Handaki bağrışmalara uyanmıştı. Ses Batu'nundu "Balaman, Aytar gelin çabuk, Bukan'ı buldum!" Sesle irkilen Ataman hızlıca yatağından kalktı. Dışarı çıktığında ne kadar geç kaldığını anladı, gün öğlen olmuştu. Şimdiye uyanması ve yeni planlar, yeni oyunlar kurması gerekirdi.
Doğruca Bukan'ı bıraktığı yere koştu. Büyük bir kalabalık sarmıştı etrafı. Grubun kalan üç üyesi ise ahaliyi sorguluyor, itip kakıyorlardı. İçlerinden biri Topal'ın ismini vermişti. Balaman öfke ile bağırdı; "Neredesin Topal? Gel buraya." Ataman telaşlı ve korkulu bir şekilde gruba yaklaştı.
Balaman hemen yakasına yapıştı. "Gece seninleymiş. Söyle ne oldu? Söyle!" Ataman'ın bir şey demesine fırsat kalmadan Aytar, Ataman'ın yakasında ki Balaman'ın ellerinin üzerine bir elini koyarak araya girdi. Sakin ve terbiyeli bir üslupla "Balaman bu işi bana bırakmanı rica edeceğim. Bilirsin bu işlerde uzmanımdır."
Balaman, Ataman'ın yakasını silkeleyerek bıraktığında yaşlı adam neredeyse düşecekti. Aytar sakince Ataman'ın yakasını düzeltti. Bir eli ile Ataman'ın omzundaki tozu siler gibi yaptıktan sonra, elini omzun üzerine koydu. "Dün gece Bukan'la fazla samimiydin, ne konuşuyordun."
"Hiç beyim zaten yanınızdaydık, havdan sudan öyle."
"Sanırsam birde şu ozandan."
"Biraz beyim, Bukan beyimin kafası çok takılmıştı kıza, bir türlü sakinleştiremedim."
"Bana öyle gibi gelmedi. Bence sen ona bazı fikirler verdin bizden ayırmak için."
"Yok bey..." Aytar Ataman'ı konuşturmadı.
"Öyle öyle, inkar etme ben anlarım. Sonrasında buradaki kalabalıktan müdahale etmesini istemişsin."
"Beyim..." Ataman sözü bitiremeden Aytar'ın sert yumruğu ile yere yuvarlandı.
"Bu da seni şüpheli yapıyor! Söyle kimsin?" diye bağırdı Aytar. Sonra tekrar kibarlaşarak; "Odadan beraber ayrılmışsınız, ne oldu anlatır mısın?" Ataman hala yerdeydi ve kaşı açılmıştı.
"Beyim bilmiyorum ben buralara gelmeden ayrıldım odama geçtim. Gök Tanrı'nın gök kılıcı üzerime olsun, bilmiyorum."
Diye yerden kalkmadan cevap verdi. Aytar sakince ilerledi. Ataman'ın karnına sert bir tekme indirdikten sonra; "Öyle mi? Şuradaki dilenci Erkin, sizi buraya kadar beraber gelirken görmüş."
Ataman bir yandan öksürüyor bir yandan eli karnında kıvranıyordu. Öksürmeleri bitince korkmuş bir şekilde cevap verdi. "Beyim yalan söylüyor. Bu genç benden önce bu handaydı. Daha önce de sadakaları paylaşmak zorunda olduğumuz için tehdit etmişti beni."
Aytar "İnanmadım!" diyerek sözünü kesti, sonra tekrar hiddetlice sordu "Söyle kimsin?" Ataman'a doğru yaklaşıyordu ki Batu'nun sesi ile irkilip döndü. Batu kaldırdığı elinde bir bileklikle "Bu kimin, bilen var mı?" diye bağırmıştı. Aytar Atamanı bırakıp Erkine yaklaştı ve elinin tersi ile sert bir tokat indirdikten sonra bilekliği bildiğini ve Aybars'a ait olduğunu söyledi.
Bu sözler üzerine dün geceden Aybars'a hırsı olan Balaman; koca bir boz ayıyı andırırcasına koşmaya başladı. Kalabalığı yararak doğruca Aybars'ın odasına gidiyordu. Diğer herkes gibi Ataman da ona yetişememişti. Yolda Aybars'ın inleyişini duymuştu. Odasına gittiğinde ise yukarıdan köprücük kemiğine saplanmış bir bıçak ile yerde yatan bedenini buldu.
Ataman'ın dün aldığı önlem hayatını kurtarmıştı ama her zaman olduğu gibi bugün de her şeyin bir bedeli vardı. Bir cana karşılık bir can gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOZKIRIN KADİMLERİ - Gecenin Kurbanları
ActionÖncelikle şunu belirtmek istiyorum. Ben Wattpad'in mantığına biraz karşıyım. Bence bir hikaye yazılırken sonu gelmeden veya bir yerlere varmadan başını yayımlamak ucuz işçiliktir. Çünkü bir yerlerde bir hata yapmış olabilirsin ve geri dönüp bu hatay...