Güneşli Bir Sabahtı. Yataktan heyecanla kalkmıştı. Bütün günü nasıl geçirip akşam olacağını düşünüyordu. Yataktan kalkarak Suratını yıkamaya giderken tökezliyor aynı anda bunu Efendi adayının yanında yaparsa ne yapar diye düşünüyordu. Bir yandan suratına su vururken suratında da mahzun bir gülümseme beliriyordu.
Odaya dönüp gardırobun karşısında akşama ne giyip Efendi adayının karşısına geçmesi gerektiğini düşünüyordu. O ne giyerse Efendi adayı onu beğenirdi? Onu itaatkarı olarak kabul ederdi? bunları düşünürken ciğeri yanıyordu elbiselerinin karsısında.
Belki kendisi için hayatı tümden değişecek, yeni bir güneş doğacaktı. Bunu içinde hissediyordu...
Bugün onun için bir ilkti... Son 2 aydır sürekli sohbet ettiği, konuştuğu, konuştukça kendine yakın hissettiği, ilk başlarda çekinerek verdiği telefon numarasıyla konuştuğu Efendi adayıyla görüşecekti. Bugüne kadar Efendi adayına Efendi diyememişti. Bugün ona Efendim Diyebilecek miydi?
Acaba nasıl biriydi? Sesini biliyordu ama kendisini hiç görmemişti. Acaba onu beğenecek miydi? Efendi Adayı Kendisini beğenecek miydi?
Tüm gün bunları düşünerek geçecekti. Bu heyecanını nasıl saklayıp çalışacağını düşünüyordu.
Bu durum içinde Dolaptan kendine yeni aldığı diz üzerinde vücuduna tam oturan desenli elbisesini giyerken ben işte bu kıyafetle nasıl rahat edeceğim diye kafasından geçiriyordu. Altına külotlu çorabını giyerek son makyajını da yaparak Efendi adayının yanına giderken giymek üzere Topuklu ayakkabılarını da çantasına alarak işe doğru yola çıkmıştı.
Genelde işe makyajlı gitmezdi. Esra. 25 yaşındaydı. Bir kaç ilişkisi olmuş istediği gibi gitmemişti, Bir kez nişandan dönmüştü ilişkisinde. Bugün onun için iş çok zor geçecekti. Akşam saat 20:00 de lüks bir restoranda Efendi adayının ayarladığı masa da olacaktı.
Masasına yerleşti. Bu reklam şirketinde ise başlayalı daha iki ay olmuştu. Çiçeği burnunda bir iletişim fakültesi mezunu olarak fazla bir is tecrübesi yoktu. Onun için erkenden işinin basında olup yöneticisini memnun etmek için var gücüyle çalışmayı şimdiden alışkanlık haline getirmişti. PC'yi açtı. Tam çalışmaya başlayacakken cep telefonuna gelen mesajla irkildi. Oydu. Sabahın bu saatinde hem de...
"İç çamaşırı giydin mi?" diye soruyordu Efendi adayı.
Genç kadın cevap verdi, 'Giydim."
"Çıkar o zaman!"
Yerinden kalktı. O anda bir mesaj daha düştü cep telefonuna.
"Giderken telefonunu yanına al."
"Kabine girdiğinde mesaj at ve bana haber ver."
Daha tanışmadan emirler, üstelik bir anlam da veremediği emirler başlamıştı bile. Ancak aksam güzel bir başlangıç yapmak istiyorsa sorgulamaması gerektiğini biliyordu. Titreyen elleriyle telefonu avucunun içine aldı ve tuvalete yollandı...
Kafası karıştı. Niye böyle demişti? Hep böyle mı olacaktı? Daha tanışmadan emirler, üstelik bir anlam da veremediği emirler başlamıştı bile. Ancak aksam güzel bir başlangıç yapmak istiyorsa sorgulamaması gerektiğini biliyordu. Titreyen elleriyle telefonu avucunun içine aldı ve tuvalete yollandı...
Kabine girdi elbisesini sıyırdı sutyeninin kopçasını açtı sonra kadınların o bilinmez tarif edilmez maharetiyle koltuğunun altından çıkardı çantasına koydu. Külotunu da çıkardı tabii pek iddialı bir külot değildi ama günlük ve kadınların pek rahat ettikleri pamuklu donlardan da değildi erkeklerin böyle konulara değer verdiğini öğrenmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEYECAN VE UMUT
FantasyBu Hikaye Bir web sitesinde "Hikaye - tamamlama" olarak başlayıp web sitesi üyelerinin katkılarıyla bitirilmişti. Hepsine Ayrı Ayrı gösterdikleri katkı için teşekkür ediyorum. Gelen Yorumlar ve beğeni üstüne devam ettiriyorum. Burada yazdıklar...