HEYECAN VE UMUT Bölüm- 8

16.4K 78 0
                                    

Efendisi Esra'ya  tasmasını takmaya karar vermişti.

-Koltuktan tasman ile kordonunu ağzında getir bakalım.

Esra geriye doğru ye  çekilip dört ayak üzerinde   koltuğa doğru yönelmişti. Kafasında  "Efendim beni kabul edecek sanırım" diye giderken gülümsüyordu. Koltuğun üstünden dişleriyle  tasmayı yakalamaya çalışırken  dudaklarını isiriyordu istemsizce.  en sonunda dudaklarının arasında tasmayı tutmayı başarmıştı.

Dört ayak üstünde olmaktan mutlu değildi ama  artık tasması olacak diye Efendisinin onu sahiplendiği  için kat be kat heyecanlanıyordu. Artık Efendisine ait olmak için sabırsızlanıyordu.

Yerine ağzında tasmasıyla geri döndükten sonra   salonun ortasında bekleyen Efendisine doğru  gitmişti.  Ağzında tasması  dizlerinin üzerinde  beklemeye başlamıştı.  Artık utanmıyordu.  Göğüsleri heyecandan  hızlıca inip kalkıyordu.

- Ver bakalım tasmanı Esra

Esra Efendisine doğru basını uzatıp  ağzındaki tasmasını uzatmıştı. Efendisi  tasmayı ağzından almıştı..

-Artık senin tasmanı takalım değil mi?

Esra çok heyecanlanmıştı.

- Siz bilirsiniz Efendim .siz uygun görüyorsanız takarsınız

Efendisi  tasmasını takmak için esrayı ayağa kaldırmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Efendisi  tasmasını takmak için esrayı ayağa kaldırmıştı. Esra 'nin mutluluktan dizleri titriyordu. artık tasması olacağına çok seviniyordu.  Efendisi ona " Eğer tasmanı hak edersen  hem işte takacağın bir tasma kolyen  , bir de evde kullanacağın  tasman olacak " diyordu.  bu tasmasını görmüştü ,biliyordu ama  işte nasıl tasma takabilirim diye sürekli düşünüyordu. tasma kolyenin nasıl olduğunu merak ediyordu artık ..

Efendisi Esra'yı omuzların tutup ayağa kaldırmıştı.  Alnına bir öpücük koyarak   tasmayı  boynuna takmıştı. Kordonunu da eline sarmıştı Efendisi .Esra'nın gözleri mutlulukla dolmuştu. Efendisi onu kabul etmişti. Artık onunla birlikte olacaktı.

Efendisi

- Artık benim kızımsın Esra. Senin sahibinim ben ne istersem  onu yapıcaksın. 

-Peki efendim. Bir şey sorabilir miyim?

-Sor Bakalım Kızım

- Bana bir soru listesi vermiştiniz. Cezalarımı o listeye göre mi vereceksiniz?

-Evet Kızım o listede  "belki severim veya sevmem" kısımlarında işaretlediklerinden seçerek  vereceğim.

-Peki Efendim . 

Esra içinden o soruları nasıl cevaplamıştım acaba hatırlamıyorum  diye düşünüyordu. kendimi vererek o soruları cevaplamamıştım.  keşke düşünerek cevaplasaydım demişti mırıldarak kendine

-Şimdi   yere çömel dizlerinin üzerine , oyun odasına  emekleyerek gideceksin. Götünü kıvıra kıvıra .Ayağa kalktığını görürsem  seni yeniden domaltırım. Bağlarım o şekilde emeklersin.

Ilk defa  Efendi -itaatkar olarak böyle konuşmuştu Koray . Esra şaşırmıştı ama bu sözlere  alışacağını biliyordu. Esra emeklemeye  başlamıştı Sahibinin peşinden giden uysal köpek gibi. Efendisi arkasından gidip tasmasını tutuyordu. Efendisi  giderken arada bir kalçalarına vuruyordu.

- hadi bakalım salla götünü ,deliklerin kabak gibi ortada  

 Esra dizlerinin üzerinde yürürken zaten arkadan kalçaları  ister istemez  sağa sola hareket ediyordu. fazlaca davetkar bir durumdaydı.  Oyun odasına kadar  o şekilde gitmişlerdi. Efendisi oyun odasının kapısını açmıştı.

- Şu sehpanın  üzerindekileri   boşalt ve üzerine sırtüstü uzan bacaklarını açık bir şekilde beni bekle  

Esra  sehpanın üstündekileri boşalmıştı. Ama Efendisinin dediği şekilde sırt üstü yatmak istemiyordu ama yapmazsa duvardaki  askıyı görünce canının daha fazla yanacağını  düşünüp istemeye istemeye sırt üstü çırılçıplak yatmıştı . Bacakları sehpadan  sarkıyordu  ve bacakları açıktı. Kafasından acaba böyle mi istedi diye düşünüyordu . Efendisini bekliyordu niye içeri gitti  içerde ne yaptığını merak ediyordu.  

Efendisinin sesini duymaya başlamıştı. Telefonda bağırarak birileriyle konuşuyordu .çok sinirliydi.  Esra korkmaya başlamıştı ya benden çıkarırsa hıncını diye titremede başlamıştı. 

Efendisi odaya sinirli bir şekilde girip Esra'nın yanına gelmişti. Sehpayı kendine doğru Esra üzerinde   oturacağı yere doğru ayarlayıp Esra'yı tam karşısına almıştı. 

Efendisi  Esra'nın dizlerini kırıp ayaklarını sehpaya koydurmuştu. Esra şimdi sırtüstü ,bacakları kırık şekilde her şeyi  meydanda  yatar pozisyona gelmişti. 

Efendisi bir anda  sol bileğine kelepçeyi takıp  diğer ucunuda sol ayak bileğini çekip ona takmıştı. Ve hemen ardındansa sağ bileğine kelepçe takıp  sağ ayağını da kelepçelemişti. Esra'nın elleri dıştan ayak bileklerine doğru uzanıyordu. 

Esra'nın artık düzgün durma  imkanı kalmamıştı. Ben nasıl bu hale geldim diye kendi kendine düşünüyordu. Ayakları kelepçe yüzünden hafif sehpadan havaya kalmıştı sehpaya artık temas edemiyordu .Utanmıştı  bacaklarını kapatmaya  birbirlerine birleştirmeye çalışıyordu.

Dizlerini birleştirmişti ama  her yeri açıktaydı aradan gözüktüğünü biliyordu Esra. Sadece orada  o şekilde  sergilenmek istemiyordu korkuyordu. Evde kimsenin olmadığını biliyordu ama yine korkmasına engel olamıyordu.

Efendisi tam karşısına oturmuştu. 

-Şimdi sen kapattığını mı zannediyorsun utangaç  kızım ?

Efendisi kalkıp kendine bir bardak whisky almıştı. Esra'yı o halde bırakıp etrafta dolaşması  Esra'yı deli etmişti. Nasılsa  oradaydı  hiç bir şekilde kaçamazdı esra. Efendisi ne zaman canı isterse  ona dokunabilir istediğini yapabilirdi. Esra sessizce kendi haline beklemeye başlamıştı.

durumun kısa özeti buydu.


HEYECAN VE UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin