Son olarak saçlarını da ellerimle tararken çok ciddi görünmüş olacağım ki genişçe güldü yüzüme. "Birilerinin yokluğunda iyice ona benzedin."

Dediğine ben de güldüm. Yani normalde bunları Jongin derdi, bense sınavda kopya çekerken yakalanmamasını tembihlerdim. Ancak hayat şartları beni ciddi bir baba olmaya itiyordu birkaç gündür, elden bir şey gelmezdi. "Doğru dedin."  Hırkasının fermuarını çekip her şeyi tamam mı diye son bir kez baştan aşağı süzdüm. "Sen yine de geçen kavga ettiğin kızın yemeğine tükür bugün."

Kıkırdayıp kollarını boynuma doladı. "Tamam, unutmam. Seni seviyorum." Yanağıma kocaman bir öpücük bıraktıktan sonra ben de ipek saçlarına kendiminkilerden bir tane kondurdum. Sonrasında, kızımın da gitmesiyle birlikte evde yalnız kaldım. Salak gibi, tek başıma, yapayalnız ve kimsesiz. İlk günden bu yana daha çok dokunur olmuştu artık. Oh Jongin. Ne olur yuvana geri dön, kocan sensiz esnaf lokantası peçeteliklerine benziyor.

bir çeşit eşitsizlik] sekai ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin