"Alo Teo nerdesin?"
...
"Bırak şimdi dersi şişko inek. Neyse dur bırakma. Akşam bize gel, seninle konuşacaklarım var."
...
"Göreceksin sen. Benden bir şey gizliyorsan eğer o beyinciğine krem şanti sıkıp yedireceğim bir güzel sana."
Telefonu suratına kapattım.
Gözlerimi devirerek arkaya döndüm. Sabrımın sonuna gelirken neden böyle yapıyor anlamıyorum, sıkılmıştım artık. İç Eren ciğerime ayağıyla vurdu.
'Yalan söyleme. Sıkılmak değil bu!'
Acilen onu görmezden gelmeliydim, dediklerini dinlersem duygularım yüzüme yansıyacaktı. Kendimle cebelleşmeyi bırakarak durmadan beni takip eden Sibob'a döndüm."Daha ne kadar takip edeceksin?"
Sertçe sormuştum. Gülümsedi.
"Gittiğin yere kadar küçük lama."
Eğlenircesine suratıma bakıyordu. Birde lama! Küçük lama!
Cidden artık yorulmuştum, yürümekten ve ona laf anlatmaktan."Karbondioksit beyinli Sibop, artık gerçekten yüzsüz bir çocuk olmaya başladığını düşünüyorum. Hayır bilmeni isterim Eskiden en azından salak ama gururluydun."
Cümlemi tamamlayıp önüme döndüm yürüyecek yolum çoktu. Niye diye soracak olursanız otobüs kartımda para yoktu ve yakın yerde yükleme noktası da yoktu. Sibop'ta tabi ki vardı ve teklif etmişti ama ikinci kez kabul edemezdim çok şükür aramızda gururlu birileri vardı.
Ayrıca şu an tek istediğim Teo ile yüzyüze gelmekti. Onunla konuşmaya ihtiyacım vardı. Şu Sibop'un anlattıkları kafamı karıştırmıştı. Her ne kadar inanmak istemesem de Erdem'e yeniden eskisi gibi bakabilmek için tüm soru işaretlerini oradan kaldırmalıyım.O an beynime çakan sarı şimşekle hızla tekrar Sibop'a döndüm.
"Hadi Erdem'i anladım sana göre benden hoşlanıyor. Peki sen ne diye kavga ediyorsun onunla?"
Önce bir kalakaldı bizim Sibop, sonra ağır ağır yanıma geldi ve aynı hizada yürümeye başladık."Kızım ne diyorum ben sabahtan beri. Bana emir verebilecek gücü nereden bulmuş o, düne kadar mahallede Karan abi Karan abi diye peşimde dolanıyordu hıyar."
İnanamaz gibi ona baktım.
"Erdem? Emin miyiz aynı kişiden bahsettiğimize?"
Elini ensesine götürdü.
"Yani ortaokuldayken öyleydi." dedi düşünürken.
Yüz ifadesi çok komikti, dayanamadım sesli güldüm. Yüz hatları çok sempatik olmasa da mimikleri bazen çok komik oluyordu. Aslında bakacak olursak fena çocukta değildi hani.Neyse neler düşünüyordum ben böyle!
Tokat yok mu Tokat!
"Ortaokulda ben de her gün etek giyip saçlarımı anneme şekilli şekilli yaptırıyordum Sibop oğlan. Üstünden okyanuslar aktı geçti."
Baştan aşağı süzdü beni. En çok da yüzümde takılı kaldı.
"Boş ver zaten böyle daha iyisin diğerlerinden bir farkın olmazdı o zaman."
Vay be bunu beklememiştim Sibop'tan. Bir kez daha şaşırttı beni. Dalga geçmesini falan beklemiştim bu halimle. Bir şey demedim bu sözlerin üzerine. Laf lafı açtı, ben konuşmak istedim belki de.
"Senin adın Karan mı harbiden?"
"Senin adının Eren olduğu kadar hem de harbiden," dedi gülerek.
"Karam diyeceğim sana."
Tek kaşını kaldırdı.
"Çikolata kadar tatlısın diyorsun yani," dedi sırıtarak.
"Hatta yok yok çikolatam demenin kısa yolu bu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜKÜRÜK
Teen Fiction(Yeniden yayımlanıyor.) Normal olmayacak kadar anormal. Klişelerden uzak kendi klişemi oluşturduğum bir hikaye. "Hey tükürükçü!" "Ne var lan sibop?" "Bak kızım alacağım ayağımın altına. Benimle düzgün konuş lan!" "Birader alırım ayağımın altına, lan...