18 "Vedalar"

2.1K 151 47
                                    


18. Bölüm "VEDALAR"
"Vedalar güzel yürekleri acıtır."

"Olay mahaline 2 ambulans sevk edin derhal."

"Komiserim, içerisi temiz. Zanlıları karakola götürüyoruz."

"Tamam." dedi komiser. Ellerini kelleşmiş, kırlaşmış saçlarına götürdü. Deponun kapısında oturan gencecik çocuklara bakıyordu. Muhtemelen içerideki iki kurban yakınlarıydı. Meslek hayatı boyunca böyle tablolara maruz kalmıştı fakat, bu seferkini yaşlı kalbi kaldıramıyordu.

Akın kenardaki kaldırıma çökmüş, ellerini başının arasına almıştı, yavaş bir şekilde sallanıyordu. Murat duvara yaslanmış stresli bir şekilde avuç içlerini duvara dönmüştü. Transa girmiş gibi duvarı tırmalıyor parmaklarının aşınmasına neden oluyordu. Mihri, düşmemek için Asrın'a yaslanıyor, deponun kapısına öylece bakıyordu.

Polislerden duyduğuna göre, vurulan kişi Tuğba'ydı. Nur'un ise kanına zehirli bir madde enjekte edilmişti. Polisler biraz daha geç kalsa, ölmüş olabilirmiş. Bu ihtimali düşününce Mihri'nin bedenini bir ürperti kaplamıştı.

Canı yanıyordu...

Fakat, canı yanan tek kişi o değildi.

Ceyhun, titreyen ellerini genç kızın yüzüne yaklaştırdı. Yüzüne düşmüş kısa saçlarını düzeltirken, teni Tuğba'nın yüzündeki kurumuş kanlara değmişti. Genç kızın yanağını okşayıp, ellerini sıkıca tuttu.

"Ehvenişer?"

Gülümsedi, gözlerinden yaşlar akıyordu. Bu sefer acısını, maskesi edindiği gülüşü ile saklayamıyordu.

"Ben geldim Tuğba." dedi eğilip, alnına bir öpücük kondururken. Ellerinin altındaki beden, bir ölüymüşçesine cansızdı.

"Bak, ruh-u revan'ın geldi. Hadi, aç gözlerini."

Genç kız açmadı gözlerini, Ceyhun'un yüzündeki gülümseme kayboldu.

"Aç gözlerini Tuğba. Nefes alamıyorum, lütfen."

Mantıksız geliyordu her şey genç adama. Birkaç saat önce, sevdiğini ona söylemek için planlar kuruyordu. Açılacaktı yarın o küçük çocuk parkında. Sarılacaktı uzun uzun, sevecekti bir ömür.

"Daha sana seni sevdiğimi bile söyleyemedim be ehvenişer." Gözlerinden yaşlar ardı arkasına döküldü, yüreği acıyla burkuldu. "Yapma bunu bana."

Genç kızın bedenine yayılan kırmızı kana baktı. Başını olumsuz anlamda salladı. "Sen bu kırmızıyı sevmezsin Tuğba. Sen bu kırmızıya layık değilsin. Senin bedenindeki tek kırmızı benim hırkam olmalı. Hadi, uyan."

Yanıtsız kaldı tüm sözcükleri, ruhu can çekişti genç adamın.

"Aç gözlerini ehvenişer. Seni seviyorum, seni çok seviyorum."

Genç kızın ellerini daha sıkı tuttu. Sonunda söyleyebilmişti ama son olmasından korkuyordu. Daha defalarca kuracaktı bu sözleri, genç kız bıkana kadar onu sevdiğini söyleyecekti. Birlikte tamamlayacaklardı kitapları, birlikte tam olacaklardı.

Tutamadı kendini, söylediği hiçbir kelime anlam kazanmıyordu. Tuğba uyanmıyordu, kalbi iyileşmiyordu. Ruhu can çekişmeye devam ediyordu.

HİS (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin